DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Ankara Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayımız Gültan Kışanak için kurulan “Gültan’la Ankara’ya Kadınlar Dayanışmaya” kampanya ekibinin Ankara’da düzenlediği etkinliğe katıldı. Hatimoğulları, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Gültan, “Çözüm Diyarbakır’dan Ankara’ya kurulacak barış köprüsünden geçer” diyerek aday oldu
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Ankara’dan, Gültan Kışanak’ın kampanyasından, kadınların motor gücü olduğu bu güzel kampanyadan; 7 sene tutukluluk sürecini doldurmasına rağmen Anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde cezaevinde tutulan Sevgili Gültan Kışanak şahsında, cezaevinde tutulan bütün siyasi tutsaklara, sevgili kadınlara selam gönderiyoruz. Gültan Ankara için aday olduğu zaman, aday olmanın gerekçesini iki ana başlıkta toplamıştı. Kampanyanın finalinde bu iki başlığı buradan bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Birincisi; Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin yol ve yöntemlerini, araçlarını üretmektir. Gültan, “Çözüm tek başına ne Diyarbakır’dadır ne de Ankara’dadır. 40 yıldır devam eden savaşların, çatışmaların bitirilmesinin yolu Diyarbakır’dan Ankara’ya kurulacak bir barış köprüsünden geçer” demiş ve adaylığını açıklamıştı. Gerçekten de oldukça anlamlı olan bu yaklaşımın altını biz de bir kez daha çiziyoruz.
Bir çözüm ve diyalog süreci başlayana dek mücadelemizi sürdüreceğiz
Seçim kampanyamız boyunca da bizler Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir yanında barışın sesinin daha çok yükselmesi için çalıştık. Barışın sesinin daha çok yükselmesi, diyalog yollarının açılması ve ortak yaşamı inşa etmek için kampanyamız boyunca mesajlarımızı gittiğimiz her yerde verdik. Burada, Ankara’nın göbeğinde, Sevgili Gültan’ın bu anlamlı adaylık sürecini ve verdiği mesajı bütün Türkiye halkları olarak duymalıyız ve üzerimize düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Kürt sorunu seçimden seçime hatırlanacak bir konu değildir. Kürt sorunu seçimlere malzeme edilecek bir konu değildir. Bu meselenin çözümü için, tıpkı Gültan’ın da söylediği gibi Amed’den Ankara’ya kurulacak barış ve diyalog köprüsüyle ortak yaşamı hep birlikte inşa etmek için, demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek için herkesin elini taşın altına koyması gereken bir süreçteyiz. Gültan, “Türkiye’nin başkenti Ankara’da bu sürecin merkezi siyasetin gündemine girmesi için ben aday oldum” demişti. Buradan Gültan’a sözümüz olsun: Adaylığınla verdiğin bu güçlü mesajı seçimlerden sonra, çözüm ve diyalog süreci başlayana kadar sürdüreceğiz. Bu sözümüzden asla vazgeçmeyeceğiz ve barış için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
AKP iktidarı döneminde eteğimizin boyu, başımızın açık ya da kapalı olması gündem oldu
Gültan’ın yine adaylığına neden olarak gösterdiği ikinci ana mesele kadın sorununun merkezi siyasetin gündemine taşınmasıdır. Biz kadınlar, 5 bin yıllık erkek egemen zihniyet yüzünden hep dışlandık, ikinci sınıf insan muamelesi gördük. Siyasette de kamusal hayatta da özel hayatlarımızda da her daim şiddet gördük, görmeye devam ediyoruz. Ama faşizmin, otoriter rejimlerin iktidara geldiği dönemlerde kadınların üzerindeki erkek egemen baskıların ve şiddetin katlanarak arttığını görürüz. AKP iktidarı İstanbul Sözleşmesinden vazgeçtikten sonra Türkiye’de katledilen kadın sayısı çok arttı. Kadın cinayetlerini durdurmak için verdiğimiz mücadele hukuk tarafından desteklenmeliydi. Ancak bu kadın düşmanı iktidar İstanbul Sözleşmesini lağvetti, 6284 Sayılı Kanunu tartışmaya açtı. Başta nafaka hakkı olmak üzere haklarımızı elimizden almak için şimdi adımlar atıyor. Yine AKP iktidarı döneminde hiçbir zaman görmediğimiz kadar sokaklarda şiddete maruz kaldık, hiç tanımadığımız erkeklerin şiddetine maruz kaldık. Etek boyumuz gündem oldu, başımızın açık ya da kapalı olması gündem oldu. İktidar kadınların yaşam tarzına, giyimine kuşamına müdahale ediyor.
Sandıklarımızı sarıp sarmalayarak koruyacağız
Sevgili Gültan’ın adaylık kampanyası, Türkiye’de feminist kadın hareketiyle birlikte Kürt kadın hareketinin ortak yürüttüğü bu mücadelenin en önemli alanlarından biridir. Biz kadınlar bedenimize, emeğimize, dilimize ve kültürümüze hep birlikte sahip çıkmak için bu mücadeleyi yürütüyoruz. Kadın dayanışmasıyla bu karanlık zihniyete geri adım arttıracağız. Bu karanlık zihniyeti, 31 Mart seçimlerinde hep birlikte sandığa gömeceğiz. Bunun da sözünü buradan veriyoruz.
Seçimlere saatler kala buradan bütün Türkiye ve Kürdistan halklarına bir kez daha sesleniyoruz: Lütfen herkes sandığa gitsin, lütfen herkes oyunu kullansın. Oyumuzu kullanmakla da yetinmeyelim. Oy hırsızlarına, sandık hırsızlarına, kayyımcı siyaset yürütenlere karşı hep birlikte örgütlü bir biçimde sandıkları koruyalım. Sandıklarımızı oy kullanma esnasında da koruyacağız, sayım esnasında da koruyacağız. Sandıklarımızı, ilçe seçim kurulları ve il seçim kurullarında sonuçların birleştirilmesi esnasında da koruyacağız. Halklarımızla beraber sandıklarımızı sarıp sarmalayacağız. Kürt halkı başta olmak üzere DEM Parti’nin iradesini çalmaya çalışanlara en büyük cevabı sandıkları koruyarak hep beraber vereceğiz. Tüm halklarımızı sandıklara sahip çıkmaya davet ediyorum. Sevgili Gültan Kışanak’a ve onun şahsında bütün rehin kadınlara sözümüz olsun ki 31 Mart akşamı onlara büyük bir başarıyı, büyük bir zaferi ve barışın yolunu hediye edeceğiz. Sözümüz olsun, sözümüz olsun. Çok teşekkür ederim. Yolumuz açık olsun.