Hatay’ın Samandağ, Serinyol ve Defne ilçelerinde Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği ile Samandağ Kalkındırma Derneği tarafından düzenlenen Geleneksel Evvel Temmuz Kültür Sanat Festivali’nin 24’üncüsü panel, söyleşi, atölye ve konserlerle devam ediyor.
7-17 Temmuz tarihleri arasında yapılan festival kapsamında bugün saat 18.00’da Anadolu Palace Oteli’nde, “Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Anayasa” başlığı ile panel düzenlendi. Mutlu Sat’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları ve CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut konuşma yaptı.
Mutlu Sat’ın açılış konuşmasından sonra sözü Tülay Hatimoğulları aldı. Hatimoğulları, “Demokratik bir anayasa yapım süreci toplumsal mutabakat ile gerçekleştirilmelidir. Bu süreç, toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla yürütülmelidir.” ifadelerini kullandı. Hatimoğulları sözlerine şöyle devam etti;
“AKP iktidarı halkın huzurunu değil, burjuvazinin düzenini korumaktadır”
“2008’den beri dünya derin bir ekonomik krizle karşı karşıya. Bu kriz genellikle ekonominin krizi olarak aktarılır ama aslında sermayenin krizidir. Tarih boyunca ekonomik buhranların faturasını işçilere, emekçilere ve en yoksullara kesmiştir. Şu anda yaşadığımız ekonomik kriz de benzer bir durumu temsil ediyor. Üçüncü dünya savaşı tartışmalarının temel nedeni de budur. Avrupa’da sağcı, ırkçı ve milliyetçi akımların güçlenmesinin nedeni sermayenin kendini koruma isteğidir. Türkiye’de AKP’nin 22 yıllık iktidarı da bu nedenle desteklenmiştir.
AKP, Türkiye tarihinde neoliberal politikaları en iyi uygulayan parti olmuştur. Büyük sermaye grupları tarafından desteklenmiş ve bu destek sayesinde ayakta kalmıştır. Türkiye’deki otoriterleşme, baskıcılık ve antidemokratik uygulamalar halkı susturmak ve sermayenin düzenini korumak içindir. Korunan halkın huzuru ve düzeni değil, tamamen burjuvazinin, zengin sınıfın ve sermayenin düzeni korunmaktadır. En fazla özelleştirme AKP döneminde olmuştur. Özelleştirmelere karşı yapılan direnişler ve protestolar hatırlanmalıdır.
Türkiye’de ekonomik kriz ve yoksulluk artmıştır. Vergi paketi, emekli maaşları ve asgari ücret politikaları halkın aleyhine düzenlenmiştir. AKP döneminde kadınlara, Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik baskılar artmıştır. Kadın cinayetleri, Alevilerin evlerinin işaretlenmesi ve diğer ayrımcı uygulamalar iktidarın politikalarının sonucudur. Eğitim sistemi bilimden uzaklaştırılmış, müfredat ideolojik olarak değiştirilmiştir. Deprem gibi doğal afetlerle ilgili sorunlar da çözülmelidir. Depremde zarar gören bölgelerde halkın taleplerine dikkat edilmelidir.”
“Demokratik dönüşüme ihtiyacımız var”
“Muhalefetin güçlü adımlar atması ve demokratik mücadelenin güçlenmesi gerekmektedir. Seçimler tek başına çözüm değildir. Alanlarda ve meydanlarda demokratik mücadele devam etmelidir. Güçlü ve katılımcı bir demokrasi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yargı bağımsızlığı, barışçıl dış politika, adil ekonomik program, kadınların özgürlük ve eşitliği, kamu yönetiminde liyakat ve doğaya saygı gibi konular önemlidir.
Demokratik bir anayasa yapım süreci toplumsal mutabakat ile gerçekleştirilmelidir. Bu süreç, toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla yürütülmelidir.
Demokratik anayasa, daha doğrusu anayasa, en geniş yelpazedeki toplumsal mutabakat metnidir. Sadece siyasi partilerle değil, toplumun tüm kesimleriyle, yerelden merkeze kadar herkesin katılımcı olduğu bir demokratik anayasa yapım sürecine ihtiyacımız var. Her fırsatta ve her yerde bunu dile getirdik ve getirmeye devam edeceğiz.”
“Değişim için toplumsal bir birliktelik ve dayanışma şart”
Hatimoğulları’nın konuşmasından sonra sözü CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut konuştu. Bulut, “Toplumsal barışı sağlamak için güç birliği yapmalı, demokratik değerleri korumak için mücadele etmeliyiz.” dedi. Bulut sözlerine şöyle devam etti;
“Ülkemizde, anayasa ve yasaların özgürlüklere kısıt getirdiği, adaletsizliklerin meşrulaştırıldığı bir dönemdeyiz. İktidarın temel endişesi, sadece kendi iktidarlarını sürdürmek ve toplumu korkuyla yönetmek. Anayasa değişiklikleri adı altında yapılan reformlar, aslında iktidarın gücünü artırmayı amaçlıyor. 2017’deki referandumda vaat edilen daha özgürlükçü bir anayasa ve güçlendirilmiş kuvvetler ayrılığı, bugün tam tersine işliyor. Yargı bağımsızlığı tartışılır hale geldi, yasama süreçleri saray merkezli ve halktan uzaklaştı.
Ekonomik krizler derinleşirken gelir adaletsizliği artıyor. Eğitim sistemi ve diğer alanlardaki politikalar geniş kesimler tarafından eleştiriliyor. Ancak bu sorunları sadece konuşarak çözemeyiz; değişim için toplumsal bir birliktelik ve dayanışma şart.
Toplumsal barışı sağlamak için güç birliği yapmalı, demokratik değerleri korumak için mücadele etmeliyiz. İhtiyaç duyduğumuz şey, kapsayıcı, uzlaşmacı ve adaletli bir yönetim anlayışıdır.”
Konuşmaların ardından panele katılan katılımcıların sorularıyla panel devam etti.
(Siyasi Haber – Yeşim Dokur)