Milas ve Yatağan’da özelleştirmeye karşı aylardır direnen işçiler Ankara’ya taşıdıkları eylemlerine devam ediyor. İşçilerin gazetemiz aracılığıyla Türk-İş’e yönelttikleri tepkilerin ardından Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, dün direniş alanına geldi. İşçilerin genel grev talebine Atalay, “yapamayacağım bir şey için nasıl yapayım, diyeyim” şeklinde cevap verdi. Atalay’ın hükümetle görüşmelerin sürdüğü yönündeki açıklamalarına işçiler, “Gidin siyasilere söyleyin. Bize gücünüz yetmez. İmza atıldığı takdirde bizim için hiçbir hükmü olmayacak. Tanımayacağız kimseyi” dediler.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) karşısındaki Kurtuluş Parkı’nda, geçtiğimiz Perşembe gününden itibaren nöbete başlayan Tes-İş ve Maden-İş Sendikasına üye işçiler, konfederasyonları Türk-İş’i özelleştirmenin iptali için gereken çabayı göstermemesi nedeniyle eleştiriyordu.
Evrensel’den Hasan Akbaş’ın haberine göre; İşçilerle tokalaşan Atalay’ı karşılayan Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul yaptığı konuşmada, Atalay’ın kendilerine büyük destek olduğunu belirterek teşekkür etti. Akçul, “Ergun başkandan sonra Türk-İş’in çevresi değişti. Bizi hiç yalnız bırakmadı. Sizlerin huzurunuzda kutlamak istiyorum” diye konuştu. Ancak işçiler Atalay’dan somut adımlar istedi. “Yanınızdayız kelimesini hep duyuyoruz” diye eleştiren işçiler Atalay’ı soru yağmuruna tuttu. “Bütün siyasilerle görüştük” diyen Atalay’a bir işçi “Madem siyasilerle görüşüyorsunuz. Bize şunun yanıtını verin. Özelleştirme İdaresi 15 gün içerisinde bir ihale yapacak mı, yapmayacak mı?” diye sordu.
Bu sözlere karşılık Atalay, “Biz çok mesaj verdik. Ne Enerji Bakanı kaldı, ne milletvekilleri ne de Başbakan kaldı. Ben kendim 4-5 kez Enerji Bakanıyla görüştüm” diyerek yanıt verdi. İşçi sözlerine şöyle devam etti: “Biz işçiler şimdiye kadar sadece uyardık. Her şeyi kanunla nizamla yaptık. Buna rağmen gaz da yedik. Sopa da yedik. Sırtımızı döndük, ‘vurun’ dedik. Biz Yatağan’da Başbakan 3 bin kişiyle miting yaparken biz 35 bin kişiyle miting yaptık. Biz gücümüzü biliyoruz. Ama bilin ki biz daha bir şey yapmadık. Polis şu an burada bizi bir avuç olarak görüyor. Ama bak söylüyorum; bize gücünüz yetmez. Gidin siyasilere de söyleyin bunları. Bu süreç durmazsa ve ihaleye atacakları imzanın bizim gözümüzde bir değeri yok. Hükmü de yok. Tanımayız da. O fabrikalar bizim.”
“Bu davanın önünde hiçbir ordu duramaz”
Atalay’ın bu sözlere gülerek “sakin ol” sözleriyle karşılık vermesi işçiyi daha da öfkelendirdi. İşçi, “Eğer bir ihale tarihi açıklanırsa, bu Türkiye Cumhuriyeti devletinde yeni bir başlangıç olacak. Ve bu başlangıç Gezi olaylarına benzemeyecek. Ekmek davası bambaşka bir davadır. Bu davanın önün de de hiçbir kuvvet hiçbir ordu duramaz. Ne tankınız ne TOMA’nız hepsini de yıkarız. Bu gücümüzün farkına varın” diye konuştu.
Genel grev yok
Bir başka işçi de Atalay’a, “Bu süreç son evresine geldi. Böyle bir zaman da masaya yumruğunuzu vurmayacaksınız da ne zaman vuracaksınız” diye sordu. Atalay, “Biz 15 Şubat’ta 50 bin kişiyi topladık” diyerek cevap verdi. İşçi de “Başkan gücümüz varsa hissettirin o zaman” diye konuştu. “İşçilerin genel grev talebi ve ısrarına ilişkin konfederasyonunuzun planı var mı” şeklindeki sorumuza ise Atalay, “Öyle bir şey deme imkanım yok be kardeşim. Yapamayacağım şey için nasıl yapayım diyeyim. Onu yapmak için Türkiye’de uçağı, gemiyi hepsini durdurmam lazım. Bu 50 senedir olmamış bir şey. Bu öyle önemli bir soru ki, bunu dediğim zaman yapmam lazım. Bunu da ben tek başıma yapacak durumda değilim. Bunun Türk-İş Başkanlar Kurulu var. Yönetimi var vs. Evet dersem yalan olur” şeklinde cevap verdi.