“Genç yoldaşların seni görmeye gelmiş Savaş”
Aileyi telefonla aradık. 30 dakika içinde Savaş’ın şok tedavisinden çıkacağını, odasına götürülürken görebileceğimizi söylediler. Hastanenin önü kalabalık. Gözümüz kıyafetinden, saçından, sakalından anlayacağımız devrimcileri arıyor. Bulamıyoruz. Bir ağacın gölgesinde Savaş’ı beklemeye koyuluyoruz. Bir süre sonra tekerlekli sandalyede bir yiğit geliyor. Sanki Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalanmamış, sanki üç parmağını, gözlerini, yürümesini ‘hayata dönüş’ operasyonunda kaybetmemiş. Hala yüzü gülüyor Savaş’ın.
Tekerlekli sandalyesinde ilerlerken dört beş kişi yanaşıyor yanına, bizim az önce saçından, sakalından anlamadığımız ölüm orucu direnişçileri gelmiş meğer. Aile dostu söylüyor Savaş’a. Heyecanlanıyor, selamlıyor onları yoldaşça. Sıra bize geldiğinde ne yapmamız gerektiği konusunda biraz çekingen, yavaşça yaklaşıyoruz Savaş’a. “Genç yoldaşların seni görmeye gelmiş” dendiğinde hem Savaş hem de biz heyecanlanmıştık. Savaş elimizi sıktı sıkıca. Daha sonra canının yanmasını umursamadan titreyen dizlerinin üstüne zar zor kalktı, sarıldı bize, yoldaşça kucakladı. Kısa bir sohbetin ardından Savaş’ın gitme vakti gelmişti. Bizlerse aklımızda Savaş’ın gülümseyen yüzünün beynimizin içine işlendiğini bilerek ve onu tanımış olmanın gururunu hissederek başta oturduğumuz yere, aileyle ve yoldaşları ile konuşmak üzere geri döndük.
Savaş’ı sorduk yoldaşlarına, anlatmaya başladılar: Savaş 1999 yılında 23 yaşında tutsak düştü, TKP/ML örgüt üyeliği ve örgüt yöneticiliğinden 15 sene hapse çarptırıldı. Ölüm orucu sürecinde yerini aldı. Kendi deyimiyle “Bir sabah uyandığımda gözlerim görmüyordu”. Hapishane yönetimi Savaş’ın yalan söylediğini düşündü ve onu hastaneye göndermedi. Dışarıda yaratılan kamuoyu sayesinde ancak 6 ay sonra hastaneye götürülebildi. Fakat gözleri bu süreç içinde ciddi hasar almıştı.
Bir süre dışarıda kalan Savaş daha sonra tutuklanma emriyle tekrar cezaevine götürüldü. Sağlığının yerinde olmadığı bilinmesine rağmen başta 1 daha sonra 2 sene daha tutsak kaldı. Gözlerinden çok sonra ameliyat oldu. Fakat çok fazla zarar gördüğünden bu da işe yaramadı.
Sonrasında metropolde geçinemediğinden anasıyla beraber Artvin’in Şavşat ilçesine döndü. Bir zaman sonra yaşadıklarının etkisiyle kendisini tekrar ölüm orucunda hissetmeye, yani o anları yaşamaya başladı. Önce Artvin daha sonra Samsun Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Ancak imkan yetersizliğinden dolayı İstanbul’a getirmek zorunda kalındı.
Şu an Savaş’a serum yoluyla B1 ve B12 verilmekte. Doktorun ön gördüğü 3 haftalık tedavi sürecinin 14. günü geride kaldı. “Hayata Dönüş” operasyonunun izleri tedavi ile Savaş’ın belleğinden çıkarılmaya çalışıyor.
Böyle uzayıp gidiyor sohbetimiz. Savaş’ın maddi zorluklar çektiğini biliyoruz. Kitap okuyan makineleri istediğini fakat ailesinin bunu karşılayamadığı için alamadığını, Artvin’de ziyaret edilmesi gerektiğini ama her şeyden önce Savaş’ın Çapa psikiyatri bölümünde yalnız bırakılmaması gerektiğini biliyoruz.
Bir dost selamını ayırmayalım Savaş’tan ve ailesinden.
Siyasi Haber / Uğur Akgül – Şiyar Bayır