Gezi İsyanı sırasında ayağından biber gazı kapsülü ile yaralanan ve 3 günlük doktor raporu bulunan direnişçi polisler hakkında yaptığı suç duyurusuna savcılık takipsizlik kararı verdi. Kararda, polisin olayda orantısız güç kullandığına ilişkin delil olmaması gerekçe gösterildi.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göre; A.U.A, iki kız arkadaşıyla birlikte 31 Mayıs 2013 tarihinde Gezi Park eylemlerine destek amacıyla Tunalı Hilmi Caddesi’nde yapılan eyleme katıldı. Üç arkadaş, kalabalıkla birlikte Kızılay’a yürümek isteyen kitleye polisin saldırması sonucu A.U.A, ayağına gelen biber gazı kapsülü ile yaralandı. Büyük bir acıyla yere düşen A.U.A’ya, Adli Tıp Kurumu Ankara Şubesi, “Basit tıbbi müdahale ile giderebilecek ölçüde hafif nitelikte” yaralandığına ilişkin rapor verdi. A.U.A, polislerin biber gazı kapsülünün hedef gözetilerek kendisine doğru ateş ettiği iddiasıyla şikayetçi oldu.
Emniyet: Orantılı müdahale ettik
Şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Savcı Hakan Büyükabacı olayla ilgili olarak Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden bilgi istedi. Emniyetten savcılığa gönderilen yanıtta, Gezi Park eylemlerine destek amacıyla Ankara’da çeşitli yerlerde eylemler yapıldığı belirtilerek, şöyle denildi:
“Söz konusu kanuna aykırı eylemler esnasında yapılan tüm ikaz ve uyarılara rağmen dağılmamakta direnen eylemci şahısların dağlımı ile kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü personeli tarafından orantılı olarak tazyikli su ve gaz kullanılmak suretiyle müdahale edilmiştir.”
Delil yokmuş
Emniyet’in gönderdiği yanıtı dikkate alan savcı, A.U.A’nın şikayeti üzerine başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararında, polisin orantısız güç kullandığına ilişkin sadece müştekinin beyanı olduğuna dikkat çekerek, “Kolluk görevlilerinin Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu ve ilgili diğer mevzuatın kendilerine verdiği yetkileri aşarak orantısız göç kullandıklarına ve kolluk güçlerinin orantısız göç kullanımı sonucunda müştekinin yaralandığına dair iddia hakkında müştekinin kendi beyanı dışında kamu davası açmaya yeterli ve inandırıcı başka bir delil elde edilemediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi” denildi.
“Beni değil emniyeti dikkate aldı”
Savcılığın takipsizlik kararına A.U.A kararın bozulması için 19 Mart 2014 tarihinden Sincan Ağır Ceza Mahkemesine itiraz da bulundu. İtiraz başvurusunda, savcılığın soruşturma kapsamında eksik inceleme yaptığını iddia ederek, şunları belirtti:
“Polisin adeta keyfî olan, biber gazının kullanım koşullarını hiçe sayan, yetkilerini aşan orantısız müdahalesi nedeniyle ciddi sakatlık yaşadım, sakatlığımın başlangıcından 7 gün sonra dahi 3 gün doktor raporu verildi. Savcılığa yaptığım şikayette, hem tanıkların olmasına hem de başka delillerin toplanmasını istememe rağmen gerekli inceleme yapılmadan takipsizlik kararı verilmiştir. Başvurumda olayın olduğu yerde görevli polislerin tespitini, müdahale anına ilişkin kamera kayıtlarının toplanmasını istememe rağmen bunlar ya hiç yapılmamıştır. Ancak bunlara rağmen savcılıkça, Ankara Emniyet Müdürlüğünün cevabi yazısı delil gibi değerlendirilmiş bu cevaba istinaden karar verilmiştir.”