Merih Demiral’ın Avusturya maçı sonrası yaptığı “bozkurt” işareti; UEFA’nın verdiği iki maçtan men cezasıyla gündemdeki yerini koruyor. Demiral’ın maçı sonrası galibiyeti kutlarken yaptığı bozkurt işareti UEFA’nın soruşturma başlatmasıyla birlikte siyasetin ve siyasetçilerin de ağırlık verdiği gündemlerden oldu ve hatta adeta bir kampanyaya dönüştürüldü. Bu “kampanya” taraftar grupları tarafından eleştiriliyor. Evrensel Gazetesine konuşan Karakızıl ve Fenerbahçe Taşra taraftar gruplarından temsilciler başta milli takım olmak üzere futbolun ve kulüplerin politik araçlara dönüştüğüne dikkat çekiyor.
Fenerbahçe Taşra taraftar grubu üyesi Turabi Çaldır, ‘Futbol sadece futbol değildir’ sözünü hatırlatarak milli takımın maçlarının ardından soyunma odasındaki siyasilere, bakanlara ve Erdoğan’la yapılan telefon görüşmelerine dikkat çekerek ülkedeki egemen kılınmak istenen politik atmosferin milyonların takip ettiği milli takım üzerinden biçimlendirilmek istendiğini ifade ediyor: “Stoper Abdulkerim mesela; ‘Maçtan önce mehter marşı dinliyorum. Sanki savaşa çıkmış gibi hissediyorum’ diyor. Burada oynanın bir spor müsabakası olduğu unutuluyor. Milliyetçi duyguları köpürtecek söylemler söylettiriliyor. Zaten takım da bu profildeki oyunculardan oluşuyor.”
Kürt olduğunu ve milli takımda kendisinden bir şey göremediğini ifade eden Çaldır, “Ben bu takımı nasıl destekleyeyim? Adam küfür eder gibi kurt işareti yaptı. Bir kişi de çıkıp ‘Arkadaşım sen bu hareketi nasıl yaparsın’ demedi” diye konuşuyor.
Karakızıl Taraftar Grubu’ndan Barkın Özer son yıllarda anlaşmalar, siyaset ve çıkar mücadeleleri ile gündem olan milli takım için heyecan duymanın zorlaştığını ifade ediyor. Hamit Altıntop’un Milli takımlar sorumlusu olarak göreve gelişinin ardından ancak menajerliğini yaptığı oyuncuların forma şansı bulduğunu hatırlatan Özer, “Futbol egemen güçlerin tiyatrosuna dönüşüyor” diyor. Özer bozkurt işaretinin de Madımak ve faili meçhul cinayetlerle anıldığını hatırlatıyor.
İlk örnek değil
Demiral’ın yaptığı bozkurt işareti egemen siyasetin sahalara taşınmasının ilk örneği değil. 2017 yaz transfer döneminde Rayo Vallecano’ya transfer olan Ukraynalı forvet Roman Zozulya ülkesindeki aşırı sağ ve ırkçı partilere yakınlığı sebebiyle taraftarın tepkisini çekmişti. Rayo taraftarı oyuncunun takım formasını giymesine müsaade etmeyeceklerini belirtmiş, Zozulya da maça çıkmadan takımdan gönderilmişti.
2013’te AEK Athens orta saha oyuncusu Georgios Katidis ise maçı kazandıran gol sevinci sırasında verdiği Nazi selamının ardından Yunanistan süper liginde 5 maç; Yunanistan milli takımından ise süresiz men cezası almıştı. Katidis tepkilerin ardından Nazi selamının “siyasi anlamını” ve “tarihi”ni bilmediğini iddia etmişti.
2005’te Roma’yı yenen Laziolu oyuncular arasında Paolo Di Canio verdiği Nazi selamı ile tepki çekmişti. Di Canio 2006 yazına kadar Lazio forması giymeye devam etti. 2016’da omzundaki Mussolini dövmesini göstermesinin ardından gelen tepkilerle yorumculuk yaptığı yayın kuruluşu tarafından işten çıkarıldı.