Sen devletsin. Vatandaşın için varsın. Dağdaki örgütü insafa davet edeceğine, çocukları dağa çıkmaya itecek hayatı değiştir.
Öyle siyasetçiler, öyle danışmanlar, öyle yazarlar var ki…
İşlerine geldi mi “Bunlarla oturup neyin müzakeresini yapacaksın, neyin konuşmasını yapacaksın. Bunlar bir siyasi parti bile değil” diyerek aşağıladıkları HDP’ye yahut hor gördükleri Kürt milletvekillerine şimdi dönüp şöyle diyorlar: “Git Diyarbakırlı ailelerin çocuklarını PKK’nın elinden kurtar…”
İşlerine geldi mi, bir barış müzakeresinin doğal tarafı olması gereken PKK’yi görmezden gelmek, çok başlıymış gibi göstermek gibi ucuz taktiklere başvuranlar şimdi şöyle diyorlar: “Aaa PKK ayıp oluyo ama! Niye çocukları dağa alıyorsun, alma, geri gönder.”
Madem ki PKK’ye yönelik konuşuluyor, PKK’nin Diyarbakır’dan dağa çıkan 11 ailenin evladıyla ilgili açıklamasına yer verelim, aradan çıksın: “Çocukların kaçırılması iddiası asılsızdır. Bugüne kadar gerilla saflarına katılan herkes gönüllü katılmıştır, hiç kimse kaçırılmamıştır. Ayrıca saflarımıza katılım yaş sınırı bellidir. Komutanlığımızın uluslararası kuruluşlarla yapmış olduğu anlaşmalar mevcuttur ve geçerlidir. Yaş sınırına uymayanlar geri gönderilir. Ancak küçük yaştaki bazı çocuklarımız cezaevlerinde çürütülmekte, tecavüze varan insanlık ve ahlak dışı uygulamalara tabi tutulmaktadır. Böyle tehlikelerle karşı karşıya olan bu gençleri geri göndermeyi değil, savaş dışı alanlarda eğitmeyi esas alıyoruz.”
* * *
Şimdi asıl meseleye gelelim. PKK’ye “Ayıp oluyor artık, çocuk yaştakileri de alma” diyene kadar “Bu çocuklar hâla neden PKK’nin yamacına çıkıyor” diye düşünüyor musunuz?
PKK temelde yasadışı bir örgüttür ve “Ayıptır, yazıktır, günahtır” feryatlarımızın adresi asla olamaz. Niye olsun?
Bize, hepimize, Diyarbakırlı o çocuklara ve o ailelere karşı sorumluluğu ve hesap verme yükümlülüğü olan merci Türkiye devletidir. Kesin bilgi.
Öyleyse şöyle dememiz gerekiyor:
Ey Türkiye devleti… Bu çocuklar hâlâ niye çıkıyor? 1 yılı aşkın süredir bir müzakare yürüttüğünü söylüyor, PKK’nin lideri Öcalan’la konuşuyorsun. Hâlâ ortada değil bir mutabakat, yol haritası dahi yok. Kürt siyasi hareketinin talep ettiği yasa değişikliklerini yapmıyorsun. Bugün ‘Çocukları alma’ diye hitap ettiğin örgüte “Bu çözüm süreci yıllar içinde yapılan 8 ateşkese benzemesin, biz üstümüze düşeni yaptık, siz hiç sözünüzü tutmuyorsunuz” laflarını ettiriyorsun. Amacın sorunu gerçekten çözmek değil de oyalamakmış izlenimi bırakıp, karşındakini aptal yerine koyuyorsun. Sadece karakol yapıyorsun ve ateşkes halini çözüm diye yutturmaya çalışıyorsun. Böyle yaparak PKK’yi Kürt gençleri için eskimiş, geçmişte kalmış, lüzumsuz bir yapı haline düşüremiyorsun.
E o zaman şimdi kalkmış ne diye şaşırıyorsun?
Sen devletsin. Vatandaşın için varsın. Dağdaki örgütü insafa davet edeceğine, çocukları dağa çıkmaya itecek hayatı değiştir.
Demokrasiyi lütfetme, ipoteklediğin hakları ver.
NOT: Dağa çıkan ya da çıkmayı planlayan öfkeli Kürt gençleriyle iletişim kurabilen az sayıda insandan biri olan Selahattin Demirtaş’tır. Siyasi hırs uğruna Demirtaş’ın önünü kesmeye yemin etmiş devlet ve Kürt siyasi hareketinin içindeki isimlerin bu vesileyle bunu hatırlaması faydalı olacaktır.