ESP MYK tarafından, İzmir ve İstanbul’da gerçekleşen polis operasyonlarına yönelik bir açıklama yayınlandı. Açıklamada, “Devrimciler faşizmle nasıl mücadele edileceğini bilir. Tarihten bilir, kendi pratiklerinden bilir, eşyanın tabiatından bilir. Bu yüzden faşizmin vurduğu yer, aslında çaremiz olacak yerdir” denildi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Merkez Yürütme Kurulu tarafından İzmir ve İstanbul’da ESP ve Kaldıraç Dergisi okurlarına yönelik gerçekleşen operasyonlara ilişkin bir açıklama yayınlandı.
Operasyonların amacının AKP’nin ezilen kitlelerin ayaklanmasın duyduğu korku ve halkın örgütlü güçlerine saldırarak bu ihtimali elinden geldiğince boğmaya çalıştığı olduğu vurgulanan açıklamada, “Tüm sorunlarımızın çözümü bu faşist şeflik rejiminin yıkılmasına bağlıdır ve tepeden tırnağa örgütlü bir faşizm sandıkla veya mahkemelerle değil, ancak ve ancak yine tepeden tırnağa örgütlü bir devrimci hamle ile yıkılabilir” denildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Partimiz yeni bir siyasi kırım operasyonuyla daha karşı karşıya. Eş Genel Başkanımız Özlem Gümüştaş, İstanbul İl Başkanımız Ezgi Bahçeci ve HDP PM üyesi Sıtkı Güngör başta olmak üzere, aralarında üyelerimizin, avukatların, gazetecilerin, tiyatrocuların ve Kaldıraç Dergisi okuru dostlarımızın da olduğu çok sayıda kişi ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Saldırı kapsamında Ankara'daki Genel Merkezimiz, İstanbul'daki Genel Başkan İrtibat büromuz, İzmir İl binamız ve Yamanlar ilçe büromuz, Etkin Haber Ajansı (ETHA), Bilim Eğitim Estetik Kültür ve Sanat Vakfı (BEKSAV) ve Yenikapı Tiyatrosu da polis tarafından basıldı. Parti tabelalarımız parçalandı, bilgisayarlar ve albüm kayıtları çalındı, ölümsüzlerimizin fotoğrafları tuvaletlere atıldı ve kurumlar kelimenin tam anlamıyla talan edildi.
Müptezel bir itirafçının önüne konan listeye imza atması ile belki de aynı eylemde bile yan yana gelmemiş onlarca sosyalist, avukat, gazeteci, tiyatrocu, öğrenci aynı “suç” torbasına atıldı.
Önceki operasyonlarda olduğu gibi, bu operasyonda da amaç aynıdır. Faşist diktatörlük sömürdüğü ve ezdiği kitlelerin ayaklanmasından, hesap sormasından korkmaktadır ve halkın örgütlü güçlerine saldırarak bu ihtimali elinden geldiğince boğmaya çalışmaktadır.
“Bu gözaltılar hukuksuzdur” demiyoruz, çünkü faşizmin hukukunun tam olarak bu olduğunu biliyoruz ve tam da bu yüzden meşruiyetimizi hukuktan değil, işçi sınıfı ve ezilenlerin çıkarlarından ve öfkesinden alıyoruz.
Bu meşruiyet ile de devlete değil, halkımıza sesleniyoruz: İşsizlik, yoksulluk, baskı, yasak, taciz, tecavüz, istismar, inkâr ve kayyumların canınıza tak ettiğini ve bir çıkış yolu aradığınızı biliyoruz. O çıkış örgütlenmektir. Elbette sendikalarda, derneklerde, okullarda ve yaşamın her alanında örgütlenmektir. Ama en çok ve en önce de devrimcilerin safında örgütlenmektir. Çünkü tüm sorunlarımızın çözümü bu faşist şeflik rejiminin yıkılmasına bağlıdır ve tepeden tırnağa örgütlü bir faşizm sandıkla veya mahkemelerle değil, ancak ve ancak yine tepeden tırnağa örgütlü bir devrimci hamle ile yıkılabilir.
Devrimciler faşizmle nasıl mücadele edileceğini bilir. Tarihten bilir, kendi pratiklerinden bilir, eşyanın tabiatından bilir. Bu yüzden faşizmin vurduğu yer, aslında çaremiz olacak yerdir. Madem burjuva-faşist devlet halkın devrimci güçlerine devamlı saldırma ihtiyacı hissetmektedir, o halde devrimci safları hızla doldurmak ve faşizme karşı mücadeleyi yükseltmek de hepimizin sorumluluğu haline gelmektedir.
Faşizmi yıkmak ve sosyalizme yürümek için bir adım öne atılma zamanıdır.