Meclis’te yeni yasama döneminin açılışında konuşan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Olağanüstü halden kimsenin zarar görmediğini iddia etti.
TBMM 26. Dönem 3. Yasama Yılı açılış töreni TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın konuşması ile başladı. Kahraman’ın ardından kürsüye çıkan Erdoğan konuuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, olağanüstü halin kimseye bir zarar vermediğini iddia etti.
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şu şekilde:
15 Temmuz’da etten duvar ören vatandaşımız canını vermekten kaçınmamıştır. 15 Temmuz hepimizin ortak bir değeridir. Bu değere saygı duyan herkes milletimizin gönlünde yücelir, itibar sahibi olur. Bu değeri çarpıtmaya kalkan herkes de milletimizinden hakettiği muameleyi alır. Geçtiğimiz yasama döneminde Meclisimizin en önemli çalışmalarından biri de anayasa değişikliği sürecini yürütmüş olmasıdır.
Türkiye 2019 seçimleri sonrası cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçecektir. Yasamanın yürütme organının tahakkümü altında olduğu gerekçesi böylece ortadan kalkmaktadır. Yasama yetkisi milletvekillerimizin uhdesinde bırakılıyor. Herhangi bir konuda yasa ile kararname çeliştiğinde geçerli olan yasa olacaktır. Yasamanın yürütme üzerindeki denetim yolları da açıktır. Hakimler Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinden 7’si Meclis, 4’ü cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek. Yeni sistem güçler arasındaki ayrımı netleştirirken asıl kararı hep millete bırakıyor. Türkiye milli iradenin bu derece ön plana çıkarıldığı bir sisteme kavuşmuştur.
Anayasa değişikliği süreci AK Parti ve MHP tarafından yürütülmüştür. Anayasa değişikliği gerektiren bu düzenlemenin gerçekleştirilebilmesi ancak diğer partilerden destek alınabilmesi ile mümkündü. MHP’nin gösterdiği irade 16 Nisan’a giden yolu açmıştır. Milletimiz de nihai kararını hür iradesi ile vermiştir. Türkiye, 2019’da yapılacak seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçecektir. Yasamanın, yürütme organının veya koalisyon partilerinin tahakkümü altında bulunduğu eleştirisi ortadan kalkmaktadır. Cumhurbaşkanı’nın bütçe kanunu dışında Meclis’e kanun teklifi sunma imkanı bulunmuyor. Anasasa yasaların üzerindeyse, yasalar da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin üzerindedir. Kararname ile düzenlenen herhangi bir konuda Meclis yasa çıkardığında, yasa esas alınacaktır.
OHAL’den kimse zarar görmedi
OHAL’e yönelik bir takım nitelemeler var ki kabul edilebilir değil. Türkiye’nin olağanüstü tehditlerle karşı karşıya bulunduğunu kim inkar edebilir. Olağanüstü tehditler olağanüstü tedbirleri gerektirir. OHAL’den zarar gören kimse olmamıştır. Terörle mücadeleye yönelik ortadan ihtiyaçlar kalktığında elbette OHAL de sona erecektir. Terörle mücadelede kararlılığımızı sonuna kadar devam ettireceğiz.
Kürdistan referandumu
Irak ilk Körfez savaşından bu yana istikrara kavuşamamış bir ülkedir. DEAŞ tehdidinin ilk patlak verdiği yer olan Irak’taki mezhep gerilimi pek çok sorunun ana kaynağıdır. Kuzey Irak yönetiminin yaptığı referandumun herhangi bir karşılığı yoktur. Bu süreçten ne Kürtlere ne Araplar ne Türkmenlere ne de diğer gruplara bir sonuç çıkmayacağı açıktır. Sınırlarımızın hemen başında hem Irak halkı hem de Türkiye başta olmak üzere tehdit oluşturacak bir fitne kuyusunun kazılmasına bir göz yumamayız. Kuzey Irak yönetimi eninde sonunda hüsrana uğramaya mahkumdur. Bu adımı cesaretlendirecek herhangi bir destek beyanının şu ana kadar gelmemiş olmasını önemli buluyorum. IKBY yanlıştan döndükten sonra Türkiye yanında olacaktır. Kerkük’e müdahale edilmesine tahammül edemeyiz.
‘Avrupa ülkeleri hiçbir şey yapmıyor’
Terör örgütleri ile mücadelemizde bizi en çok hayal kırıklığına uğratanların başında AB ülkeleri geliyor. Biz diyoruz ki, PKK bölücü bir örgüttür, terör örgütüdür, devletimizi yıkmaya çalışmaktadır. Biz diyoruz ki, FETÖ bir ihanet çetesidir. Başlattığı darbe girişiminde 250 vatandaşımız şehit olmuştur. Avrupa ülkeleri bunun karşılığında hiçbir şey yapmıyor. Bugün Avrupa, Türkiye’nin meşru yönetimine karşı her türlü organizasyonu yapabildikleri bir yer haline gelmiştir. Şu anda bakıyoruz, kıtanın her köşesinde teröristleri yücelten broşürler dağıtılıyor, standlar kuruluyor. Türkiye’nin ilk başvuruyu yaptığı 1963 yılından beri göstermiş olduğu bu tavrı AB’nin yanlış anladığını görüyoruz. Aslına bakarsanız bizim AB üyeliğine ihtiyacımız da kalmamıştır. TBMM’deki tüm partilerimizin de iştirak ettiğini düşündüğüm bu politikamızı AB’den cevap alana kadar muhafaza edeceğiz. Adına türküler yaktığımız Yemen’deki hadiseleri nasıl yok sayabiliriz, Afganistan’ı, Pakistan’ı, Hindistan’ı nasıl öteki görebiliriz. Arakan’daki, Türkistan’taki, Kırım’daki masumları nasıl yüzüstü bırakırız. Türkiye elbette Avrupa Atlantik kurumları ile yakın işbirliği içindedir, bu medeniyetimizi yok saymamız anlamına gelmiyor.
Bu işler için kullandığımız kaynaklar bugün bizim hiçbir projemize mani olmaz. Türkiye’nin bu çalışmaları ile hem geçmişine sahip çıktığı hem de geleceğine yatırım yaptığı unutulmamalıdır. Bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin saldırıları ile yıkamadıkları Türkiye, güçlü bir Türkiye’dir.
Gelin, Türkiye’nin geleceğini beraber inşa edelim. 2053 ve 2071 vizyonlarını birlikte somutlaştıralım. Gelin milletimizin karşısına müştereklerimizle çıkalım. İşte o zaman ülkemizin büyüme kalkınma performansının katlanarak arttığını göreceğiz. Bu vesile ile geçen hafta ebediyete uğurladığımız Abdülkadir kardeşime de huzurlarınızda Allah’tan rahmet diliyorum. Bu düşüncelerle bir kez daha Meclisimizin yasama yılının hayırlı olmasını diliyorum.