AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği ve yardımcı doçentliğin kaldırılmasını öngören yasa teklifinin ayrıntıları ortaya çıktı.
Yardımcı doçentlik kaldırılarak, doktorasını bitirenlerin doçentliğe geçişini kolaylaştıracak yasa teklifi önerisinin ayrıntıları belli oldu. Yükseköğretim Kurulu’ndan (YÖK) edinilen bilgiye göre, bundan sonra öğretim üyeleri ‘doktor’, ‘doçent’ ve ‘profesör’ olarak tanımlanacak.
‘Doktor Öğretim Görevlisi’ kadrolarına doktor veya eşdeğer unvana sahip tüm adaylar başvurabilecek.
Mevcut öğretim görevlisinden farklı
Mevcut öğretim görevlileri öğretim üyesi statüsünde değil. ‘Doktor Öğretim Görevlisi’ ise öğretim üyesi statüsünde olacak. Dolayısıyla iki kadro birbirinden farklı.
Doktora sonrası geçiş daha hızlı olacak
Yardımcı doçentlik kadrosu 2547 sayılı kanun ile sisteme girdi. Akademinin kendi tabii ihtiyacı ve doğası sonucu değil, o günkü sorunlara pratik çözüm üretmeye yönelik olmak üzere icat edildi. Yükseköğretim Kanunu’ndaki “yardımcı doçentlik” kadrosu “doçentin yardımcısı” şeklindeki bir yanlış algı oluşturuyor. Bu gerçek ve dünyadaki gelişmiş yükseköğretim sistemlerinde aynı pozisyon için kullanılan ibarelerin anlamları dikkate alınarak, “Doktor Öğretim Görevlisi” kadrosu ihdas edildi. Bu düzenlemeyle doktora sonrasında öğretim üyeliğine geçiş sürecinin daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi mümkün olabilecek. Doçentlik sürecinde aşağıdaki iyileşmelerde dikkate alındığında “Doktor Öğretim Görevlisi” kadrosunun geçici bir öğretim üyeliği kadrosu olması bekleniyor.
Doçentlik başvurularında değişiklik
Yardımcı doçentliğin kaldırılması; doktor öğretim görevlisi kadrosunun getirilmesi düzenlemesinin doçentlik sürecindeki köklü değişikliklerle birlikte hayata geçirilmesi planlanıyor. Mevcut sistemde doçentlik başvuruları (a) yabancı dil barajı, (b) eser inceleme ve (c) sözlü sınav olarak üç aşamada gerçekleştiriliyor. Doçent unvanına sahip kişilerin doçentlik kadrolarına atanma süreci ise üniversitelerin kendi senatolarınca belirlenen atama kriterlerince yapılıyor. Dünyadaki gelişmiş yükseköğretim sistemlerinde bu süreç, üniversiteler tarafından yürütülüyor. Bu dikkate alınan birinci husus. Diğer taraftan ilk defa yardımcı doçentlik ve doçentlik konusuyla ilgili çok geniş bir görüş alma süreci gerçekleştiriliyor.
Sözlü sınav kalkıyor
Gelen görüşler doçentlik konusunda iki konuda sorun olduğunu ortaya koydu. Büyük çoğunluk merkezi sözlü sınavının kaldırılmasını talep ediyor. Belli bir nispette de dil barajının merkezi olarak belirlenmesinin yanlış olduğu dile getiriliyor. Yeni düzenlemeler bu iki sorunlu alanı ortadan kaldıracak. Yani kanunda yer alan yabancı dilde asgari 65 puan ön şartı ve sözlü sınav zorunluluğu kaldırılacak.
Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından sadece eser incelemesi süreci gerçekleştirilecek ve başarılı olan adaylara “Doçentlik Yeterlik Belgesi” verilecek. Bu, eser/yayın inceleme esaslı yeterlik belgesi olacak. Doçentlik yeterlik belgesine sahip adayların doçent kadrosuna atanması süreçleri ise üniversiteler tarafından yönetilecek. Bu aşamada ise üniversitelerimiz mevcut sistemdeki atama süreçlerinde olduğu gibi Yükseköğretim Kurulu’ndan uygunluk alınmak üzere senatolarınca ilave kriterler belirleyebilecek. Bu, tek tip akademi ve akademisyen oluşturmaktan uzaklaşmayı ifade etmekte olup YÖK tarihindeki üniversitelere en büyük yetki devridir.
Yabancı dil barajı düşüyor
Mevcut sistemde asgari 65 olan yabancı dil puan şartı, doktora için gerekli olan asgari 55 puandan aşağı olmamak kaydıyla ilgili üniversite tarafından belirlenebilecek. Üniversitelerin bir kısmı mevcut uygulamada doçentlik kadrosuna atanma için bunun üzerinde puan arıyordu, bu devam edebilecek. Bununla birlikte üniversiteler 55 puanla da yetinebilecek. Bu konuda yetki üniversitelerin yetkili kurullarında olacak.