Araştırmacı-yazar, DİB Koordinasyon üyesi Erdoğan Aydın, Britanya Parlamentosu’nda yapılan bir özel oturumda parlamenterler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve Türkiyelilere Referandum’a gelinen süreç, anayasa değişiklik metninin içeriği ve niteliği, yanı sıra Türkiye’ye ve çevresine yapacağı etkilere ilişkin bir sunum yaptı.
SiyasiHaber
27 Mart tarihinde Britanya Parlamentosu'nda Türkiye'deki Referandum'a dair bir sunum gerçekleştiren Erdoğan Aydın'a izlenimlerini sorduk. Aydın şu bilgileri verdi:
Türkiye’deki siyasal gelişmelere ilişkin çalışmalar yapan “The Centre for Turkey Studies” (Türkiye Çalışmaları Merkezi- CEFTUS) tarafından Referandum ve sonrasını konuşmak üzere çağrılmıştım. Konuşmamı aynı zamanda Demokrasi İçin Birlik Koordinasyonu üyesi sıfatıyla yaptım. Bu çalışma kapsamında daha sonra da TESEV eski başkanı Can Paker sunum yapacaktı.
27 Mart saat 19:00’da Britanya Liberal Demokrat Parti'sinin milletvekili Tom Brake’in ev sahipliğiyle ve sunumuyla başlayan oturum 50 civarında kişi tarafından izlendi.
Oturum, parlamenterler, Britanyalı sivil toplum örgütü temsilcileri, Türkiye ile ilgili kişiler yanı sıra Britanya'da yaşayan ve farklı siyasal görüş ve kurumlardan Türkiyelilerce de izlendi. Oturuma, PEN International ve Amnesty International temsilcisi Sara Whyatt'ın yanı sıra Haringey Belediye Başkanı Ali Gül Özbek de katıldı.
Yarım saati aşan birinci bölümde Referandum’a gelen süreç, anayasa değişiklik metninin içeriği ve niteliği, yanı sıra Türkiye’ye ve çevresine yapacağı etkilere ilişkin bir sunum yaptım. Sunumumda, Rıza Türmen’in değerlendirmesinden de faydalanarak Venedik Komisyonu’nun raporuna bir dizi atıfta bulunmak yanında, İngiltere Parlamentosu'nun Dışişleri Komisyonu’nun, Türkiye'ye ve Referandum'a dair ciddi kaygılar belirten raporuna da atıflarda bulundum.
Bu sunumu takiben oturum, katılanların merak ettikleri soru ve yanıtlarıyla saat 21:00’e kadar sürdü.
Gelen sorular ağırlıklı olarak Türkiye'nin nasıl bu hale geldiği, Referandum'da Hayır veya Evet çıkması halinde bunun Türkiye'yi ve özellikle AB ile ilişkileri nasıl etkileyeceği, Türkiye'nin AB dışı seçenekleri ve tabii Kürt sorununun bu süreçte nasıl şekilleneceği ekseninde idi.
Konuştuğumuz ilginç konulardan bir tanesi de Brexit sonrası Muhafazakâr Parti hükümetinin AKP ile geliştirmeye çalıştığı ilişkiler ve silah satışı ile ilgili idi. Bu ilişkilerin İngiltere'nin, Avrupa Birliği'nin ve Türkiye'nin demokrasi geleceği açısından ne denli olumsuz bir rol oynayacağını örneklemeyle anlatmaya çalıştım.
Toplantıdan referanduma ilişkin iyi bir bilgilendirme yapıldığı kanısıyla ayrıldım.