Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, anayasa değişikliği referandumuna dair “Hayır de! Herkes kazansın” çağrısını Taksim Hill Otel’de yaptığı basın açıklaması ile duyurdu.
16 Nisan'da yapılacak olan referandumda 'Hayır'da birleşmeye çağrı yapılan Emek Ve Demokrasi İçin Güç Birliği'nin açıklaması, Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, İnsan Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Yoleri, Emekçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emre Öztürk, Hacı Bektaşi Veli Vakfı Genel Başkanı Tuncer Baş, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Cafer Konca, KESK Eş Başkanları Lami Özgen ve Şaziye Köse, Türk Tabipler Birliği Genel Başkanı Raşit Tükel, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fadime Çelebi, Halkların Demokratik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fatma Kurtalan ve HDP Milletvekili Garo Paylan, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Ahmet Kaya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Eylem Tuncaelli, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, Hubyar Sultan Alevi Derneği Genel Başkanı Aydın Deniz'in katılımıyla gerçekleşti.
Anayasa teklifinin bir “anayasasızlaşma” bir “diktatörlük” dayatması olduğu belirtilen açıklamada "Bu dayatmaya razı olmayalım, hep birlikte ülkemizin geleceği için “HAYIR” diyelim." vurgusu yer aldı.
Anayasa taslağının toplumsal ayrışma hali olduğunun altı çizilerek, Anayasa yapımına uygun ortam ve koşullar olmadığının belirtildiği deklarasyonda, 'Hayır'da birleşme çağrısı yapıldı.
Teklifin 'halkın serbest ve özgür bir tartışma ortamında kanaat ve tercihte bulunma hakkının gasp edilmesi olduğuna dikkat çekilerek "Temel hak ve özgürlüklerimizden tek bir kişinin bekası için vazgeçemeyiz" denildi.
"Geleceğimiz hakkında kararı biz veririz “HAYIR” diyoruz. Herkesi “HAYIR”da birleşmeye çağırıyoruz." ifadelerinin yer aldığı açıklama metninin tamamı şöyle:
Hayır de! Herkes kazansın
Bizler, bu ülkede, demokrasiyi sarsılmaz biçimde savunmuş, gelmiş geçmiş her darbeye karşı olmuş, bu darbelerin de en fazla mağduru haline getirilmiş emek, meslek örgütleri, demokrasi güçleri, siyasi partileri, Demokratik Kitle Örgütleriyiz. 7 Haziran seçimlerinden beri yine darbe üstüne darbelerle yüz yüzeyiz. 15 Temmuz darbe girişimini lütufa çeviren AKP, OHAL-KHK uygulamaları ile temel hak ve özgürlükleri rafa kaldırdı, ülke neredeyse yarı açık cezaevine dönüştürüldü, üniversiteler saldırıya uğradı, yüz binin üstünde kamu emekçisi işinden atıldı, binlerce dava açıldı, aydınlar, gazeteciler tutuklandı. Yandaş/havuz medyası dışında neredeyse bütün medya susturuldu. Kamuya ait olan ne varsa el konuldu “varlık fonu”na devreldi. Daha üç gün önce çıkarılan bir yeni KHK ile hem sendika yöneticileri hem akademinin pek çok hocası, hem de hocaların hocaları görevlerinden alındı. Öğrencilerin eğitim hakkı ve geleceğimiz gasp edildi. Tüm bu yönelimlerin ana nedeninin referanduma götürülecek anayasa değişikliğinin hayata geçirilmesi olduğu bugün tartışma götürmez biçimde netleşmiştir. Adım adım bu günlerin alt yapısı örülmüştür. Şimdi bir anayasa değişiklik paketi ve referandum dayatmasıyla karşı karşıyayız.
Ama bizler diyoruz ki:
Anayasalar toplumun değişim taleplerine, ülkenin birikmiş ve yakıcı sorunlarına cevap ürettikleri, mümkün olan en geniş rıza ve mutabakata dayandırıldıkları ölçüde “Toplumsal Sözleşme” karakteri taşıyabilirler. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum ise, tam bir “toplumsal ayrıştırma” halidir. Mevcut değişiklik paketi toplumun hiçbir kesiminin taleplerini içermeyen tam tersine bir tek adam sultası yaratma ve cumhuriyet tarihinde ilk kez usul ve esas yönünden bir“anayasasızlaşma” bir “diktatörlük” dayatmasıdır.
Bu dayatmaya razı olmayalım, hep birlikte ülkemizin geleceği için “HAYIR” diyelim.Herkes kazansın!
Türkiye’de içinden geçtiğimiz süreçte neresinden bakarsak bakalım asgari düzeyde bile anayasa yapım ortamı ve koşulları yoktur. Demokratik bir tartışma ortamının bulunmadığı, her türlü muhalefetin ağır bir baskı altına alındığı, ifade ve toplanma özgürlüğünün yok edildiği, sendikal hakların, örgütlenme özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı ve “yandaş” olmayan medyanın büyük ölçüde susturulduğu bir iklimde anayasa yapım koşullarından söz edilemez. Bu teklif, halkın serbest ve özgür bir tartışma ortamında kanaat ve tercihte bulunma hakkının gasp edilmesidir.
Anayasa değişiklik paketi, temel hak ve özgürlüklerimizin KHK’ler ile ortadan kaldırılmasının önünü açmakta kim olursak olalım, hangi partiye oy verirsek verelim, süreklileştirilecek bir OHAL ve KHK’ler rejimini onaylatma paketidir.
Temel hak ve özgürlüklerimizden tek bir kişinin bekası için vazgeçemeyiz “HAYIR” diyelim.
Herkes kazansın!
Yıllardır ülkeyi yönetenlerin bu ülkenin her alanında toplumu kutuplaştırarak kavgaya, çatışmalara neden oldukları, kendi iktidarlarını kalıcı kılmak istedikleri, yoksunluk ve yoksulluğu artırdıkları gün gibi ortadadır.
Geldiğimiz noktada, toplumsal uzlaşma kaygısı baştan güdülmediği için toplumun bilgisinden uzak tutulmuş, mecliste tartışılması engellenmiş bir Anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız. Anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle, evrensel hukukun ve demokratik ilkelerin temel yaklaşımı olan kuvvetler ayrılığı ilkesi(yürütme-yasama-yargı) ortadan kaldırılıp yerine kuvvetler birliği geçirilecek, tüm yetkiler tek elde, tek partide, tek siyasal görüşte toplanacak. Denetlenemeyen, eleştirilemeyen, tekçi bir sistem oturtulacak.
Herkese sesleniyoruz:
Mevcut paket iç tüzük ihlal edilerek, gizli oylama kuralı alenen çiğnenerek parlamentodan geçirildi. “Size mi soracağız?” denildi. Usul yönünden meşru olmadığını söylüyoruz, geleceğimiz hakkında kendi sözümüzü kendimiz söyleyeceğiz diyerek, “HAYIR” demeye çağırıyoruz.
İnsan hak ve özgürlük alanları daha da daraltılarak demokrasiden tümüyle uzaklaşılacak, ülkemizin her alandaki sorunları ağırlaşacak, toplum kutuplaşmaya itilecek, gerginlikler, çatışmalar artacaktır. Sınırsız yetkilerle donatılmış, denetim mekanizmaları yok denecek kadar az olan bir gücün, tek bir kişide toplanmasını sağlayacak bir tekliftir, önümüze getirilen. Onayımıza sunulacak olan süreklileştirilmiş OHAL/KHK’ler rejimidir.
Oysa ki, Türkiye olarak, bütün toplumsal dinamikler olarak gerçek ihtiyacımız; çoğulculuğu zenginlik olarak gören, inanç ve vicdan özgürlüğünü tanıyan, din, dil, ırk, etnisite, cinsiyet ayrımcılığına dayanmayan, köklü ve derinlemesine bir demokratikleşme, toplumsal barış, eşit yurttaşlık temelinde, laik, demokratik bir cumhuriyet ve bunu bağıtlayacak bir anayasadır. İçerik yönünden mevcut teklif tam tersidir. Bu ülkeye bir “deli gömleği” giydirme, mevcut OHAL/KHK’lar rejimini süreklileştirme hamlesidir.
Ülkemiz bu cendereye sıkıştırılamaz. Herkesi bu teklife “HAYIR” demeye çağırıyoruz.
Bizler bu ülkede, yılın 365 günü alın teri dökenleriz, üretenleriz. Biliyoruz ki HAYIR dersek, bu referandum kendi yaşamımızı ve ülkemizin geleceğini yeniden kurma yönünde karar hakkımızı kullandığımız önemli bir fırsat olacaktır.
Türkiye'nin işçiler, kamu emekçileri, kadınlar, gençler ve tüm ötekiler için bir cehenneme dönüştürülmesine, tek bir kişiye, tek bir imzayla sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, kıdem tazminatını kaldırma, toplu iş sözleşmelerini askıya alma, “gerektiğinde" ücretleri dondurma yetkisi veren Anayasa değişiklik teklifine hep beraber “HAYIR” diyelim. Dünyada ücretler açısından en alt sıralarda olmaya, Dünyanın en uzun süre çalıştırılan işçileri, emekçileri olmaya, içinde işçilerin, emekçilerin hakları olmayan Anayasa değişiklik teklifine “HAYIR” diyelim!
14 yıldır cinsiyet ayrımcılığının nasıl daha fazla derinleştirildiğine, kadın olarak mücadelemizle kazandığımız haklarımızın nasıl birer birer elimizden alınmak istendiğine tanık olduk. Birlikte mücadele ederek pek çok saldırıyı durdurduk. Bu teklif kadın düşmanlığında sicili bozuk olanların hazırladığı, şiddetin, tacizin, tecavüzün, istismarın, kadın cinayetlerinin meşrulaştırılması teklifidir.
Yine durdurabiliriz. Kadınlar olarak, emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir, “son sözü biz söyleriz” diyerek “HAYIR” diyelim. “HAYIR” demek için kadın olmak yeter.
Şimdi işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, bütün ötekiler olarak önümüzde bir fırsat var. Referandum son yüz yıllık tarihimizde yapılan sayısız anayasal değişikliklerin çok ötesinde, ülkemizi ve geleceğimizi çağdışına itecek bir rejim değişikliğinin onaylanıp onaylanmaması olarak geçecek. Toplum olarak bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Bunun için
Geleceğimiz hakkında kararı biz veririz “HAYIR” diyoruz.
Herkesi “HAYIR”da birleşmeye çağırıyoruz.