Emeğin Kurucu İnisiyatifi, (EKİN) Boğaziçi Üniversitesi direnişine destek açıklaması yaptı. Açıklamada “Boğaziçi’nde yükselen ses üniversitelerinde hiçbir demokratik işleyiş bırakılmamış ve birçoğuna kayyum atanmış tüm üniversite öğrencilerinin sesidir.” denildi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın, AKP Milletvekili aday adayı Melih Bulu’yu rektör olarak atadığı Boğaziçi Üniversitesi’nde eylemler yaklaşık bir aydır sürüyor.
Emeğin Kurucu İnisiyatifi, (EKİN) yaptığı açıklama ile Boğaziçi Üniversitesi’nde direnen öğrenci ve akademisyenlere destek verdi. Yapılan açıklamada “Vapura almadıkları, otobüslerden indirdikleri, bayılana kadar tekmeledikleri, dişini kırdıkları, başörtüsünü açtıkları, taciz ettikleri, aşağıya bakmadıkları için darp edip gözaltına aldıkları yüzlerce öğrenci iki gündür akademinin biat etmeyeceğini haykırıyor. Hiç şüphe yok ki onurlu bir direncin safında olan gençlerin sesi daha gür çıkacaktır.” İfadeleri kullanıldı.
Tüm muhalefetin direnen öğrencilere ve öğretim görevlilerine destek vermeye çağrıldığı açıklamada “Boğaziçi’nde yükselen ses üniversitelerinde hiçbir demokratik işleyiş bırakılmamış ve birçoğuna kayyum atanmış tüm üniversite öğrencilerinin sesidir. Seçilmişlerine atanan kayyımlara itiraz eden halkların, her gün öldürülen kadınların, Tasfiye edilmeye çalışılan devrimci demokrat birlik, oda ve kurumların, her gün bir yenisini nefret cinayetleri ile yitirdiğimiz canların ve tüm ötekilerin sesidir.” ifadeleri kullanıldı.
Emeğin Kurucu İnisiyatifi’nin, (EKİN) açıklamasının tamamı şöyle:
AKP 12 Eylül darbecilerini dahi aratmayacak antidemokratik uygulamalarla önce 2016 yılında KHK ile Rektörlük seçimlerini tekrar kaldırdı ardından ise birçok üniversiteye kendi militan memurlarını kayyım olarak atamaya başladı.
Son olarak akademik, demokratik işleyişi ve yıllar boyu oluşturduğu kültür/İklim bakımından önemli bir değer olan Boğaziçi Üniversitesine kendi memurunu atadı.
Yaklaşık bir ay önce Boğaziçi’nde başlayan direniş diğer üniversitelerde de yankı buldu. Sözde “herkesi kucaklayıcı” tavırları ile ana akım medyada poz verip sempatik olmaya çalıştıkları hatta direnişteki öğrencilerle çay içip asıl sorunu flulaştırmayı hedefledikleri süreç çok geçmeden biat etmeyen öğrencileri hedef göstermeye başladıkları gözaltı ve tutuklamalarla sindirmeye çalıştıkları günlere evrilmiştir. İktidar kültürel hegomanyayı fethetmek ve siyasal İslam’ı yaşamın her alanında mutlaklaştırmak için görece demokratik/laik işleyişi olan tüm alanları hedef almakta ve tasfiye etmeye çalışmaktadır.
Boğaziçi bunun ne ilk ne de son örneğidir. Kitlelerin en demokratik hak arayışını dahi, öteden bu yana öğretilen ve AKP dönemiyle birlikte zirveye ulaşan Kürt düşmanlığı, din istismarı, kadın düşmanlığı ve LGBTİ+ bireylere dönük nefret üzerinden kriminalize etmeye çalışmakta ve öğretilmiş olan nefreti hem pekiştirmek hem de hak arayan herkese karşı örgütlü bir saldırı pratiğine çevirmeye çalışmaktadır.
Boğaziçi’nde sözde “Kâbe’ye hakaret” edildi söylemi Gezi’de AKP’li “bacımıza saldırdılar” “Göstericiler cami’de içki içti” yalanları kadar gerçektir ve sivil, demokratik her eylemin nasıl manipüle edildiğinin göstergesidir.
Vapura almadıkları, otobüslerden indirdikleri, bayılana kadar tekmeledikleri, dişini kırdıkları, başörtüsünü açtıkları, taciz ettikleri, aşağıya bakmadıkları için darp edip gözaltına aldıkları yüzlerce öğrenci iki gündür akademinin biat etmeyeceğini haykırıyor. Hiç şüphe yok ki onurlu bir direncin safında olan gençlerin sesi daha gür çıkacaktır.
Kendi gölgelerinden korkanlar baskıyla zulümle gençleri korkutacaklarını sanıyorsa yanılıyorlar! Dün gözaltına alınan 159 öğrenci için Boğaziçi Üniversitesi rektörlük binası önünde protesto gösterisi düzenleyen öğretim üyelerinin, gözaltına alınan, tutuklanan öğrencilerin bulunduğu yerden sesini yükseltenlerin yanındayız!
Toplumsal/Siyasal tüm muhalefetin sorumluluğu; Geri adım atmayan öğrencilerin ve öğretim görevlilerin ortaya çıkardığı gerçeklerle yüzleşmek ve İktidar karşısında bir adım dahi geriye gitmemektir, direnenlerin meşru hak ve yöntemlerine zeval getirmemek ve alanlarda yanında olmaktır.
Boğaziçi’nde yükselen ses üniversitelerinde hiçbir demokratik işleyiş bırakılmamış ve birçoğuna kayyum atanmış tüm üniversite öğrencilerinin sesidir. Seçilmişlerine atanan kayyımlara itiraz eden halkların, her gün öldürülen kadınların, Tasfiye edilmeye çalışılan devrimci demokrat birlik, oda ve kurumların, her gün bir yenisini nefret cinayetleri ile yitirdiğimiz canların ve tüm ötekilerin sesidir.