Eğitim Sen Genel Başkanı Aydoğan, “Dini referanslar üzerinden ve eğitimci niteliği olmayan kişiler tarafından yürütülen bir çalışmanın eğitim sistemine dayatılması, hem önümüzdeki günler açısından hepimiz açısından büyük bir tehlike, hem bu çocuklarımız, öğrencilerimiz açısından büyük bir tehlike. Büyük travmalar yaşayan bir nesil geliyor” dedi.
SiyasiHaber
İstanbul Gaziosmanpaşa ilçesindeki Gazi Yaşargil İlköğretim Okulu’nda çocuklara dini eğitim verildiği ve cihatçı sloganlar attırıldığı yönündeki videolu haberimizin ardından, bu uygulamanın ne anlama geldiğini ve hangi sonuçlara yol açabileceğini Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’a sorduk.
SiyasiHaber’e konuşan Aydoğan, okullarda dini içerikli etkinliklerin özellikle 4+4+4 sisteminin yasalaşmasıyla birlikte ciddi oranda arttığını, okulların dinci derneklere tahsis edilmesinin de bu politikanın bir parçası olduğunu söyledi. Aydoğan, “Dini referanslar üzerinden ve eğitimci niteliği olmayan kişiler tarafından yürütülen bir çalışmanın eğitim sistemine dayatılması, hem önümüzdeki günler açısından hepimiz açısından büyük bir tehlike, hem bu çocuklarımız, öğrencilerimiz açısından büyük bir tehlike. Büyük travmalar yaşayan bir nesil geliyor” dedi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan şunları söyledi:
AKP hükümet olduğu günden bu yana eğitim alanına ilişkin çok ciddi düzenlemeler yaptı. Bunun önemli bir dönüm noktası, 2012 Nisan ayında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4+4+4 sistemidir. O günden bu yana binlerce benzeri dayatmayla karşı karşıyayız işyerlerinde. Yine 2012 Nisan ayından bu yana, neredeyse Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bile ortadan kalkmış ve yerini Diyanet İşleri Başkanlığı almış durumda. MEB’in, Diyanet üzerinden Ensar Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği (AGD), İHH, TÜRGEV, Hayrat Derneği, 15 Temmuz’dan sonra kapatılan Kimse Yok Mu Derneği vb çeşitli cemaatlere ait dini yapılanmalarla imzaladığı yüzlerce protokolle okullarda dini içerikli sempozyum, Hac yarışması, Umre yarışması, kamplar, il dışı kamplar, sözde yaz okulları adı altında yüzlerce etkinlik gerçekleştiriliyor… Çocuklar topluca Cuma namazlarına götürülüyor. Bu etkinlikler eğitim yılı içerisinde olduğu gibi yaz tatilinde de yapılabiliyor. Yaz aylarında MEB okulları bu cemaatlere veriyor, kamp, etkinlik vb yapmaları için. Bunun yanı sıra okul öncesine ilişkin yine bu protokollerle “sıbyan okulları” adı altında okul öncesi çocuklar da cemaatlere teslim ediliyor.
Öğretmenler ve veliler eğitimin dinselleştirilmesine karşı
Bu etkinliklere ilişkin biz Eğitim Sen olarak velilerle birlikte yüzlerce eylem yaptık. Birincisi; bu binalar devlet okullarının binalarıdır. Kamu alanlarıdır ve hepimizin vergileriyle yapılmıştır. Bu nedenle bu binalar dini-ideolojik çalışma yapacak kurumlara kullandırılamaz. İkincisi; biz Eğitim Sen olarak 15 Temmuz öncesi 4+4+4’le birlikte hızlandırılan ve okulları cemaatlere teslim eden, laiklik ve bilimsel eğitimin yok sayıldığı bu uygulamalar eğitim sistemi açısından ciddi tehlikeler doğuracaktır.
Bu konularda yüzlerce uyarı yaptık. Bunlara ilişkin de çok ciddi baskılar, soruşturmalar yaşadık. Uyarılarımız dinlenilmedi ve maalesef 15 Temmuz gibi çok büyük acılar yaşanılan bir süreç yaşadık. Ama bu süreç şimdi farklı cemaatler adıyla devam ettiriliyor okullarımızda.
Çocuklar eğitimci donanımı olmayan kişilere teslim ediliyor
Bunların yaptıklarına baktığınızda, birincisi; sürekli dini referanslı, bilimi reddeden, bilimsel eğitimi reddeden, her şeyi dine dayandıran ve o dini de tek din ve tek mezhep üzerinden tarif eden bir çalışma yürütülüyor.
İkincisi; bu çalışmaların, bu alana dair hiçbir eğitimi olmayan, eğitimci denilebilecek hiçbir donanıma sahip olmayan kişiler tarafından yürütüldüğünü görüyoruz. Bu da çok ciddi risktir.
‘Büyük travmalar yaşayan bir nesil geliyor’
Dini referanslar üzerinden ve eğitimci niteliği olmayan kişiler tarafından yürütülen bir çalışmanın eğitim sistemine dayatılması, hem önümüzdeki günler açısından hepimiz açısından büyük bir tehlike, hem bu çocuklarımız, öğrencilerimiz açısından büyük bir tehlike. Büyük travmalar yaşayan bir nesil geliyor… Hangi dernek dine nasıl bakıyorsa onun üzerinden bir eğitim dayatılıyor.
Bu kabul edilemez. Veli itirazları da dinlenmiyor. Bu konuda velilerin talebiyle, velilerle birlikte okulların önünde onlarca eylem yaptık… “Biz bu süreci devam ettireceğiz, ne derseniz deyin!” şeklinde bir yaklaşım var.
‘Çocuklarımızın duyuramadığı çığlıklar’
Çocuklar hepimizin çocukları. Tüm çocuklarımız için biz parasız, laik, bilimsel eğitim istiyoruz. Bu uygulamalardan vazgeçilmesi için kamusal eğitim mücadelesi dilimizi kuruyoruz ve kurmaya devam edeceğiz. Veliler ve öğretmenler olarak bu süreci durdurmak için elimizden gelen mücadeleyi sürdüreceğiz.
Yaz okullarında ve bu dini etkinliklerde çocuklarımızın bize duyuramadığı binlerce çığlık var. Çığlıkları duyurmak için elimizden geleni yapacağız. Bu uygulamalardan bir an önce vaz geçilmesi gerekiyor. Ama maalesef hızlı biçimde devam ettiriliyor bu süreç.
***
İlgili haber: Yaz Kampı adı altında okullarda çocuklara cihatçılık eğitimi