HDP’nin bilgisi dahilinde istifaları veren Ali Haydar Konca ve Müslüm Doğan, gerekçelerini açıklamak üzere düzenledikleri basın toplantısında konuştu.
28 Ağustos’ta kurulan seçim hükümetine HDP kontenjanından giren Müslüm Doğan ve Ali Haydar Konca istifa etti. Kalkınma Bakanlığı ve AB Bakanlığı koltuklarında 26 gün oturan Doğan ve Konca, istifa kararlarını Bakanlar Kurulu devam ederken açıklayarak Başbakanlık binasından ayrıldılar. HDP’nin bilgisi dahilinde verilen istifalarının gerekçelerini açıklamak üzere eski iki bakan basın toplantısı düzenledi
Konca, “Sıkıyönetim günlerini bile aratan bir savaş konseptinin devreye konduğunu” savunurken “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fiili olarak rejimi değiştirdiğini ifade etmesi, anayasal düzenleme istemesi bile darbe konseptini açık bir şekilde ele vermiştir” dedi.
Ali Haydar Konca’nın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Fiilen görevi yürütmedeki olumsuzluklar, zorluklar nedeniyle bugün istifa etmiş bulunuyoruz. Bu istifa gerekçelerimizi açıklamak üzere toplantıyı yapıyoruz. Bilindiği gibi 13 yıldır tek başına ülkeyi yöneten AKP iktidarının 258 vekille tek başına iktidarı kaybetmiş, bu yönüyle 7 Haziran’da halklarımız, tüm sorunların çözümü için müzakere, uzlaşma, toplumsal barış ve TBMM çatısı altında gerçekleştirme görevi tanımlamıştır.
Saray ve talimatlandırdığı AKP tüm kamuoyunun gözleri önünde bir savaş ve darbe konseptini yürürlüğe konmuştur. Saray tarafından tekmelenen çözüm masası seçim sonrası tamamen devrilmiş, olağanüstü, sıkıyönetim günlerini bile aratan savaş konsepti devreye konmuştur.
Kürt illeri başta olmak üzere tüm Türkiye cehennem yerine pervasızca çevrilmiştir. Polis, asker, gerilla, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmaksızın yaşamını yitirdiği kanlı bir girdaba Türkiye itilmiştir. Savaşın daha çok boyutlandırılacak sürdürüleceği mesajı saray ve AKP tarafından belirtilmektedir.
38 gün boyunca koalisyon görüşmelerinin yürütüldüğü Sayın Kılıçdaroğlu bile AKP’nin kendilerine koalisyon arayışıyla gelmediğini belirtmiştir.
Seçim öncesinden mevcut yasalar ve anayasayı rafa kaldıran AKP seçim sonrasında açık bir şekilde ihlaller yaparak suç işlemişlerdir. Hükümet kurma süresine 1 hafta kalmasına rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’na hükümet kurma görevi verilmemesi, tarafsızlık ve bağımsızlık sadece iki örnek olarak gösterilebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fiili olarak rejimi değiştirdiğini ifade etmesi, anayasal düzenleme istemesi bile darbe konseptini açık bir şekilde ele vermiştir.
Bu konseptin tüm ülkede, Cizre, Şırnak, Lice, Silvan, Varto başta olmak üzere tüm dünya görmüştür.
Darbe ve savaş konseptine tepkiler, polis ve asker cenazelerine kadar haklı ve güçlü bir şekilde yansımıştır.
Saray ve köşklerde devletin kaynaklarını yağmalayanlar, kendi çocuklarına çürük raporu alanlar, bedelli yaptıranlar, iktidar savaşı cephesine yoksul ve emekçi çocukları göndermiştir.
Devrilen çözüm ve koalisyon masalarının sorumluluğu tüm halklarımız tarafından bilinmesine rağmen HDP ve diğer muhalefet partilerine fatura edilmiştir.
Açıkçası AKP’nin darbe ve savaş politikasına karşı olduğunu söyleyip tezkereye onay vermenin izahı olamaz.
Bizler, daha önce seçim hükümetine neden dahil olduğumuzu defalarca ifade etmiştik. Bugün, tüm bu gerekçeleri tekrar sıralamaya gerek yok ancak, kısaca AKP’nin darbe savaş politikalarına karşı parti ilkelerimiz ve halkımızın değerleri doğrultusunda karşı koyduk.
Savaş tezkeresini gayrı hukuki olarak TBMM’ye sevk edilmesine karşı çıktı. İlk kez müstafi hükümetin savaş tezkeresine kabine üyeleri olarak ret oyu verdik. Barışın sesinin kabine üyesi olarak duyurmanın gayreti içinde olduk. Katliam girişimleri yaparken siyasi sorumluları, bürokratları uyardık. Cizre’de 8 gün sokağa çıkma yasağıyla 24 yurttaşımız katledilirken halkımızın yanında yer aldık. 35 günlük bebeğin, 10 yaşında çocuğun, 70 yaşındaki kadının devlet kurşunu tarafından öldürülmesini duyurduk.
Basın kuruluşların yapılan baskılara karşı basın özgürlüğünün yanında olduk. Siyasi soykırım operasyonlarına karşı durduk. Teşhir etmeye çalıştık.
AKP’siz kabine sıralarının mümkün olduğu umudunu yeniden yaşadık. Açık ve net şekilde ortaya koyuyoruz ki savaşı uygulamaya koyan da, siyasete darbe yapan da AKP hükümetinin kendisidir.
Biz AKP’yi teşhir ettik. AKP’siz seçeneğin var olduğunu gösterdik. 90 yıllık asimilasyonun yerle bir olduğunu gösterdik.
Bizler, barış, demokrasi kardeşlik ve adalet mücadelesinin bir parçası olarak çekiliyoruz.
AKP’nin sonunun yaklaştığı bugünlerde 1 Kasım seçimlerine hazırlanıyoruz. 7 Haziran’da başkan yaptırmadığımız gibi 1 Kasım’da tekrar başkan yaptırmayacağız. AKP zihniyetini 1 Kasım’da iktidardan alacağız.
Bakanlar Kurulu’nda biz istifa gerekçelerimizi çok özet olarak anlattık. O da kendi görüşlerini dile getirdi, teşekkür ettik ayrıldık. Gerekçelerimizi çok net koyduk, tartışma yaşanmadı. Ben Vartoluyum, bu kabinede yer aldığım için Varto’dan lanetleyen telefonlar aldım. Bu koşullarda seçim güvenliğinin kesinlikle yok.