AKP tarafından çıkarılan maden yasaları ve yönetmelikleri ile maden şirketleri, ürettikleri her neyse yüzde 1’ini devlet hakkı olarak öderken, alt yapılarının yani yol, su, elektrik vb. valilikler tarafından yapılması yasaya bağlandı.
Doğa sömürüsünün bir truva atı olan maden ocakları doğal yaşam alanlarını adeta tarumar ederken, maden patronları yaptıkları ihracatla övünmeyi sürdürüyorlar. Türkiye coğrafyasının dört bir yanını delik deşik ederek çıkartılan madenlerin ihracatında 2016 yılına göre, 2017’de yüzde 25 artış yaparak 4.6 milyar dolarla kapattıklarını ve 2018 yılı içinde yüzde 25 artışla 6 milyar doları hedeflediklerini ifade ediyorlar. Maden ihracatında ilk sırada Çin Halk Cumhuriyeti yer alırken, 2017 yılında toplam 1,7 milyar dolar ihracat yapıldı. Çin’i ABD’nin takip ettiği ihracatta sırasıyla; Belçika, İspanya, Bulgaristan, Güney Kore, İsveç, İran ve Japonya sayılıyor. Hedeflerinin ise ihracatın devam ettiği Tanzanya, Namibya gibi Afrika ile Peru ve Şili gibi Amerika ülkeleri başlıca hedefleri olarak ifade ediliyor. Toplam maden ihracatı içinden mermer ihracatında yine lider Çin iken, bunu ABD ve Suudi Arabistan takip ediyor.
Madenden kim kazanıyor?
Madencilikten tek kazanan şirketler iken en büyük kaybeden ise doğal yaşam olmakta. AKP tarafından çıkarılan maden yasaları ve yönetmelikleri ile maden şirketleri ürettikleri her neyse, yüzde 1’ini devlet hakkı olarak öderken, alt yapılarının yani yol, su elektrik vb. valilikler tarafından yapılması yasaya bağlandı. Yüzde 1 devlet hakkını ise, beyana bağlı olarak yapmaktalar. Özellikle altın madencilerinin ne kadar altın ürettiklerinin tespiti neredeyse imkânsızken, şirketin insafına bağlı olarak belirtilen üretim rakamının yüzde 1’i devlet hakkı olarak ödeniyor. Devlet hakkı elbette doğa haklarının yok edilmesi üzerinden sağlanan bir ‘hak’. Yani doğa katliamında şirket ve devlet el ele vererek, bu katliamları gerçekleştiriyor. Artvin Cerattepe’de âdeta devlet şirketi halini alan Cengiz Holding’in önündeki tüm engeller AKP hükümetince ortadan kaldırılırken Artvin halkı, Cerattepe ve Genya Dağı görmezden gelinerek, çok büyük bir katliamın yolu açılıyor. Bu adımlar atılırken, doğal zenginliklerin ekonomiye kazandırılması yoluyla ekonomik büyüme gerçekleştirileceği vurgusu yapılmakta. Oysa büyüyen tek şeyin sermaye olduğu, buna karşın halkın her geçen gün fakirleştiği süreçler yaşanırken doğal yaşam geri dönülmez biçimde katlediliyor.
(ÖDG)