Diyarbakır’da öldürülen IŞİD’lilerden 5’inin kimlik bilgileri ortaya çıkarken, gözaltında olan ve IŞİD sorumlusu olduğu belirtilen Nihat Turan’ın, 2013 ve 2014’te yaptığı açıklamalarda Diyarbakır Emniyeti’ni kendilerini PKK’yle karşı getirmeye çalışmakla suçladığı ortaya çıktı.
Amed'de 26 Ekim'de IŞİD üyelerine ait hücre evlerine yapılan baskında ölen 7 IŞİD'liden 5'inin kimlikleri belirlendi. Bingöl nüfusuna kayıtlı IŞİD'lilerin Serhat Seyithanoğlu, Ergün Gül, Sıddık Bülbül, Veysel Argunağa ve Cahit Ölmez olduğu öğrenildi. Bu 5 kişi, MİT'in "canlı bomba listesi" içerisinde yer almıyor. Suriye'de canlı bomba eğitimi aldıkları kaydedilen bu çete üyelerinden birisinin Suriye'nin Rakka kentinde "idam ve infaz emri veren kadı", diğerinin de "Til Abyad komutanı" olduğu belirlendi. Kendisini patlatan 2 çete üyesinin kimlik belirleme çalışması sürerken, 2 canlı bombanın da Türkiye'den olduğu tahmin ediliyor. IŞİD operasyonunda öldürülen 7 kişiden Veysel Argunağa'nın Almanya'nın Bremen kentinden örgüte katıldığı ortaya çıktı. Facebook hesabında IŞİD ile ilgili paylaşımlarda bulunan ve yorumlar yapan Argunağa'nın "Yakında hepsinin kafasını keseceğiz, hepsini cehenneme göndereceğiz inşallah" yönünde tehditlerde bulunduğu tespit edildi. Paylaşımlarından yola çıkarak Argunağa'nın Ağustos 2013'te IŞİD'e katıldığı sanılıyor.
AKP'li vekilin akrabası
Gözaltındaki IŞİD'lilerin sayısı ise 3 kişinin daha gözaltına alınmasıyla 15'e yükseldi. Gözaltında bulunanlardan birisinin AKP eski Amed Milletvekili Cuma İçten'in kuzeni Mikail İçten olduğu ileri sürüldü. Silah tüccarı İçten, Av Silahları Şirketi'nin sahibi. Bir dönem Silah Üreticileri, Satıcıları ve Sevenleri Derneği Başkanlığı da yapan İçten'in silah şirketinin ülke genelinde bin 300 bayisinin bulunduğu belirtiliyor.
İstihbaratı teşhir etmişi
IŞİD'in sorumlusu olduğu iddia edilen Nihat Turan'ın da gözaltındakiler arasında olduğu belirtiliyor. Turan, Takva Eğitim ve Okuma Salonu Sözcüsü olarak 2013 ve 2014 yıllarında basın toplantısı düzenleyerek, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'yle ilgili önemli iddialarda bulunmuştu. 22 Kasım 2013'te Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti bahçesinde yaptığı açıklamada, okuma salonuna dinleme cihazı konulduğunu belirten Turan, polisin İslami dernek ve STK'lerin, hem de PKK'ye yakın olan grupların içerisine ajanlar yerleştirdiğini belirterek, "Ajanlar üzerinden her iki tarafa da molotof, ses bombası, el yapımı bombalar yine polis tarafından devletin imkanları kullanılarak hazırlatıldı ve iki tarafa da verildi. Burada İslami kesim ile PKK karşı karşıya getirilmek istendi" demişti.
DİHA servis etti
Dicle Haber Ajansı (DİHA) da söz konusu okuma salonuna ilişkin "IŞİD'in örgütlenme ağı" başlığıyla bir haber servis etmişti. 30 Eylül 2014'te Hayri Demir tarafından kaleme alınan haberde Turan'ın sözcülüğünü yaptığı okuma salonunun aleni IŞİD yapılanması olduğuna dikkat çekilmiş ve Turan'ın rolüne işaret edilmişti. Haberde Amed'in birçok ilçesinde türeyen derneklerin yanı sıra "okuma salonları" adı altında IŞİD propagandası yapıldığı ve bu okuma salonlarının açık bir şekilde çete örgütleri desteklemelerine rağmen emniyet tarafından göz yumulduğu kaydedilmişti.
Apaçık örgütlendiler
Yine Bağlar'da bulunan Takva Eğitim ve Okuma Salonu'nun penceresinde IŞİD bayrağının da yer aldığı fotoğraflar paylaşılarak iddialar güçlendirilmişti. Söz konusu okuma salonun içinde Rojava'daki çatışmalarda öldürülen çetecilerin fotoğraflarının yer aldığı "Allah yolunda İslam uğrunda canlarını feda eden yiğitlere ölüler demeyin, hayır onlar ölü değil, ebedi hayat ile diridirler. Fakat siz onlardaki hayatın farkına varamazsınız" yazılı pankartın asıldığı da fotoğraflarıyla okuyucu ile paylaşılmıştı.
Dernek değil gazeteci soruşturuldu
IŞİD'in açık bir şekilde propagandasını yapan okuma salonuna ilişkin ortaya konulan ciddi delilleri ve yazılan haberi ihbar kabul etmesi gereken savcılık, bunun yerine haberi yapan muhabir Hayri Demir hakkında derneği "hedef göstermekten" soruşturma açmıştı.