Aptestinden şüphesi olmamasına rağmen namazından endişe duyanların arasında huzurla ibadet edebilmek için seçeneklerimize bakalım.
Yazılarımda mecburen döne dolaşa referans gösterdiğim bir kitap var. Eminim okumasanız bile pek çok vesileyle kulağınıza çalınmıştır. Tahmin edeceğiniz gibi ünlü İngiliz yazar George Orwell’in ‘1984’ romanından söz ediyorum.
Bu roman devletin halkı üstünde mutlak bir baskı kurduğu, sansürün kol gezdiği, sıfır toleranslı yasaların ağır cezalarla yaşamı düzenlediği distopik bir ülkeyi tasvir eder. Yazıldığı 1949 yılı karamsar olmak için pek çok sebebe sahiptir. Ama işaret ettiği korkuların 65 yıl sonra dahi diri kalması da insanlık tarihi için bir o kadar düşündürücüdür.
‘1984’ bugünkü Birleşik Krallık’ı (ya da bizim genel tabirle İngiltere’yi) temsil eden Oceania adlı hayali bir ülkede geçer. Düşünmeye ve akıl yürütmeye dair her şey yasaktır. Basılı her şey yasaktır. Sadece tek bir gazete çıkar. Onun da tek kopyası yine devletin elindedir. Başkan’ın fikri değiştiğinde arşivdeki haberler de değiştirilir. Örneğin Ocenia lideri tarafından ‘kardeşim’ diye anılan komşu devlet başkanı yarın bir gün halkına zulmeden bir lider oluverince arşivlerde de Başkan’ın ağzından çıkan bütün ‘kardeşim’ tanımları değiştirilir. Dolayısıyla tutarsızlıkların da izi silinmiş olur.
Hükümet haberler dahil her şeyi takip etmektedir. Bütün istatistikler çarpıtılmakta, yokluklar, kıtlıklar gizlenmekte ve ülkenin her köşesine yayılan televizyon ekranlarından toz pembe bir ülke tanıtılmaktadır.
Kâğıt, kitap bulundurmak yasaktır. Bulunan her kâğıt parçası belge olarak elde kalmasın diye ‘anı boşluğu’ adlı özel bir mekanizmaya atılarak imha edilir. Baskı ve sefalet içinde yüzen halkın zihni Bolluk Bakanlığı’nın açıklamalarıyla programlanır. Propagandadan sorumlu ‘Gerçek Bakanlığı’ cennet gibi bir ülke anlatır durur. Başkaldıran, sorgulayan ya da muhalif düşüncelere sahip olanlar ‘Sevgi Bakanlığı’ tarafından tutuklanır ve maddi-manevi işkence görür.
Devlet, evlerin içine kadar giren kameralarla herkesi, her an, her yerde takip etmekte ve ‘yanlışını’ kollamakta; ‘Düşünce Polisi’ ise muhbirleriyle izlemektedir. Devletin politikası şöyle özetlenir: Bilinçleninceye dek başkaldıramayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler!
Herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm bu kitabı burada özetleyebilmek isterdim ama bu mümkün değil. O da sizin boyunuzun borcu olsun. Bu yazının konusu böyle bir ‘olası’ dünyaya karşı elimizde kalan seçenekler olacak.
Güvenli internet: VPN
Türkiye’de interneti ‘düzenleyen’ 5651 sayılı yasanın yeni hali içeriği pamuk ipliğine bağladı. Ucuna pek çok bahane eklenmiş olsa da bu yasanın asıl amacının hükümet aleyhindeki yayınları anında sansürleyebilmek olduğu bal gibi ortada. Devlet, Türkiye’deki internet trafiğini kontrol ederek neyi görüp göremeyeceğimize karar verme imkânına sahip ama (en azından Türkiye’de barındırılmayan) içeriği ortadan kaldırma imkânına sahip değil. Yani yapılan şey var olan bir içeriğe erişmemizi engellemekten ibaret. Bu bariyeri aşmanın en garantili yolu ise VPN. Bu yapıyla internete erişiminizi yurtdışındaki bir sunucu üstünden gerçekleştiriyorsunuz. Böylece ulaştığınız adres ya da açtığınız veriler takip edilemiyor (dolayısıyla engellenemiyor). Bu süreçte internet erişiminiz kriptolandığı (şifrelendiği) için içerik takibi de yapılamıyor. Sansürsüz (doğal) internet için kusursuza yakın bir çözüm denebilir. Ne yazık ki ek bir maliyet ve kurulum için biraz emek gerektiriyor. Detaylı bilgiler için http://bit.ly/1kv16QY adresini kullanabilirsiniz.
Güvenli mesajlaşma: Telegram
Whatsapp, 417 milyon kullanıcısıyla en çok kullanılan mesajlaşma hizmeti. Fakat yakın zamanda 19 milyar dolar gibi rekor bir bedele Facebook’un eline geçmesiyle beraber güvenliğe hassas kullanıcılarının tadını kaçırdı. Facebook’un Twitter’ın aksine Türk resmi makamlarıyla bilgi paylaşmaya aşırı hevesli yapısı da ayrı bir tedirginlik sebebi. Hemen hemen aynı arayüzü kullanan, Android ve iOS sürümleri bulunan Telegram adlı ücretsiz alternatif ise açık kaynaklı ve tamamen şifreli yapısıyla her türlü meraklı gözden uzak iletişim kurmanızı sağlıyor. Kesinlikle denemeye değer.
(telegram.org)
Güvenli Web: Tor Browser
İlginç bir ayrıntı olarak ABD tarafından da desteklenen açık kaynaklı Tor protokolü dağıtık ve şifreli yapısıyla interneti iz bırakmadan, anonim olarak gezmenizi sağlıyor. Bu altyapıyı kullanan ücretsiz Tor web tarayıcısını (sitesindeki uyarıları gözeterek) kullandığınızda her türlü takipten uzak (fakat yapısı gereği biraz yavaş) bir kullanım mümkün. VPN’siz ortamlarda elinizin altında bulunmasında kesinlikle fayda var. (bit.ly/1eXtxOI)
Güvenlik arama: Duck DuckGo
Google’ın hayatımıza sunduğu nimetler malum. Fakat hakkımızda herkesten çok bilgi topladığı da malum. Özellikle NSA bağlantılı sızmalardan sonra kullanıcı patlaması yaşayan Duck DuckGo arama motoru ise Google ile tamamen zıt bir politikaya sahip. Hakkınızda hiçbir bilgi toplamıyor, saklamıyor. Farklarını ana sayfasında yer alan linkten inceleyebilirsiniz. Üstelik arama sonuçları da gayet isabetli. (duckduckgo.com)
Güvenli TwItter: Twister
Dünyanın en popüler sosyal ağlarından biri olmasına rağmen Twitter en azından ABD yasalarına tabi. Bu yüzden tamamen güvenli olduğu söylenemez (transparency.twitter.com). Bitcoin’in çalışma prensiplerini temel alan ücretsiz alternatifi Twister ise tamamen kriptolu iletişim kurması ve IP kaydı tutmaması sayesinde şu an mümkün olan en güvenli ortamı sağlıyor. Belki bütün arkadaşlarınızı burada bulamayacaksınız. Fakat güvenli iletişim kurmak istediğiniz kişiler ve konular için aklınızda bulunması iyi olur. (twister.net.co)
Bu yazı Radikal Gazetesi’nin 5 mart tarihli sayısında yayınlanmıştır.