HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Partimiz önümüzdeki dönemde hem IŞİD’in dayattığı tekçi anlayışa karşı ideolojik bir mücadele yürütecek. Ama aynı zamanda hükümet de tekçi, faşizan anlayışı topluma dayatıyor. Bir tür Türkiye’nin IŞİD’i AKP. Ona karşı da demokrasi mücadelesi yürütüyoruz, yürütmek zorundayız.” dedi.
VICE’tan John Beck’e konuşan Demirtaş, seçim kampanyasını ağır baskı altında yürüttüklerini belirtip IŞİD saldırılarına maruz kaldıklarını hatırlattı.
IŞİD’in bütün inançları, bütün kimlikleri, bütün değerleri savundukları için kendilerinden korkması gerektiğini söyleyen Demirtaş, IŞİD’in tekçi anlayışının yanı sıra hükümetin de ‘tekçi ve faşizan’ bir anlayışı topluma dayattığını kaydetti.
Demirtaş şöyle konuştu: “Bir tür Türkiye’nin IŞİD’i AKP. Ona karşı da demokrasi mücadelesi yürütüyoruz, yürütmek zorundayız. Biz çoğulcu demokrasiden yanayız. Yeni anayasanın Türkiye’nin çok kültürlü yapısına uygun bir şekilde yapılmasını savunuyoruz. Kürt sorunu konusunda Türkiye ciddi bir ilerleme kaydetmedi. Barış sürecine dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Temel olarak yeni dönemde parlamentoda ve parlamento dışında özgürlükleri ve demokrasiyi garanti altına alacak kapsamlı bir mücadele sürecine gireceğiz, HDP bu mücadele sürecinin siyasi zemininin öncülüğünü yapmaya hazırdır.”
”AKP iç çatışmaya dönüşebilecek ortam yarattı”
HDP lideri, kutuplaşmanın seçimlerden bu yana çok derinleştiğini vurgularken, “Bu konuda da çok karamsar değilim ama daha fazla çaba sarf etmemiz lazım. Türkiye’yi bir arada yaşama ve birbirine saygı duyma noktasında yeniden ikna etmemiz lazım” dedi.
Demirtaş, “Ben AKP’nin bu politikasının sürdürülebilir bir politika olduğunu düşünmüyorum. Bu kutuplaşma Türkiye’de artık devam ettirilemez pozisyona geldi ve iç gerilimler iç çatışmaya dönüşebilecek bir ortam yarattı. Kürtler de artık çok rahatsız bu kutuplaşma ve gerilimden. Kürt halkı özgürlüğünü istiyor, demokrasi istiyor fakat bunu bir arada yaşayarak yapmak istiyor. AKP bunu zorlamaya devam ederse yeni kırılmalara, yeni çatışma alanlarına yol açabilir. Biz bunu olmaması için çok uğraşıyoruz” dedi.
“İki tarafın da ateşkese zorlanması gerek”
Sık sık ateşkes çağrısı yapmamakla suçlanan Demirtaş, her iki tarafa da seslenerek, “İki tarafın karşılıklı ateşkese zorlanması gerekiyor. Taraflar yeniden müzakere masasına dönme konusunda bir irade ortaya koymalılar. Savaşarak bu meseleyi çözemeyiz noktasında irade beyanı gerekiyor. Kırılan güvenin yeniden güçlenmesi ve tazelenmesi gerekiyor… ABD çok etkili bir hükümet ve bu gibi sorunların çözümünde teşvik edici bir rol oynaması hatta gözlemci olma konusunda bazı grupları desteklemesi eminim ki Türkiye’de savaşın bitip yeniden müzakerelere dönülmesi noktasında etkili olacaktır” diye konuştu.
“Devletsiz büyük bir toplumuz”
Kürtlerin devletsiz, büyük bir halk olduğunu söyleyen Demirtaş, Kürtlerin Ortadoğu’daki yönetim pratiklerine saygı duyulmasını istedi.
Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde kendi devletleriymiş gibi hissedemediklerini belirten Demirtaş, şunları söyledi: ”Bunun ille de Türkiye’de bağımsız bir Kürt devleti anlamında ifade etmedim ama Kürtlerin de Ortadoğu’da devlet kurma hakkı var. Buna da herkesin saygı duyması lazım. Bu ille de dört ülkeden ayrılarak kurulacak birleşik büyük bir Kürdistan olmak zorunda da değil ama Irak’ta federal Kürdistan var buna saygı duymak lazım, Rojava’da kantona dayalı bir devlet oluşuyor, buna saygı duymak lazım. İşte Türkiye’de Kürtler özerklik istiyor. Bunların hepsi devlet modelleridir. İlle bağımsız olmak zorunda değiller ama bağımsız olacaklarsa da yine halkın bu kendi kaderini tayin hakkına saygı duyması lazım. Velhasıl biz devletsiz büyük bir toplumuz ve yaşadığımız devletler de bize kendi devletimizmiş hissiyatı yaratacak uygulamalarda bulunmuyor.”