Cem Kızılçeç yazdı – “Yoldaş Mao Zedung (…) adım adım kendisini pratikten ve kitlelerden kopardı ve giderek daha fazla keyfi ve öznelci davranışlar içine girmeye başladı ve artan ölçüde kendisini MK’nin üzerinde gördü.”
Çin Kültür Devrimi, Mao’nun talimatıyla, Partinin 16 Mayıs 1966 tarihli direktifi ile başlatılmış, 1976 yılında, Mao’nun kendi ideolojisine en sadık olarak gördüğü ve kendisinden sonraki Parti başkanı olarak önerdiği, dönemin başkanı Hua Guofeng’in kararıyla sona ermişti. 1974 yılından itibaren, Mao çok yaşlanmış, okuma yetisini yitirmiş ve ofisine kapanmış olmasına karşın Kültür Devrimi’nin başarılarının başarısızlıklarına göre daha ağır bastığını düşünmekte ısrar ediyordu. Mao, o günlerde Kültür Devrimi’nin başında kapitalist yolcu olarak gördüğü ve Parti işlerinden uzaklaştırıp taşrada bir fabrikaya işçi olarak çalışmaya gönderdiği Deng Şiaoping’in ve Merkez Komitesi’nde Kültür Devriminin hatalarını görerek durumun değişmesini isteyen Çu Enlai ve diğer eski kuşak önderlerin güçlenmesini sınırlamak istiyordu. Mao’ya yakın iki kişi “solcu”, Dörtlü Çete grubunun lideri Mao’nun karısı ve Wang Dongxing bazı kararlarında hala Mao’yu manipüle edebiliyorlardı. Bunlar devlet ve ekonomi işlerini düzeltmek için Mao’nun göreve çağırdığı ve kısa zamanda büyük başarılar kazanan Deng Şiaoping’e karşı bir komplo yaparak tekrar görevden alınmasını sağlamışlardı. Partideki ataerkil karar verme mekanizması hala etkisini sürdürüyordu, son kararları veren hala Mao idi. Mao son günlerinde, Merkez Komitesi’ndeki aşırı sol gruba karşı uyarılarını arttırmış, artık “dörtlü çete” oldunuz, böyle giderseniz sonunuz kötü olur diye uyarmış, onları Çu Enlai, Çen Yun, eski kuşak devrimciler ve Deng Şiaoping ile uzlaşmaya ikna etmeye çalışıyordu. Fakat bu grup, Mao’nun ve Çu Enlai’ın ölümünün ardından, kendilerini olduğundan güçlü görerek ve Mao’nun ölümünün kendileri için bir olumsuzluk olduğunu düşünerek, bir darbe yaptılar. Fakat bu darbe önlendi ve bu grup ve taraftarları suçüstü yakalanarak tutuklandılar.
Kültür Devrimi’nde “aşırı sol görüşleri” temsil eden gruplar
Kültür devriminde aşırı-sol görüşleri temsil eden iki grup vardı, birincisi Lin Biao, 1958 yılından itibaren Mao’nun önderlik kolektifine dahil ettiği, 1969 yılındaki Parti kongresinde Mao’nun halefi olduğu ilan edildi, genelkurmay başkanı konumuna getirilmişti. Lin Biao grubu 1971 yılında ciddi bir hata yapmış, Mao’nun bunu fark etmesi üzerine korkarak aniden bir darbe ve Mao’ya karşı suikast girişiminde bulunmuş, darbe açığa çıkınca eşi ile birlikte Sovyetler Birliği’ne kaçarken uçağı düşmüş ve ölmüştü. Mao İngiltere Başbakanı Heath ile görüşmesinde, Lin Biao’nun Sovyetlerin adamı olduğunu söylemişti. Mao çok dirayetli bir liderdi, en güvendiği kişiden aldığı bu ağır darbeye rağmen, “Kültür Devrimi” teorisinin (sosyalizmin inşasında Proletarya Diktatörlüğü Altında Devrimi Sürdürme ve sınıf mücadelesini esas kavranacak halka olarak ele alma teorisi) doğru olduğuna inanmaya devam ediyordu.
İkinci, grup Şangay grubu veya Mao’nun karısının önderliği altındaki “Dörtlü Çete” grubuydu, bu grubun da darbeci yolu seçmesi, bardağı taşıran son damla oldu, artık Kültür Devrimi’nin ciddi bir sorun olduğu 10 yıllık pratik içinde açığa çıkmıştı.
Kültür Devrimi sona erdiriliyor
Kültür Devrimi sona erdirildi. Deng Şiaoping’e yapılan son komplo açığa çıkarıldı ve yeniden göreve getirildi. Deng, ÇKP’nin yeni liderliği için en etkili en birikimli ve en deneyimli isimdi, 1966 yılındaki 7 kişilik kolektif önderlik içinden geriye kalan iki kişiden Mao, Liu Şaoşi ve Çu Enlai’den sonraki dördüncü sıradaki adamdı ve 5. sıradaki Chen Yun ve tüm parti liderleri içinde çok iyi ilişkileri vardı. Parti başkanı Hua, Kültür Devrimi’ne son vermesine karşın, onun eleştirilmesine ve derslerinin çıkarılmasına direniyordu. Bunun Mao’nun mirasına saygısızlık anlamına geleceğini düşünüyor, tutucu bir eğilimi temsil ediyordu. Onun bu direnişi 2 yıl sürdü, 1978 yılında 240 üst düzey Çin lideri ÇKP’nin aralıksız 34 gün süren çalışma konferansında, Kültür Devrimi ve ülkenin gelecekte izleyeceği yol üzerine uzun tartışmalar ve eleştiri-özeleştiri yaptılar. Bu toplantıda, Parti başkanı özeleştiri yaptı ve ÇKP’nin yeni kolektif önderliğinin merkezine Deng geçmiş oldu. Hemen ardından Merkez Komitesi bu çalışma konferansında ortaya çıkan yönelimi onayladı. Merkez Komitesi toplantısında Deng, sosyalist demokrasi açığının giderilmesine ve Parti çalışmasının odağının sınıf mücadelesinden ekonomik inşaya kaydırılmasını önerdi ve destek aldı. Deng’in önerisine göre, Kültür Devriminin hatalarının ve Mao’nun değerlendirmesi sorununun, eskisi gibi “sınıf mücadelesi” merkezli bir kampanya yerine Parti içinde seçilen 4000 kişilik bir tartışma grubu içinde çözülmesini önerdi. Bu araştırma ve tartışma grubu ile birlikte son 20 yıl içinde işlenen suçlarla ilgili dosyaları yeniden inceleyecek 120 hukuk-araştırma grubu kuruldu. Amaç haksız yere mağdur edilmiş, hatalı bir şekilde sağcı ve kapitalist yolcu olarak damgalanmış, hapsedilmiş, öldürülmüş, komplolara maruz kalmış kişilerin dosyaları incelenerek, adil bir değerlendirmeyi gerçekleştirmekti. Bir milyona yakın dosya sıkı bir incelemeye tabi tutuldu. Bu inceleme 1981 yılında tamamlandı ve haksız yere mağdur olan insanlara tazminat ödendi, itibarları iade edildi. Bunlar arasında, 1958 yılında görevden alınan Mao’nun en yakın iki arkadaşından biri olan “sağcı” ve “dış güçlerin işbirlikçisi” ilan edilen Peng Dehuai ve 1966 yılında düzmece suçlamalarla hapse atılan “bir numaralı kapitalist yolcu ilan edilen” ve “burjuva çizgiyi savunduğu” iddia edilen hapishanede bakımsızlıktan ölen, ÇKP’nin ikinci adamı, Cumhurbaşkanı Liu Şhaoşi de vardı.
Aslında Mao’nun en yakınındaki bu liderler, Deng Şiaoping dahil, hiçbir zaman Mao’nun otoritesine karşı çıkmamışlardı, hiçbir şekilde bir klik oluşturma çabasına girişmemiş, Partiye ve Mao’nun önderliğini kabul eden kişilerdi. Bazı farklı görüşler öne sürmelerine karşın, en sonunda Mao ne dediyse o olmuştu. Mao’nun kendilerine kızdığı zamanlarda, özür dilemişler ve geri adım atmışlardı. Fakat, 1957’deki sağcı huzursuzluğa karşı kampanyadan sonra, Mao’nun sosyalizmin inşasına ilişkin görüşleri değişmeye başlamış, 6 kişilik kolektif önderlik içinde diğerlerinin eleştiri ve uyarılarına kuşkuyla yaklaşmaya başlamış, daha önceki demokratik tarzını terk etmeye başlamıştı. Sağcı olduğunu düşünmeye başladığı bu yoldaşlara karşı “sol” bir alternatif ekip oluşturmaya yönelmişti. İlk adım, Peng Dehuai’nin tasfiyesine izin vermişti ve onun yerine kendine yakın gördüğü, Lin Biao’yu kolektif önderliğe ve birkaç kişiyi Merkez Komitesi’ne almıştı. Mao’nun hataları sorunu tartışılırken Deng Şiaoping çok önemli bir toplantıda şu ifadeyi kullanmıştı: “Mao, o dönemdeki hatalarda kişisel olarak asıl sorumlu olmakla birlikte, benim gibi kolektif önderlik içinde olan Chen Yun da sorumluyuz ve özeleştiri yapmalıyız, bütün suçu Mao’ya yıkmak gerçekçi olmayacaktır, çünkü biz de onun önerilerine karşı çıkmadan katıldık.”
“Kültür Devrimi’nin” Program Belgesi
Kültür Devrimi başta Mao olmak üzere, ÇKP’nin 1957 “sağcı huzursuzluğu” bastırma kampanyasından sonra ideolojik ve siyasi dengesini kaybederek adım adım “sola” savrulmasının kaçınılmaz bir sonucuydu. Bu savulmanın ideolojik kaynaklarının giderilemeyişi nedeniyle Kültür Devrimi öncesi 8 yıl içinde yapılan 6 düzeltme çabası istenen sonucu vermedi. Merkezi sorun, 1956’de “Sovyet inşa modelinin başarısız olduğu açığa çıktığına göre”, daha doğru bir sosyalizm inşa modeli nasıl olmalıydı? Mao, ideolojinin rolünü yüksek bir konuma çıkararak yeni bir yol bulunacağına inanmaya başlamıştı. Bu nedenle Mao, 1956 yılında 8. Parti Kongresi’nde kararlaştırılan inşa modelini, kolektifin genel eğilimine karşı çıkarak değiştirdi.
“Kültür Devriminin” Programı Ağustos 1966 yılında MK toplantısında 16 maddelik bir mücadele programı olarak belirlendi: “Kültür devrimi, bir politik devrimdi bu devrimle sosyalist devrimi derinleştiren ve genişleten yeni bir aşamaya giriliyordu. Politik devrimi başarmak için önce ideolojik zemini hazırlamak gerekiyordu.” “Burjuvazi devrilmiş olmasına karşın, burjuvazi (…) kültürü, eski davranış kalıpları ile halk kitlelerini kandırmak, onların zihinlerini ele geçirmek ve tekrar geri gelmek istiyor. Proletarya tam tersini yapmalı. Bugünkü görevimiz, kapitalist yolu tutan kişilere karşı mücadele edip iktidardan devirmek, akademi, sanat kültür çevrelerinde ve okullarda kendilerini “otorite” olarak gören gerici burjuvaları eleştirmek ve reddetmek, burjuvazi ve diğer sömürücü sınıfların ideolojilerini eleştirmek, eğitim alanını, sanat ve edebiyat alanını dönüştürmek, sosyalist ekonomik temel ile uygunsuz olan tüm üstyapıyı değiştirmek, böylece sosyalist sistemi pekiştirmek” olarak tanımlanmıştı. Burada açıkça görüldüğü gibi, üst yapıyı dönüştürmek merkeze koyuluyor, üst yapı içindeki iki temel alandan ideoloji belirleyici görülüyordu. İşin özü Kültür Devrimi proleter ideoloji ile burjuva ideoloji arasında bir sınıf mücadelesiydi ve somut elle tutulur bir hedefi olmalıydı, bunlar burjuva aydınlar ve burjuva görüşleri savunan parti ve hükümet görevlileriydi. Bu mücadele için Parti halk kitlelerini -hiçbir yasal sınır olmaksızın- seferber etmeli, özellikle daha kolay harekete geçirilebilen gençlik vurucu şok güç olarak kullanılmalıydı. Partinin altında büyük hareketi yönetecek, bir Kültür Devrimi Komitesi oluşturuldu, bu komiteye Mao’ya ve Lin Biao’ya yakın liderler ve Mao’nun karısı atandı. Sınıf mücadelesi olduğuna göre, devrimci şiddet sorun değildi. Mao, 7 kişilik kolektif önderlik içinde kendisine göre sağcı veya orta-yolcu olduğunu düşündüğü liderleri bu devrimin yönetiminden uzak tuttu. Kültür Devrimi direktifinde Parti içinde “Kruşçev gibileri var” ifadesinin kullanılmasının nedeni buydu. Bu görüşlerin yerini kısa bir dönem sonra, SBKP’nin ve Sovyetler Birliği’nin revizyonist, kapitalist yolcu, kapitalist, emperyalizmle uzlaşan sosyal emperyalist, Marksizm-Leninizm’in ilkelerini çiğneyen Sovyet liderliği gibi görüşler aldı. Parti içindeki sağcılar ve kapitalist yolcular aynı zamanda Sovyet revizyonizminin Çin içindeki kollarıydı, bu şekilde “sağcılara” karşı sınıf mücadelesi daha da etkili ve kolaylaşmış oluyordu.
Öğrenci lideri Kuai Dafu 1980 yılında verdiği mahkeme ifadesinde, Kültür Komitesi lideri Dörtlü Çete grubundan Zhang Chunqiao’nun 18 Aralık 1966’da kendisiyle özel olarak görüştüğünü, Kızıl Muhafızları Liu Shaoşi ve zamanın başbakan yardımcısı Deng Şiaoping üzerine saldırtmasını istediğini söyledi. Zhang’ın talimatı doğrultusunda Kuai 25 Aralık’ta beş binden fazla öğrenci toplamış ve Liu Şhoaşi ile Deng’in konutlarının yağmalanmasını örgütlemişti. Birçok üniversitede ve okulda öğrenci fraksiyonları oluşmaya başlamış ve birbirleriyle mücadele ediyordu. Karşıt öğrenci grupları arasında bazı olaylar oluyordu. Bu öğrenci çatışmaları içinde Deng’in oğlu okul yatakhanesinden aşağıya atılarak, hayatı boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştu. Çu Enlay’ın kızı Sun Mao’nun karısının örgütlediği bir ekip tarafından 8 yıl gizli bir hapishanede tutulmuş ve işkenceye maruz kalmıştı. Çatışmalar tüm ülkeye yayılmıştı. Kırlarda karşıt kamplar arasında savaşlarda yüzbinlerce ölüm yaşanıyordu. (Guangxi Kırımı)
1969 yılındaki 9. Parti Kongresinde “dönek”, “düşman ajanı”, yabancı ülkelerle gizli ilişkiler kurmuş olan” ya da “Parti karşıtı unsur” olarak damgalanan MK üyeleri veya yedek üyelerin sayısı, 12 yıl önceki 8. Kongre’de seçilmiş Merkez Komitesi’nin %52.7’sine ulaşmıştı. Bunlar MK oturumlarına katılma hakkından yoksun bırakılmışlardı. Yakın zaman önce, Andrew Walder ve Su Yang, 1500 bölgesel Çin yıllığından seçilmiş istatistiklere dayanarak daha ayrıntılı bir inceleme yaptılar: “Öldürülen insan sayısı 750 bin ile 1,5 milyon arasında olup aşağı yukarı aynı sayıda insan kalıcı biçimde sakat kalmıştı.” (Walder ve Su, 2003).
1957’den itibaren Mao’nun ve ÇKP’nin tutum ve görüşlerinde değişim
ÇKP’nin 1957 yılına kadar inanılmaz denilecek büyük başarılara imza atması, öznelci bir böbürlenme tutumuna yol açmıştı. Mao ve ÇKP’nin 1956-57-58 yılları içinde dünya komünist hareketi içinde çok yüksek bir prestiji oluşmuştu. Kruşçev’in “Stalin’i arkadan vuran ahlaksız” çıkışından sonra Mao ve ÇKP, kendisini artık dünya Komünist hareketine önderlik edecek kapasitede görmeye başlamıştı. Ne de olsa Kruşçev’in başardığı bir devrim yoktu. Çin’in sosyalizmin inşasında çok daha başarılı bir örnek koyarak, önderliği hak edeceğine inanıyordu. Önemli bir Çinli tarihçi yazıyor: “Kruşçev, ABD’yi on beş yıl içinde geçme sloganını ön plana çıkarmıştı. Kesinlikle geride kalmak istemeyen Mao, derhal Çin’in önüne benzer bir hedef koyarak, Britanya’yı 15 yıl içinde geçme hedefini koydu.” Mao, Stalin’in “Sosyalist Ekonominin Meseleleri” adlı kitabı okurken 30 Aralık günü aldığı notta, “Biz halk komünlerinin sanayiyi ileri itmesinde Stalin’den daha cesuruz” şeklinde not almıştı: “Temelde Sovyetler Birliği’nin yaklaşımlarını benimseme şeklimiz beni hiçbir zaman tatmin etmemişti.” Mao, Mart 1958’de Çengdu’da yapılan bir toplantıda, büyük bir coşku içinde yaptığı konuşmasında, Sovyetlerin sosyalist inşada izlediği veya koyduğu ilkeleri izlemenin yaratacağı ciddi olumsuz sonuçlardan ve Stalin’in geçmişte Çin Devrimi’ni bastırmak istemesinden söz etmişti. Aynı zamanda Mao, bu toplantıda Çin’in gelecekte kendi inşa yolunu bulacağından emin olduğunu ifade ediyordu. Mao şu ifadeleri de kullanmıştı: “Bazıları 13 yılda sağladığımız ekonomik kalkınmanın Sovyetler Birliği’nin 40 yılda sağladığı kalkınmayla eşit olduğunu söylüyor. Bu kesinlikle doğrudur. Biz daha büyük bir nüfusa, daha farklı siyasi koşullara ve daha hızlı ilerlememizi sağlayacak nesnel koşullara sahibiz.” Mao’ya göre, artık “Marksizm’in yaşam gücü doğudaydı.” 1956’da ÇKP’nin 8. Kongresi’nde yaptığı konuşmanın hedefinde Sovyetler Birliği vardı: “Stalin’in ortaya attığı ‘kadrolar her şeyi belirler’ veya ‘teknoloji her şeyi belirler’ sloganlarını kullanmıyoruz. Lenin’in ortaya attığı ‘Sovyet iktidarı artı elektrifikasyon eşittir komünizm’ sloganını da kullanmıyoruz.” “Lin Biao, 1940’larda Yanan’da, Çin’in gelecekte Sovyetler Birliği’nden daha güçlü olacağını söylemişti. O zamanlar bundan biraz kuşku duyuyordum. Sovyetler Birliği’nin de ilerleme sağlayacağını düşünüyordum. Artık bunun mümkün olduğuna inanıyorum. Stalin kolektif mülkiyetten kamu mülkiyetine ve sosyalizmden komünizme geçişte uygun bir biçim bulamamıştı. O doğru çözümü bulamadı. Şimdi bizim sosyalist inşayı hızlandıracak komünlerimiz var. Bunlar kırsal bölgelerin kolektif mülkiyetten kamu mülkiyetine ve sosyalizmden komünizme geçişi için en iyi yöntem olacaklar.” “Çin’de komünizmin gerçekleştirilmesi, artık uzak geleceğin bir işi değildir.” Bu ifadeler aynı zamanda dünya sosyalist hareketinde genel olarak Lenin’den sonra hakim olan iradeci “sol” sosyalizm inşa görüşünü yansıtıyordu.
Kültür Devrimi’nin hatalarının ve Mao’nun değerlendirmesi belgesi
3 yıl süren tartışma ve 7 taslağın incelenmesi sonucunda “Halk Cumhuriyeti'nin Kuruluşundan Sonraki Dönemdeki Partimiz Tarihindeki Belirli Sorunlar Üzerine Karar" adlı belge Merkez Komitesi’nde tartışılarak Haziran 1981’de onaylandı. Burada Deng’in siyasi mahareti çok önemliydi, çünkü o günlerde Çin kamuoyunda bir yandan Mao ve Kültür Devrimi’ne karşı tepkilerin önemli bir ağırlığı vardı, diğer yandan Kültür Devrimi döneminde egemen olan aşırı “sol” görüşler hala belirli bir ağırlık taşıyordu. Bu nedenle dengeli bir değerlendirme yapıldı, bu değerlendirmenin ardından geçen 40 yılda Kültür Devrimi tarihi üzerine çok daha derinlikli araştırmalar ve kitaplar yayınlandı. Belge, Kültür devrimini şöyle değerlendiriyordu: 26 bin karakterlik bölümden aktarıyorum:
“Kültür Devrimi” Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren, Partinin, devletin ve halkın uğradığı en ciddi yenilgi ve en ağır kayıplardan sorumludur. Bu, Mao yoldaş tarafından başlatıldı ve yönetildi. Mao yoldaşın temel tezleri burjuvazinin ve karşı-devrimci revizyonistlerin birçok temsilcisinin partiye, orduya ve kültür-sanat çevrelerine sızmış olduğu ve bu organların önemli bir çoğunluğunda önderliğinin artık Marksistlerin ve halkın elinde olmadığı; kapitalist yolu tutan iktidar sahibi partililerin Merkez Komitesi içinde ve Partinin merkez örgütlerinde, (…) bir burjuva karargah oluşturduklarını öngörüyordu.” “Kültür Devrimi”nin tarihi Mao Zedung yoldaşın bu devrimi başlatmada dayandığı temel tezlerin ne Marksizim-Leninizme ve Çin gerçeklerine uymadığını kanıtlamıştır. Bu tezler ülkedeki mevcut sınıf ilişkilerinin, parti ve devlet içindeki siyasi durumu tamamen yanlış değerlendirmesini ifade etmektedir”. “Kültür devrimi” sırasında revizyonist veya kapitalist olarak mahkum edilen şeylerin bir çoğu aslında Marksist ve sosyalist ilkelerdi; bu politikaların önemli bir kısmı daha önce Mao yoldaş tarafından ortaya atılmış ve desteklenmiş bulunuyordu.” “Kültür devrimi” sırasında alaşağı edilen “kapitalist yolcular” aslında sosyalizm davasının çekirdek gücünü oluşturan her kademedeki parti ve hükümet örgütlerinin önder kadrolarıydı. Parti içinde Liu Shoaşi ile Deng Şiaoping’in başını çektiği burjuva karargahı diye bir şey mevcut değildi. Liu Shaoşi yoldaşın “dönek, gizli hain ve grev kırıcı” diye damgalanmasının Lin Biao ve Jiang Qing’in tertiplediği bir iftiradan ibaret olduğu çürütülmesi imkansız kanıtlarla saptanmıştır. “Kültür devrimi” sırasında sözüm ona gerici akademik otoritelerin eleştirilmesi denen olay da birçok yetenekli ve yetkin aydının saldırıya uğrayıp mağdur edilmesine yol açtı.
Kültür Devriminin Nedenleri
“Parti çalışmasını sosyalist inşa şeklindeki yeni görevine kaydırmak noktasına geldiğinde, bu görev büyük bir ihtiyatlılığı gerektiriyordu. Yoldaş Mao Zedung’un prestiji bu noktada zirveye ulaşmıştı ve kibirli bir tutuma kaymaya başladı. Adım adım kendisini pratikten ve kitlelerden kopardı ve giderek daha fazla keyfi ve öznelci davranışlar içine girmeye başladı ve artan ölçüde kendisini MK’nin üzerinde gördü. Bunun sonucunda partinin ve ülkenin politik yaşamında kolektif önderlik ilkesi ve demokratik merkeziyetçilik ilkesi zayıflamaya hatta yok olmaya başladı. Kısmen bunda Parti Merkez Komitesi sorumludur.”
“Sosyalist akımın tarihi çok uzun değildir. Sosyalist ülkelerin ise daha da kısadır. Sosyalist toplumun gelişmesini yöneten yasaların bazıları nispeten daha nettir. Fakat birçoğu henüz keşfedilmeyi beklemektedir. Partimiz uzun bir dönem boyunca savaş ve şiddetli sınıf mücadeleleri içinde var oldu ve hem ideolojik olarak hem bilimsel inceleme bakımından hemen gelen yeni doğmuş sosyalist toplum hakkında ve ülkenin bütünlüğünü kapsayan sosyalist inşa meselelerinin çözümünde tamamen hazırlıklı değildi. Sosyalist dönüşümü temel düzeyde tamamladıktan sonra dahi sahip olduğumuz yukarıdaki ideolojik şekillenme partimizin içinde geliştiği tarihsel koşullara bağlı olarak yeni dönemde sosyalist toplumun gelişme sürecinde politik-ekonomik, kültürel ve diğer alanlarda ortaya çıkan yeni çelişmeleri ve problemleri incelerken ve ele alırken sınıf mücadelesiyle bağlantısı olmayan meseleleri dahi, sınıf mücadelesi sorunları olarak değerlendirmeye devam ettik. Ve gerçekten de yeni koşullar altında gerçek bir sınıf mücadelesi sorunuyla karşı karşıya kaldığımızda ise eski alışkanlıklarımıza bağlı olarak geçmişin aşina olduğumuz geniş çaplı ve şiddetli kitle mücadeleleri şeklindeki yöntemlerimize ve deneylerimize geri döndük.”
Bu yazının hazırlanmasında, Ezra Vogel kitapları ve Canut Yayınevi’nin ÇKP tarihi ile ilgili yayınladığı kitaplardan yararlanarak hazırladık.