Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay’da, Antakya Spor Salonu’nda dün akşam düzenlenen AKP Hatay İlçe Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı’nda konuştu.
Medeniyetlerin beşiği Hatay’ı en kısa sürede yeniden ayağa kaldırmak için canla başla çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan şunları söyledi:
“Nerede belediye başkanı? Yok”
“Temmuz ayında Meclis’imiz tarafından kabul edilen ek bütçede deprem bölgesindeki şehirlerimizde kullanılmak üzere 762 milyar liralık kaynak ayırdık. Bu yılın bütçesinde de depremzede illerimizin yeniden imarı için 1 trilyon liradan fazla kaynak tahsis ettik. Depremden en fazla zarar gören Hatay’ımız elbette ayrılan bu kaynaktan hak ettiği payı aldı, almaya da devam edecek.
Çünkü biz, deprem turistleri gibi bölge illerimizi sadece oy sandığı ufukta belirince hatırlayanlardan değiliz. Biz, depremzede kardeşlerimizi oy tercihlerine göre ayıran, oy rengine göre hizmete ve hürmete layık görenlerden de değiliz. Biz, sırf sandıktan istediği sonuç çıkmayınca deprem mağdurlarını kaldıkları misafirhanelerden kapı dışarı eden, yaptığı 3 kuruş yardımı insanımızın başına kakan vicdansızlardan hiç değiliz.
Bir gerçeği şu anda söylüyorum, merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, Hatay mahzun kaldı ve şu anda Hatay’daki mevcut yerel yönetim maalesef şu deprem olayından sonra ‘Ba’de harab’ül Basra’ oldu. Nerede belediye başkanı? Yok.
“Altılı masanın yerinde yeller esiyor”
Atalarımız, ‘zaman her şeyin ilacıdır.’ demişlerdir. Yaralar, zamanla kabuk bağlar. Acılar zamanla azalır, hafifler. Yalanlar, zamanla albenisini kaybeder. Hakikatler zamanla daha net görünür. Doğruluğun, iyiliğin, dürüstlüğün değeri zamanla daha iyi anlaşılır. Özellikle siyasette zaman, samimiyeti hesapçıdan, çalışkanı tembelden, ufuksuzu vizyon sahibinden ayıran en önemli unsurdur.
Biz 40 yılı aşan siyasi hayatımızda bu gerçeğe defalarca şahitlik ettik. Millete ‘umut’ diye pazarlanan nice proje siyasi şahsiyetin, nice proje siyasi oluşumun zamanla yok olup gittiğini gördük.
Bunun en son örneği Cumhur İttifakı’nın karşısına dikilen derme, çatma yapıydı. Daha düne kadar allanıp pullanarak millete dayatılan, ‘altılı masa’ denilen siyaset mühendisliği ürünü projenin yerinde bugün yeller esiyor. Cumhur İttifakı ise tüm sabotajlara, tüm çelme takmalara rağmen hamdolsun yoluna güçlenerek devam ediyor.
“Gerçek demokrasiyi getirmekten söz ediyorlardı”
Daha 8 ay öncesine kadar yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor, Halil İbrahim sofrasından bahsediyorlardı, bugün bakıyorsunuz hepsi birbirine düşman kesildi. Daha 8 ay öncesine kadar Türkiye’yi birlikte yönetmekten, ülkeye güya gerçek demokrasiyi getirmekten söz ediyorlardı, bugün birbirlerinin seçim afişlerine dahi tahammül edemiyorlar.
Daha düne kadar ’13. Cumhurbaşkanımız’ diye adeta pamuklara sardıkları adayı, bugün Ankara’da bir ofisin dört duvarı arasına hapsettiler. Aylar boyunca illeri beraber gezmişler, beraber video çekmişler, işin aslını bal gibi bildikleri halde ‘seçim gecesi kazanıyoruz’ yalanını beraber söylemişlerdi.
Sonra ne oldu? Yenilginin tüm faturasını tek bir kişiye kesip elbirliğiyle kendilerini temize çıkardılar. Meselenin trajikomik yanı Bay Kemal’in, gemisini ilk terk edenleri CHP listelerinden Meclis’e sokarak, en büyük iyiliği yaptığı siyasi yan kesiciler olmasıdır.
Biz, Cumhur İttifakı olarak dün nerede durduysak bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Biz, dün neyi savuruyorsak bugün de aynı değerlerin savunuculuğunu yapıyoruz.”