Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Meclis Genel Kurulunda kayyımların belediyelerden çaldıklarına ve bıraktıkları tahribatlara ilişkin konuştu.
‘Kayyım rejimi bir talan rejimi uygulamasıdır’
Tanrıkulu, “Eğer bu Cumhuriyetin tarihinde, AKP dönemi yazılırsa, hem Türkiye’ye hem de kendi partilerine, kayyum uygulamasının siyasi bir kötülük olarak tarihe geçecek” diyerek, “8 yıl boyunca kayyumlar yönetti birçok belediyeyi şimdi yeniden kayyum atamanın zemini olabilecek, bizzat kendi gözlemimle gerçekle bağdaşmayan birçok algı operasyonları yapılıyor. Nedeni şu aslında: Bunu bizzat kendi kişisel gözlemimle de ifade edebilirim, kayyum uygulaması sonuçta bir talan rejiminin uygulamasıydı ve bulundukları yerlerde atanan kayyumlar yerel bürokratlarla ve getirdiği bürokratlarla beraber o yerin gerçekten de bütün kıymetli mal varlığını talan ettiler, rantçılarla paylaştılar ve inanılmaz servetler elde ettiler. Bunu Diyarbakır pratiğinden bizzat kendim biliyorum. Son 1 yıllık milletvekilliğim döneminde. Burada birçok kez dile getirdim, ancak Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüsü olan arkadaşlar bunun böyle olmadığını söylediler ve konuyu başka yerlere taşıdılar. Şimdi yine geleceksiniz ve terörle ilgili bir şeyler söyleyeceksiniz ama sizi gerçekten batıran, dibe doğru sürükleyen bu rantçılardan hesap sormayı bir tarafa bırakacaksınız. Şimdi size sorarım, Kayapınar Belediyesinden semaver götürmek ne demektir ya? Çaydanlık götürmek ne demektir? Ya bu hırsızlıktan daha öte bir kötülüktür. Partinize yapılan kötülüktür. Buradan ifade ediyorum, yalansa çıkın gelin, ‘deyin ki yalandır.’ Kattaki çaydanlık götürülür mü semaver götürülür mü? Böyle yapıldı” diye konuştu.
‘Belediyenin mal varlığı neden bakanlığa devredildi’
Tanrıkulu, Amed Büyükşehir Belediyesinin Hazar Gölü kıyısında mal varlığının olduğunu belirterek, “Yıllardır orada duruyor. Kayyum işletmedi, kötü kullandı. Bu neden Milli Eğitim Bakanlığına devredilir? 30 dönüme yakın bir yer neden devredilir. Bakın bunları Diyarbakır Halkı gördü ve size kırmızı bir kart gösterdi. Bu kötülüğü yapmayın, kendinize bu kötülüğü yapıyorsunuz. Ya çıkın deyin ki, ‘Bir müfettiş görevlendirdik, tamam, komisyon kurmadık, görevlendirdik.” Gerçekten de Cizre’de, Kızıltepe’de, Diyarbakır’da, Van’da bu belediyenin mal varlıkları, menkul varlıkları -gayrimenkulu bıraktım, onları meclis kararıyla yapmışsınız. Talan edildi mi edilmedi mi ya sizin memurlarınız tarafından? Bakın, ben bir gerçeği burada ifade ediyorum; Bizi dinleyen varsa İçişleri Bakanlığından veya Savcılıktan bu aynı zamanda bu kürsüde bir suç duyurusudur ya, nasıl bir belediyenin malları bu şekilde talan edildi? Bakın, biraz önce ifade edildi, ben de biliyorum; motor sökülmüş, motor! Aracın motoru sökülmüş ya! Vahim şeyler gerçekten ve bunu sizler koruyorsunuz, yereldeki siyasi ortaklarınız koruyor bütün bunları; bunları yapmayın, bunlar Türkiye’nin tarihine kötülüktür. Şimdi çıkıp bu uygulamaları da buradan savunmayın” diye belirtti.
‘İmar değil yeşil alan açın’
Tanrıkulu devamla şu ifadelere yer verdi: “Son sözüm de şu, bir Diyarbakırlı olarak söylüyorum aynı zamanda; Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 50 yıl boyunca hizmet veren Emniyet Müdürlüğü ve Polis Okulu vardı, o Polis Okulu sonuçta depremde zarar gördü ve yıkıldı. Bağlar Diyarbakır’ın en kalabalık yeri, şimdi orayı Toplu Konut vasıtasıyla imara açıyorsunuz. Diyarbakır’da Toplu Konutun kullanabileceği o kadar çok alan var ki arazi bakımından. Halkın isteği var; burayı yeşil alana çevirin, Millet Bahçesi yapın; çok seviyorsunuz, millet bahçesi yapın, insanlar kullansınlar.”