Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Samandağ İlçe Başkanlığı, ilçe binasında yaptığı bir açıklamayla, Kürt illerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları, fiili olağanüstü hal ve yargısız infazlara hayır dedi. İlçe örgütü adına, açıklamayı, CHP Samandağ İlçe Başkanı İbrahim Aydoğan yaptı.
Açıklama metni şöyle:
‘‘Ülkemiz çok zor günlerden geçiyor. Maraş Katliamının 37. Yıl dönümünde bu ülkeye yeni acı tohumları ekiliyor. 19-26 Aralık 1978’de Maraş’ta bir hafta süren sistematik provokasyon ve saldırılarla resmi verilere göre 150 kişi katledilmiş, sonrasında binlerce kişi göç etmiş, yüzlerce ev ve işyeri tahrip edilmiştir. Sivas olayları bir kişinin milliyetçi bir film oynatan bir sinemaya bomba atması ile başlamış, sinemadan çıkan ve dışarıda bazı ilçelerden otobüslerle getirilen insanların alevi mahallelerini basması sağlanmıştır. Daha sonraki yargılama süreçlerinde ilk bombanın da devletin bilgisi dahilinde Ökkeş Kenger (Şendiller) tarafından atıldığı anlaşılmıştır. Dönemin başbakanı Sn. Bülent Ecevit, bu olayların kendisini sıkıyönetim uygulamaya mecbur etmek için kontrgerilla tarafından planlandığını, kontrgerilla tarafından yapıldığını söylemiştir.
Aradan 37 yıl geçti, ama görüyoruz ki bazı şeyler değişmedi. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde sokağa çıkma yasakları uygulanmakta, insanların evleri tanklardan açılan top ateşleriyle yıkılmakta, basın mensupları ve siyasilerin bu bölgelere girmesi engellenmektedir. İnsanlar yaralılarını hastanelere götürememekte, ölülerini gömememektedir. Bölge halkı toptan açlıkla da terbiye edilmektedir. Devletin kolluk kuvvetleri bölgede hukuku bir tarafa bırakmış, Esedullah timi gibi timler oluşturarak keyfi uygulamalar yapmakta, okul, cami ve hastaneleri karakola çevirmektedir. Bu olaylar sonucunda bölgeden toplam 200 bin kişi göç etmiş ve göçler devam etmektedir. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı il ve ilçelerde telefon ve internet erişiminin engellenmesi sonucunda sağlıklı haber alınamamakta, basında yazılanlar emniyet bülteni olmanın ötesine geçmemektedir.
Bu ülkenin tarihine baktığımızda en önemli toplumsal olayların (6-7 Eylül, Maraş vs) devlet bağlantılı çeteler tarafından organize edildiği ve ilk ateşlemesinin yapıldığı görülür. Bu nedenle devletin öncelikle derhal hukuk sınırlarına dönmesi, hukuksuzluk yapan devlet görevlilerinin hakkında işlem başlatması bölgede ve ülkedeki huzurun anahtarıdır. Daha öncesinde başarılamayan veya başarılması istenmeyen sırtını devlete dayamış çetelerin temizlenmesi de ikinci aşama olmalıdır. Kürt sorunu mutlaka müzakerelerle çözülmelidir. Akan kan halkları birbirlerinden iyice uzaklaştırmakta, bölünme için duygusal zemin hazırlamaktadır. Bu çatışmalı süreç bu şekilde devam ederse halkların bir arada yaşama iradesi yok olacaktır. Daha önce ‘çözüm süreci’ denen süreçte TBMM bilgilendirilmemiş, ne olduğuna dair hiçbir fikrimiz olmamıştır. Gerçekten bir süreç yaşandı mı yaşanmadı mı ondan bile emin değiliz.
Şimdi bu çatışmalı sürece ilişkin de hükümet tarafından meclise hiçbir bilgi verilmemektedir. Muhalefet partileri bilgilerini polis-silahlı kuvvetler bültenlerinden alabilmektedir. Şeffaf yürütülmeyen süreç sonrasında çatışmalı dönem de yine şeffaf olmayan sebeplerle başlamıştır. Hükümeti derhal ve ivedilikle meclise bilgi vermeye çağırıyoruz. Bütün partilerin temsil edildiği bir meclis araştırma komisyonu kurulmalı, uzun bir süreyle bölgede görev yapmalıdır. Bu komisyon halkı her aşamada bilgilendirmelidir. Şeffaf ve hukuksal sürece dönmek halklar arası iletişim kanallarını bir daha açacaktır. Sorunun çözülmesine katkı sağlayacaktır.’’