Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü (BÜKAK) 1.Kadın Yurdu’nda yaşanan cinsel saldırı olayına dair açıklama yaptı. Boğaziçi Üniversitesinin yaptığı “talihsizlik” açıklamasını eleştiren BÜKAK bu olayın talihsizlik olamayacak kadar sistematik ve politik olduğunu belirtti. Açıklamanın sonunda BÜKAK kadınları tacize karşı ses çıkarmaya, kadın mücadelesini yükseltmeye ve öz savunma mekanizmalarımızı inşa etmeye çağırdı.
BÜKAK tarafından yapılan açıklamanın tamamı:
8 Ağustos sabahı, Boğaziçi Üniversitesi 1. Kadın Yurdu’nda bir arkadaşımız, yangın merdiveninden yurda giren bir erkek tarafından cinsel saldırıya uğradı. Sabaha karşı altıda gerçekleşen olayda tacizci elinde jiletle odalara girerek yalnız başına uyuyan bir kadın arkadaşımıza saldırdı. Arkadaşımız kendini korumaya çalışırken tacizci tarafından yaralandı. Güvenlik personeli yetersiz kaldığından tacizci kaçtı.
Bunun üzerine kampüste toplanan biz kadınlar olayı duyurmak için yurtlarda ve kantinlerde ses çıkarma eylemi yaptık. Daha sonra saat dörtte Kuzey Kampüs’ten Güney Kampüs kapısına yürüyerek bu olayın her yerde karşılaştığımız şiddet ve tacizin bir parçası olduğunu ve dolayısıyla tekil olmadığını belirten basın açıklamamızı okuduk. Kadınları dayanışmaya çağırdıktan sonra, cinsel tacize karşı kampüste alabileceğimiz önlemleri konuşmak için bir forum düzenledik. Forumda, bu olaya üretilen ilk tepki olan kampüsteki güvenlik önlemlerinin arttırılması tartışıldı. Kampüs girişlerinde kimlik kontrollerinin arttırılması ya da girişlere turnikeler koyulması gibi öneriler konuşuldu. Forumdaki genel eğilim güvenlikçi çözümlerin, cinsel tacizi önlemede kalıcı bir çözüm olmadığı üzerineydi. Konuşulan diğer noktalar kadınların herhangi bir cinsel taciz olayi yaşanmadan ya da yaşandıktan sonra birbirleriyle dayanışma kurabilecekleri yöntemler üzerineydi. Kampüslerde kadınlardan oluşan öz savunma birliklerinin kurulması (yurtlarda gönüllü dayanışma gruplarının oluşturulması gibi), kadın güvenlik personeli sayısının arttırılması, cinsel tacize karşı farkındalığı arttıracak eğitim programları oluşturulması gibi öneriler de dile getirildi. Forumdaki genel eğilim güvenlikçi çözümlerin, cinsel tacizi önlemede kalıcı bir çözüm olmadığı üzerineydi.
Bütün bunlar olurken Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk tepkisi yaşananları “talihsizlik” olarak kamuoyuna duyurmaktı. Saldırıya uğrayan arkadaşımızın yaşadıkları “ayakta tedavi oldu” diyerek hafifletilmeye çalışıldı. Cinsel taciz, saldırı ve tecavüz talihsizlik değildir. Bu olay talihsizlik olarak nitelendirilemeyecek kadar politik ve sistematiktir. Boğaziçi Üniversitesi yaşanan cinsel saldırıya karşı çözüm üretmeye bu sorunun adını net bir şekilde ifade etmekle başlamalıdır.
Biz kadınlar dünyanın her yerinde cinsiyetçi şiddete maruz kalıyoruz. Biliyoruz ki cinsel taciz bizim kampüsümüzle sınırlı bir şey değil. Meseleyi sadece güvenlik yetersizliği açısından değerlendirmek, suçu hep dışarıda aramak kendi içimizdeki cinsiyetçiliği görmezden gelmemize sebep olmaktadır. Güvenlik adı altında özgürlüğümüzü kısıtlayan önlemler, sıkılaşmış güvenlik kontrolleri kadınların korunmaya muhtaç oldukları algısını yeniden üretmektedir. Çözüme ilişkin kalıcı bir bakış açısı taşımamaktadır.Bu olay üzerine alınacak tedbirler yalnızca güvenlik ekseninde ilerlerse okulda, evde sokaklarda sürekli karşılaştığımız cinsiyetçiliği aşmakta yeterli olmayacaktır. Çünkü cinsel taciz kadınların güvenliksizliği değil, üniversite dahil tüm yaşamımızı kuşatan cinsiyetçi yaşam pratikleridir.
Arkadaşımızın başına gelen olay erkek şiddetinin nasıl korkunç boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha bizlere hatırlatmıştır. İster istemez hayatımızın bir parçası haline gelen cinsel tacizi/şiddeti ancak örgütlü bir kadın mücadelesi ile geriletebiliriz. Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü olarak bu olayın takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. Forumda alınan kadın öz savunma birliklerinin oluşturulması, cinsel tacize karşı eğitim programlarının arttırılması, kampüs çevresinin ışıklandırılması, kadın güvenlik personelinin özellikle gece devriyelerinin arttırılması kararlarının uygulanması konusunda çalışmalarımızı arttıracağız. Boğaziçi Üniversitesi’nden başlayarak tüm kadınları da tacize karşı ses çıkarmaya, kadın mücadelesini yükseltmeye ve öz savunma mekanizmalarımızı inşa etmeye çağırıyoruz!
Susma haykır, cinsel tacize hayır!
Yaşasın kadın dayanışması!
Konuya ilişkin Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nde daha önce yapılan çalışmalardan birkaç yazıyı faydalı olması açısından aşağıda paylaşıyoruz:
“Boğaziçi Üniversitesi’nde Cinsel Taciz Politikaları: 2011 – 2012 Yılında Gelinen Nokta”
http://www.bukak.boun.edu.tr/?p=846
“Cinsel Taciz Nasıl Haber Olmamalı? Boğaziçi Üniversitesi’nde Gerçekleşen Bir Olay Üzerine”
http://www.bukak.boun.edu.tr/?p=860