İzmir’de Buca Emek ve Demokrasi Güçleri’nin düzenlediği “OHAL, Demokrasi ve Seçimler” başlıklı panele katılan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan, CHP Muğla milletvekili Nurettin Demir ile EMEP Genel Başkan Yardımcısı Nuray Sancar ortak mücadele çağrısı yaptılar.
SiyasiHaber – İzmir
Buca Emek ve Demokrasi Güçleri’nin düzenlediği panel dün (28 Nisan) gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü SYKP İzmir İl Eşbaşkanı Levent Gedik’in yaptığı ve “OHAL, Demokrasi ve Seçimler” temalı panele KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan, CHP Muğla milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir ile EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve Demokrasi için Birlik Girişimi aktivisti Nuray Sancar konuşmacı olarak katıldılar.
İlk sözü alan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, günümüz koşullarını 12 Eylül dönemiyle karşılaştırarak konuşmasına başladı. Neoliberal politikaların hayata geçirilebilmesi için askerî darbeye ihtiyaç duyulduğunu, darbe sonrasında emekçilerin haklarının gasp edildiğini, sendikaların ve siyasi partilerin kapatıldığını dile getiren Gezen, dönemin TİSK Başkanı Halit Narin’in darbeyi destekleyen ünlü sözünü hatırlattı: “Şimdiye kadar biz ağlıyorduk, şimdi de işçiler ağlasın.” Şimdiki durumun 12 Eylül rejimine benzerliğini vurgulayan Gezen, bugün de OHAL uygulamalarının emekçiler üzerinde çok çeşitli baskı ve hak gasplarına yol açtığını ve bundan sermaye sınıfının memnun olduğunu belirtti: “KHK’ler sadece darbecilere karşı uygulanmıyor; grevler yasaklanıyor, işçilerin hakları kısıtlanıyor. Kamudan on binlerce emekçi ihraç ediliyor. Sadece 5000’in üzerinde akademisyen ihraç edildi. 12 Eylül’de bu sayı 100 civarındaydı. Hem de çok daha ağır yaptırımlara tâbi tutuluyorlar bugün ihraç edilenler; iş bulamıyorlar, pasaportlarına el konuluyor vs. Ve maalesef onlarca kamu emekçisi de intihar ediyor”
İktidarın baskın seçim kararı almasında ülkenin ekonomik durumunun etkili olduğuna vurgu yapan Gezen; özel sektörün ve devletin borç yükünün aşırı düzeyde arttığını, yeni bir özeleştirme dalgasına ihtiyaç duyulduğunu, Varlık Fonu’nun yurt dışından çaresizce borç aradığını, buna paralel olarak kamusal hizmetlerin sermayedarlara peşkeş çekildiğini ve esnek istidam türlerinin yaygınlaştığını dile getirdi. “İktidarın tüm çabalarına rağmen ekonomik kriz derinleşiyor. Ekonomik göstergeler daha da kötüye gitmeden seçime gitmeyi son çare olarak görüyorlar.” Aysun Gezen konuşmasını, “bu kadar emek düşmanı, kadın düşmanı, çocuk düşmanı bir iktidara bizden tabii ki oy yok” şeklinde bitirdi.
İkinci konuşmacı olan HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan da sözlerine 12 Eylül ile 15 Temmuz sürecini karşılaştırarak başladı. 12 Eylül’de 52 bin tutuklamanın olduğunu, buna karşın 15 Temmuz’da 77 bin kişinin tutuklandığını ifade etti. Doğan; OHAL boyunca işsiz sayısının 500 bin arttığını, sigortasız çalışmanın yaygınlaştığını, asgarî ücretin alım gücünün eridiğini de ekledi.
Yeni bir rejimle karşı karşıya olduğumuzu vurgulayan Doğan; “Bu rejimin ideolojisi siyasal İslam’dır. Tek kişilik oligarşik bir yapı kurulmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de iç barış yok edilmektedir. Oysa halklar, demokratik bir cumhuriyet talep ediyorlar” şeklinde konuştu.
Müslüm Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “HDP’nin eş genel başkanları tutuklandı. 7000 civarında kadromuz tutulu bulunuyor. Ama biz HDP olarak ortak mücadele iradesinde direteceğiz. Geniş bir demokrasi cephesine gereksinim bulunuyor. Barış, demokrasi ve adalete ihtiyacımız var ve bunları talep edeceğiz. Tek kişilik oligarşik yapıya karşı ittifak kurmalıyız. Mesela sıfır baraj ittifak önerisini önemsiyoruz. Bir simülasyon sonucunu aktarmak isterim. Eğer HDP meclise giremezse milletvekilliklerimizin ikisi CHP’ye, geri kalan tamamı AKP’ye geçiyor. Konuşmamı şöyle bitirmek isterim; bir olacağız ve 24 Haziran’daki seçimleri mutlaka kazanacağız.”
Daha sonra söz alan EMEP Genel Başkan yardımcısı Nuray Sancar, Buca’da sergilenen birlik tablosunun heyecanını yaşadığını, bu tablonun tüm Türkiye’ye yaygınlaştırılmasını umduğunu ifade etti. Sancar, iktidarın baskın seçim kararı almasıyla kendileri için işlerin iyi gitmediğini kabul ettiklerini vurguladı. Sancar “OHAL ve KHK’ler ile emekçilere saldırdılar. Şimdi baskın seçimle, rejimi kurumsallaştırmak istiyorlar” dedi.
Sancar, seçimlerin sadece hükümetin değişmesi veya cumhurbaşkanının bir başkası olması için yapılmadığını, siyasal sistem tercihlerimizi ortaya koyacağını belirtip konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Parlamenter demokrasi, adalet ve haklarımız için oy vereceğiz. Bu, adayın kim olduğundan daha önemlidir. Seçimi kazansak bile birlik içinde mücadele etmeye devam etmeliyiz, edeceğiz de.”
Son konuşmacı CHP Muğla milletvekili Nurettin Demir, OHAL sürecini büyük bir depreme benzeterek sözlerine başladı. “Yaklaşık bir milyon insanın olumsuz etkilendiği bir dönem olmuştur. Rüşvetçi bir sistem kurulmuştur. Demokrasiye bakışları da halka verilecek rüşvet şeklindedir.”
Demir, “yeşil kuşak rejimi” için demokratik değerler teker teker yıkılarak tek adam rejiminin adım adım kurulduğunu vurguladı. “Demokrasi güçlerini nasıl bir araya getirebileceğimize kafa yormalıyız. Sayın Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde iki kere ziyaret ettim. Onun da kanaati şudur: Demokrasi paydasında tüm insanların, tüm kesimlerin birleşmesi. Zamanımız çok az. Aday polemiklerini bir an önce aşmalıyız. Birleşmeliyiz. Buca’da sağlanmış olan bu birliğin Türkiye’de de oluşturulması gerekmektedir.”
Yaklaşık 150 kişinin izlediği panel, konuşmaların ardından yazılı sorulara verilen yanıtlarla son buldu. Buca Emek ve Demokrasi Güçleri, bir sonraki panellerinin adayların katılımıyla yapılacağını belirttiler.