Boğaziçi direnişinde 12 öğrencinin “gökkuşağı bayrağı taşıması” gerekçesiyle yargılanacağı davanın ilk duruşması bugün Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Talepler reddedildi, dava 28 Haziran’a ertelendi.
Kağıthane Kaymakamlığı, dün akşam duruşmanın duyurulması için Twitter’da başlatılan #ÇağlayanRengarenk hashtag kampanyası üzerine Adliye ve çevresine 1 günlük eylem yasağı getirdi.
Bugün öğrenciler, duruşma öncesinde Adliye’nin önünde bir araya gelerek polis ablukasına rağmen basın açıklaması yaptı. “Gökkuşağı kazanacak”, “Direniş kazanacak” dövizleri, gökkuşağı ve trans bayraklarının taşındığı açıklamada sık sık “BÜLGBTİ+ Onurumuzdur” sloganları atıldı.
Çağlayan Adliyesi’nde görülen dava 28 Haziran’a ertelendi. Avukatların tüm talepleri reddedildi. 12 öğrencinin yurtdışına çıkış yasağı devam ediyor.
Boğaziçi LGBTİ+ imzalı açıklamanın tam metni şöyle:
“Bugün 3 haziran ve biz yine Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, lgbti+lar ve mevcut hükümetin keyfi insan hakları ihlallerine karşı çıkanlar olarak Çağlayan Adliyesi önünde haksızca yargılanan arkadaşlarımızla dayanışmak için toplandık. Burada toplanışlarımızın ne ilki ne de sonu. Bunu biliyoruz ancak varoluş haklarımızı savunmaktan da bir gün bile geri duymayacağımızı avazımız çıktığınca haykırıyoruz. Boğaziçi direnişinin ilk gününden beri bu mücadeleye omuz veren ve direnişin en çok saldırıya uğrayan kesimlerinden olan lgbti+lar olarak üzerimizdeki baskıların başarısız olduğunu, bizleri ayrıştırmak yerine daha sıkı kenetlenmemizi sağladığını herkese defaatle gösteriyoruz.
Kulübümüzü kapattığınızı zannettiniz, biz her kulüp bülgbti+dır diye cevap verdik. Alanlarda taşıdığımız bayraklarımıza ülkeyi boğmak için kullandığınız medyanızla saldırdınız, bizse meydanları ve sokakları renklerimizle donattık. Onur yürüyüşlerimizi hedef aldınız, bizler onur haftamızda sizlerin hiçbir saldırısından korkmadığımızı haykırmak için karşınıza dikildik. Protesto hakkımızı bir gün önceden kaymakamlık eliyle çıkardığınız yasaklar ile engellemeye çalıştınız ama gördüğünüz gibi biz yine de buradayız. Varlığımıza alışacaksınız, barışacaksınız, çünkü buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz.
Devletin ve polisinin insanlık dışı pratiklerine asırlardır maruz kalan lubunyaların sokakta olmasının ve elinde bir gökkuşağı bayrağı taşımanın dahi suç sayılmaya çalışıldığı bir ülkede bize yaşama hakkı tanındığını kim iddia edebilir? Bizler toplum baskısını da, devlet eziyetini de, mevcut rejimin kurmayı amaçladığı tahakkümü de çok iyi tanıyoruz, ve her fırsatta bizi ezmeye çalışan bu güçlere karşı varoluşumuzu sürdürüyor ve savunuyoruz. Sokaklarda kendi renklerimizle yürümemizin yasaklanmaya çalışıldığı, her türlü eylemden lgbti+ların silinmeye çalışıldığı, iç içe olduğumuz feminist mücadeleyle 8 Mart’ta ve öncesinde gökkuşağı bayrakları üzerinden ayrıştırılmaya çalışıldığımız bir rejimde yaşamayı kabul etmiyoruz, mücadelemizden vazgeçmiyoruz.
Ve bugün, 25 mart günü ellerinde gökkuşağı bayrağıyla kampüsümüzün önünde usulsüzce ve haksızca gözaltına alınmış arkadaşlarımızın asla yalnız yürümeyeceğini haykırmak için toplandık. Onların bizlerle gösterdiği dayanışmanın bizim cesaretimizi ve birliğimizi nasıl kuvvetlendirdiğini öğreneceksiniz ve bizi korkutmaya çalıştıkça karşınızda bir çığ gibi büyüyen bu direnişin çok yakında altında kalacağınızı göreceksiniz.
Bizi kendimiz olmaktan bir gün bile alıkoyamayacaksınız. Gökkuşağını gökyüzünden silmek ne bir bulutun, ne bir rüzgarın, ne de faşist diktanın elinden gelir. Tüm renklerimizle parlamaya devam edeceğiz ve sizlerin üzerimize bir set gibi çekmeye çalıştığı karanlığı boğacağız. Varoluşumuz yasaklanamaz, LGBTİ+lar susturulamaz ve gökkuşağı yargılanamaz!”