Türk devleti IŞİD eliyle Kobanê’de büyük bir katliam gerçekleştirdi. AKP yetkililerinin kirli yüzlerini gizlemek için “IŞİD ile ilişkimiz yoktur” türünden yaptıkları açıklamalar geçerliliğini çoktan yitirmiş, gerçekle bağlantısı olmayan ve hiçbir değer ifade etmeyen açıklamalardır. Bu katliamın içinde kesinlikle Türk devleti ve AKP vardır. Sömürgeci Türk devleti soykırımcı-katliamcı yüzünü en korkunç biçimde bir defa daha Kobanê’de gösterdi.
Faşist IŞİD çetelerinin Kobanê’ye saldırısı ve gerçekleşen katliam planı Türkiye’de yapıldı. Zaten bir saldırı kolu doğrudan Türkiye üzerinden Kobanê’ye girdi. Bu katliamın planı ve hazırlığı IŞİD’in Urfa’daki anakarargahında yapıldı. Saldırı oldukça kapsamlıydı ve amaç Kobanê’yi düşürmekti. Bu açıdan Türkiye destekli faşist çeteler eşzamanlı bir biçimde üç cepheden; Kobanê’nin kuzey, batı ve güneyinden aynı anda saldırıya geçtiler.
Hatırlardadır, Girê Sipî alındıktan sonra Erdoğan üzüntüden kahrolmuş bir biçimde “PYD etnik temizlik yapıyor” diyerek meydanlarda IŞİD’i savunmuştu. AKP’nin yandaş medyası günlerce “PYD, IŞİD’ten daha tehlikelidir… Bu savaş daha çok büyüyecek” türünden savaşa çağrı manşetleri atmıştı. Yine Erdoğan “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına, bedeli ne olursa olsun asla müsaade etmeyeceğiz” diyerek Rojava’ya yeni bir savaş ilanında bulunmuştu. Erdoğan ve AKP cenahı bu tür açıklamalarla bir nevi 25 Haziran’da Kobanê’de yapılan katliamın ve bundan sonra da yapılması düşünülen katliamların işaretini vermişlerdi. IŞİD’çi Urfa valisi İzzettin Küçük Akçakale sınırında gazetecilere konuşurken ve Evrensel gazetesinden bir gazetecinin “efendim buradaki insanlar PYD’nin etnik temizlik yapmadığını söylüyor” söylemine, büyük bir öfkeyle tehditkar bakışlar fırlatırken, aslında Rojava’ya yapılacak büyük saldırıların da mesajını veriyordu. Özel savaş gazetesi Star’ın ise AKP’nin katliamcı yüzünü cesurca ortaya koyan sevgili Figen Yüksekdağ’a “susturun şu şirreti” manşeti, faşistleşen erkek egemen zihniyetin ürünü olan katliamın hesabını mutlaka soracak özgür kadınlardan duyduğu büyük korkuyu ifade ediyordu.
Şu bir gerçek ki bunca yapılan şeyden sonra artık hiçbir aksi söz ve açıklama Türkiye’yi aklayamaz. Türkiye Kobanê’de soykırım suçu işlemiştir. AKP Kürtleri bitirmek istemiştir. Türk devleti soykırımcı geleneğini AKP ile Türkiye sınırlarının dışına taşırarak vahşice sürdürmüştür. Dünya’da bundan daha büyük bir suç olamaz. Bu büyük suç karşılıksız kalmayacak, Kürtler, kadınlar, büyük insanlık vicdanı mutlaka bunun hesabını soracaktır. Türkiye’nin Kürtlere yaşattığı bu vahşeti Kürtler asla unutmayacak ve karşılıksız bırakmayacaktır.
Türkiye, Rojava Devrimi’nin ilk yılından bu yana Rojava’yı katliamlarla ve tümden göçerterek boşaltmaya, Kürtsüzleştirmeye çalışıyor. IŞİD gibi bir canavar Türkiye’nin bu kirli emellerinin sonucu olarak ortaya çıktı. Türkiye, IŞİD eliyle mutlak anlamda Kürt soykırımını başarmak istedi. Çünkü Türk devleti Kürt düşmanlığından vazgeçmedi. Rojava devrimi Türk devletini ve AKP’yi adeta çıldırttı. AKP bunun intikamını IŞİD’i güçlendirerek-büyüterek almaya çalıştı. Türk devleti ve AKP hükümeti Rojava Devrimi’ni ezmek için tüm varlığını ortaya koyarak tarihin tanık olduğu en kirli özel savaşı ve soykırım savaşını yürüttü. AKP, 2012 Serêkaniyê, 2013 Efrîn, Kobanê, yine 2014 Kobanê savaşlarını doğrudan ve tüm imkanlarını seferber ederek yürüttü. Bunu adeta Türkiye’nin ulusal kurtuluş savaşı, Sakarya meydan muharebesi gibi bir varlık yokluk savaşı olarak gördü.
IŞİD’in arkasında Suudi Arabistan, Katar, Ürdün vb çeşitli bölgesel ve uluslararası güçler olsa da IŞİD’in arkasındaki esas güç Türkiye’dir. IŞİD, esas olarak Türk devletinin örgütlemesidir. Türk devleti Kürtlere karşı savaşı 4 yıldır Suriye El Kaidesi ve IŞİD adıyla yürütüyor.
Bunun için Türk devleti ve AKP, Urfa’yı ve Antep’i IŞİD’in askeri merkezleri haline getirdi. Özellikle son iki yılda Türk Genelkurmayı anakarargahını pratik olarak Urfa’ya taşıdı. Rojava Devrimi’ne karşı savaşı komuta eden, koordinesini sağlayan Kara Kuvvetleri Komutanı Urfa’ya kaydı. Kobanê savaşı sürecinde Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar sürekli Urfa’daydı. Sınırdan bir saat bile ayrılmadı.
Türkiye, Ceylanpınar, Akçakale ve Antep başta olmak üzere Suriye sınır bölgesini tamamen özel ve topyekün savaş karargahı haline getirmiş durumda. Rojava’ya bütün saldırıları buradan yürütüyor. Suriye’de yaşanan savaş IŞİD şahsında Türk devleti ile Kürtler arasındaki bir savaşa dönüşmüş durumda. Türkiye Kürt düşmanı bu politikadan hızla geri dönüş yapmazsa, bu savaşın faturası Türkiye’nin başına kötü patlayacaktır. Rojava’ya girme planları Türkiye’nin felaketi olacaktır.
Anlaşılan o ki, AKP Kürtlere karşı verdiği savaşta kendi çete örgütü IŞİD’i de yeterli görmüyor, direkt resmi orduyla Rojava’ya girmek istiyor. Rojava’yı işgal etmek istiyor. Tampon bölge planı, Rojava’yı işgal planıdır. Şu gerçek çok iyi bilinmeli ki Türkiye, Rojava’ya girme planları yaparak, sadece kendi Vietnam’ını yaratmış olacaktır. Türkiye Rojava’ya girdiği an, Türkiye Suriye’ye, Kuzey Kürdistan ise Rojava’ya dönüşecektir.
Uyarmak da bir insanlık görevidir. Son olarak diyoruz ki, Türkiye hemen aklını başına toplamalı, Kürt düşmanlığından vazgeçmelidir. Türkiye’nin ve bölgenin barışı için Önder Apo’yu derhal özgür bırakmalıdır.