CHP Milletvekili Deniz Baykal, “Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi CHP’nin başına geçmeli” açıklamasında bulundu. Baykal, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde arkasında olacaklarını belirtti ve bir platformun inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
CNN Türk’te Ahmet Hakan ile ‘Tarafsız Bölge’ programına konuk olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya Milletvekili Deniz Baykal, referandumun ardından partisinin izleyeceği politikaları değerlendirdi.
Baykal, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili soruları da yanıtladı.
“Yüzde 49’u tutmanın yolu adayı netleştirmek” diyen Baykal, partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde destek vereceklerini, 11’nci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün isminin gelmesi halinde ise bunu ‘ciddiye alacağını’ söyledi.
Baykal’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Hedef cumhurbaşkanlığı
“Yerel siyasetin ötesinde, ulusal siyasetin artık tek hedef var, cumhurbaşkanlığı. Bunun gereği yüzde 49 olarak ifade ettiğimiz ‘Hayır’ dayanışmasını daha da büyütecek bir anlayış içerisinde siyaset tarzı. Parti artık kendisini bir ölçüde aşmak zorunluluğu ile karşı karşıya, bunu anlamamız lazım. 49’u yakalayabildiği ve arttırabildiği ölçüde yararlı olabilir.
Şimdi nedir mücadele, mücadele bu getirilen yeni anayasa içinde cumhurbaşkanlığını biz kapalım da biz o yetkileri kullanalım da. Hedef o da ne yapmak üzere hedef? O yetkileri kullanmak için değil. O, bu anayasanın kabul edilemez olduğunu, bu anayasanın mutlaka değişmesi gerektiğini, sistemi, tek adam olmak için değil, kimsenin tek adam olmayacağı bir anayasal düzeni inşa etmek için ve kendisi de tek adam olmama vaat ederek gelecek. Doğru bir anayasal düzeni yeniden inşa eder ve gelirken de tek adama tanınan yetkileri önemli bir kısmını kullanmayı reddeder. Birisinin öncülük yapması lazım. Öncülük yapma görevi de ana muhalefet partisinindir.
Genel Başkan ben adayım diyorsa, doğal olarak o adaydır. Tabi bu yetmez derhal koalisyon ortaklarıyla kaynaştırılması onlarla ilişkilerin gelişmesi lazım. İlk önemli karar Sayın Genel Başkan’ın alması gereken karardır. Adayım derse aday arama gündemden kalkar ve o adayı topluma kabul ettirme sağlama çalışmasıdır. İki sene gayret göstermemiz gereken süredir. 49 gidiyor kardeşim, 49’u tutmanın yolu bu.
Eğer ‘ben aday değilim’ diye bir karar alırsa Genel Başkan, ne yapacağız. CHP, cumhurbaşkanı adayı olmayı kabul eden, talep eden veya ikna edilen ne kadar insan varsa onların tümünü derhal kurultayını olağanüstü çağırıp, o kurultayda genel başkan olarak kimi istiyorsanız seçin o adayınız olacaktır demesi lazım.
'Gül çıkarsa bakılır'
'Abdullah Gül çıkarsa çok büyük başarı şansı olur' deniliyor, katılıyor musunuz? sorusuna şu yanıtı verdi:
"Eğer çıkarsa bu ciddi bir tablodur. Sayın Gül, cumhurbaşkanı adayı olmayı, bu siyasi bağlantıları dikkate alarak, bu 49'urencide etmeyecek bir anlayış içinde aday olarak çıkma eğilimi sergilerse ona bakılır. Varsa öyle bir niyeti Sayın Gül'ün değerlendirilmesi gerekir."
Geniş tabanlı aday
Hatta ileri gidelim bir yöntem bulalım, MHP’nin üyelerinin tümü, Saadet Partisi’nin üyelerinin tümü, Demokrat Parti, Doğru Yol, ANAP kim varsa tümü, bir seçmen olarak belirleyelim. (HDP’yi katmadınız) Bir parti olarak Genel Başkanları içerde şu anda, Ahmet Türk’ü ben pekala Kürt oylarının temsilcisi olarak kabul ettim. Daha geniş tabanın da doğru olacağına inanıyorum. Bir yöntem bulalım, güvenilirliğini bu konunun uzmanları garanti etsin. Toplumu ayağa kaldırma bakımından önemli.
(Kılıçdaroğlu aday olmayacaksa çekilsin) Sadece çekilsin demiyorum. Cumhurbaşkanı adayını genel başkan olarak CHP kurultayı seçsin diyorum. (Bunun için bırakması gerekmiyor mu?) Elbette o çağıracak zaten. Kurultayı toplayacak, başka çıkış yolu yok. Bazıları için üzüntü verici, tedirginlik yaratıcı olabilir. Birinin söylemesi gerekiyor, bu da benim görevim.”
Devrim teklif ediyorum
“Bütün üyelerin katılım ile yapalım, o önce bizim genel başkanımız olsun, sonra cumhurbaşkanı adayımız. Bana sorarsa diyorum ki, ‘arkadaşım sen bu yüzde 49,5 ile yakın ilişkiye gir, onlarla sık sık toplantı yap, platform oluştur, onları birbirine kabul ettir. Onları bu havaya sok, heyecanı hisset ve hissettir. Öyle bir dünyadayız ki, Türkiye’nin o dünyada donanımlı olması lazım. Biz buna gayret gösteriyoruz diye abilik CHP’ye düştüğü için yapmalı böyle bir platform inşa edilmelidir. Devrim teklif ediyorum. Bu benim iliklerime kadar hissettiğim bir olay. Bu bir devrimdir. Seçildiğimiz takdirde hâkim atama yetkisini kullanmayacağız. Bunu başarabiliriz.”
1946 seçimi hatırlatma ve kıyaslaması
1946 seçimleri talihsiz bir denemedir, valilerin müdahale ettiği, yönlendirdiği bir seçim olmuştur, ‘açık oy gizli tasnif’ gibi acı bir deneyle başladık ama o acı deneyimin bir yararı oldu. Herkes ibret aldı, İsmet Paşa 12 Temmuz bildirisini yayınladı, daha sonra 1950’de örnek bir seçim yapıldı ve 27 yıllık bir iktidar sandıkla değişti. Muhteşem bir olaydır.
Bu son referandum bütün bunların ötesinde, hem referandum sürecindeki haksızlığıyla, adaletsizliğiyle, hukuksuzluğuyla, hem de sandık sürecinin çarpıklığıyla, belki dünya tarihinde ilk kez mühürsüz oy kullanmayı yasal kabul eden bir yetkili organ kararının ışığında yapılmış olmasıyla başlayan bir seçim süreci.
Meclis’te müzakere edilirken 12-13 milletvekili tutuklu. Olmaz. Bugün Venedik Komisyonu da, AGİT de bunları söylüyor. 46 seçimi 27 yıllık iktidarı bitiren seçim oldu. Valiler müdahale etti, şimdi de müdahale etti. 46 seçimi nasıl bitirmişse iktidarı ve yıllarca dile dolanmışsa, bu da öyle olacak. Bu çok ayıplı bir seçim, yakışmıyor bu seçim Türkiye’ye. Yüzde 49-51 sonuç, gönül rahatlığıyla ‘Anayasa değişmiştir’ demek içinize siner mi?
Türkiye birden kucaklaştı
‘Hayır’da bu Türkiye’nin siyaset yelpazesinde olan tüm renkler hiçbir emir komuta olmadan doğal olarak bir araya geldiler. Türkiye birden bir kucaklaştı. Saadet var, MHP tabanı var, ÖDP ve sol siyasetler var, sosyal medya bütün kesimleriyle var, CHP var. Fevkalade zengin bir tablo ortaya çıktı. Kürtler var. Birlikte olmakta sakınca görmediler. MHP ile Kürtler bir araya geldiler. Bu ‘Hayır’ genç bir ‘Hayır’, eğitimli ‘Hayır’, şehirli bir ‘Hayır’ ve toplumumuzun geleceğine yön verecek olan kesimlerin yansıdığı bir ‘Hayır’. Yüzde 49’un değerini bilelim Türkiye olarak. Türkiye’deki muhalefet potansiyelinin tümünü kucaklayarak iktidarın karşısına yeni bir anlayışla çıkmamız lazım. Parti olarak yapılacak şeyler var, partiyi aşarak yapılacak şeyler var.