Aydın LGBTİ+ Dayanışması’nın düzenlediği Onur Yürüyüşü polisler tarafından engellendi. Aydın LGBTİ+ Dayanışması basın açıklamasını İHD’de online olarak gerçekleştirdi. Açıklamada “Varoluşumuz sizin “yok öyle bir şey demeniz” ile yok olmadı, olmayacak. Bu topraklarda LGBTİ+lar yüzyıllardır var ve var olacak” denildi.
Aydın LGBTİ+ Dayanışması’nın çağrısıyla düzenlenen Onur Yürüyüşü polisler tarafından engellendi.
Basın açıklamasını Aydın İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) gerçekleştiren LGBTİ+’lar “LGBTİ+’lar olarak iktidar tarafından işgal edilen sokaklarımız, üniversitelerimiz, kampüslerimiz, kulüplerimiz, güvenli alanlarımız için; iktidarın saldırdığı İstanbul Sözleşmesi için, “haklarımız ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” demek için alanlardayız ve haykırıyoruz” dedi.
LGBTİ+’ların tüm Türkiye’de nefret politikalarıyla karşı karşıya kaldığı fakat mücadeleden vazgeçmedikleri belirtilen açıklamada “Pandemi sürecinin başında çocukların gökkuşağı çizmesinden rahatsız olan, HIV ile yaşayanları ve LGBTİ+ları, yetki ve konumlarını kullanarak hedef gösteren zihniyet bilmelidir ki HIV ile yaşayanlar ve LGBTİ+lar olarak ne haklarımızdan ne de İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçiyoruz. Bu sene gerçekleşen başta İstanbul, İzmir, Eskişehir ve Ankara olmak üzere yasaklanan, ablukaya alınan ve yoğun şiddetle müdahale edilen bütün onur yürüyüşleri ile LGBTİ+lar olarak baskıların bizi hiçbir zaman yıldırmadığını ve yıldırmayacağını göstermiş bulunmaktayız.” ifadeleri yer aldı.
Açıklamanın devamı şu şekilde:
“Varoluşumuz sizin “yok öyle bir şey demeniz” ile yok olmadı, olmayacak. Bu topraklarda LGBTİ+lar yüzyıllardır var ve var olacak.
Gelinen noktada ise LGBTİ+’ lar olarak varoluşumuzun tüm yetkililer ve halklar tarafından kabullenildiği, haklarımızın gözetildiği, katledilmediğimiz, güvenli alanlarımızın olduğu bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğimizi bildiririz.
Aydın’dan İstanbul, İzmir, Eskişehir, Ankara ve diğer bütün onur yürüyüşlerine, Boğaziçi’nde direnen lubunyalara, İkizdere’de direnen yoldaşlarımıza selam olsun.
Kendi sokaklarımızda, kendi derelerimizde, kendi dağlarımızda, kendi bedenlerimizde türlü türlü yöntemlerle tahakküm kurma haddini bulanlara; mafyalara, nefrete, kutuplaşmaya inat yaşam alanlarımızı koruyor ve çoğaltıyoruz. Topluma yönelik son yıllarda gerçekleştirilen ve sistematik olarak devam eden baskıya karşı sokaklarımızı koruyoruz.
Geçtiğimiz yıl hem LGBTİ+lar hem de tüm toplum için baskıyla, şiddetle, zorbalıkla geçti. Ancak hiçbirimiz haklarımızdan, varoluşumuzdan ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz. Gökkuşağına dair her şeyi suç unsuru gibi göstermeye çalışanlara karşı, lubunyalar gökkuşağına sahip çıkmaya devam ediyor.
Bizler, bugün buraya sadece “vardık, varız, var olacağız” demeye değil; her yürüyüşümüzün onur yürüyüşü olduğunu ve bundan sonra da hiçbir LGBTİ+nın yalnız yürümeyeceğini söylemeye; ırkçı, erkek egemen heteronormatif türcü iktidara karşı her zaman yan yana ve omuz omuza olduğumuzu söylemeye geldik.
LGBTİ+lar olarak yıllardır verdiğimiz mücadele ile bugünlere geldik ve yan yana omuz omuza bu yolda bu günlere gelmiş bulunuyoruz. Küçük Bayram’da yerlerinden edilen seks işçisi kadınlar, yaşadığımız tüm felaketlerde olduğu gibi pandemide de güvencesizliğe, şiddete ve baskıya karşı sokakta direnmeye devam ediyor. Aydın’ın ilçesinde eşcinsel olması sebebi ile şiddete maruz kalan arkadaşlarımız oldu. Bu cüreti kimden alıyorlar? Mafyavari iktidardan alınan bu cüret ile LGBTİ+lar, kadınlar katlediliyor şiddete maruz bırakılıyor, bir de yetmezmiş gibi “6 ay yatar çıkarım” gibi sözler kullanarak bu cüreti kimden aldığını açıkça beyan ediyorlar.
Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektör Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayan eylemlerde başta LGBTİ+lar olmak üzere tüm Boğaziçi öğrencileri ve akademisyenleri devlet şiddetine, kayyumlara ve atamalara karşı kampüste ve sokakta direnmeye devam ediyor.
Türkiye’nin birçok yerinde Boğaziçi eylemlerine katılan onlarca LGBTİ+nın darp ile gözaltına alındığını, birçok arkadaşımızın ailelerine ve çevrelerine ifşa edildiğini ve bazı arkadaşlarımızın da gözaltında çıplak arama işkencesine maruz bırakıldığını gördük. Üniversitelerinin özerk, demokratik, ilerici ve aydın yapısını savunan 2 lubunya arkadaşımızın, neredeyse 3 ay kadar sebepsizce tutuklandığını ve tutukluluk süreleri boyunca kötü muameleye maruz kaldıklarını biliyoruz ve mücadeleye devam ediyoruz!
6 Mart günü Kadıköy’de gözaltı işkencesine maruz kalan Kürt trans artı kadınlar, sokakta direnmeye devam ediyor. 6 Mart günü Büyük Kadın Buluşması Mitingi’ne katılan trans kadınlara “siz kadın değilsiniz, buraya katılamazsınız” dendiğini ve bu transfobik açıklama sonrasında alana girmeyi isteyen Trans+ Korteji’ne uygulanan sert müdahaleyi gördük. Cis-hetero patriyarkanın ikili cinsiyet dayatmasını yeniden üreterek sosyal medya üzerinden trans+lara saldıran akademisyenleri biliyoruz ve asla yalnız olmadığımızı, olmadığınızı yinelemek istiyoruz.
Lubunyaların ve kadınların yaşamını korumayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede kaldıranlara karşı, kadınlar ve LGBTİ+lar sokakta direnmeye devam ediyor. LGBTİ+ ve gökkuşağı temalı ürünlerin “+18” ibaresiyle satışa sunulması gerektiğine karar veren Ticaret Bakanlığı’nı biliyoruz. Mafyatik ilişkileri ifşa olan bakanların hedef gösterdiği, sapkın ilan ettiği lubunyalar onurla açılmaya, görünür olmaya, sözde ahlakçı anlayıştan sapmaya, sokakta direnmeye devam ediyor.
Siyasetten dışarı atmak istenerek, parti binaları basılarak korkutulmaya çalışılan Kürtler, Deniz Poyraz’ı yaşatmaya, sokakta direnmeye devam ediyor.
Bugün bizimle birlikte yürüyen, direnen, haykıran, Boğaziçi’nde, İkizdere’de direnenlere selam olsun.
Unutmayalım ki LGBTİ+ hakları insan haklarıdır ve eşit değiliz, LGBTİ+lar ile eşitleneceksiniz.”