TBMM’de kabul edilen anayasa değişiklik teklifi Arap basının gündeminde bu hafta da yer aldı. Sultan Abdülhamit’in meclisi kapatma yetkisini hatırlatan Suudi El Hayat gazetesinde Mustafa Zeyn, “Türkiye, demokrasinin geliştirilmesi yerine Meclis-i Mebusan dönemine dönecek” ifadelerini kullandı
TBMM’de kabul edilen anayasa değişikliği taslağı bu hafta da Arap medyasında geniş bir şekilde yer aldı.
‘Obama'dan Trump'a Türkiye’
Türkiye ile çalışmalarıyla bilinen Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin ise, Katar El Şark gazetesinde “Obama’dan Trump’a Türkiye” adlı makalesinde, Trump döneminde ABD ile yeni bir sayfa açmayı bekleyen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydetti. Nureddin, Türkiye’nin ABD ile ilişkiler konusunda bütün umutlarını Trump’a bağladığını iddia etti:
“Trump’tan ABD ile ilişkiler konusunda yeni bir sayfa açmasını bekleyen ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye, Obama seçildikten sonra buraya yaptığı ilk ziyaretinde onu en iyi şekilde karşılamasına rağmen daha sonra ABD’yle düşman ülke haline geldi. ABD yönetimi Ankara’nın gözünde bir şeytana dönüştü.
Erdoğan yönetimi ile Obama idaresi arasında birçok konuda ihtilaflar meydana geldi. Bunların ilki Mavi Marmara olayından sonra Ankara’nın İsrail’le ilişkilerinin gerilmesi oldu. Daha sonra Libya konusunda ve ardından da Mısır’daki gelişmelerle ilgili ihtilaflar oldu. Özellikle de Muhammed Mursi’nin devrilmesinden sonra. Suriye’ye gelince iki ülke arasındaki en büyük sorun Suriye Kürtleri konusunda yaşandı.
Türkiye, Obama’ya hiç hüzünlenmeden veda etti. Hatta onun için tek bir damla gözyaşı dökmedi. Türkiye şu an bütün umutlarını Trump dönemine bağlamış durumda.”
‘Astana: Cenevre için hazırlık’
Katar’da yayınlanan El Vatan gazetesi, 23 Ocak’ta Suriye yönetimi ve silahlı muhalif gruplar arasında yapılması planlanan görüşmelerin önümüzdeki ay Cenevre’de yapılacak daha kapsamlı bir konferans için bir hazırlık niteliğinde olduğunu yazdı:
“Astana, Suriye rejimi ile Suriye muhalefeti arasında önemli görüşmelere şahitlik edecek. Bu görüşmelerin iki temel hedefi var: Bunlardan ilki ateşkesi kalıcı hale getirmek ve krizi bitirmek amacıyla siyasi görüşmelere zemin hazırlamak.
Astana konferansında önemli olan, silahların susması ile ilgili görüşmeler, önümüzdeki ay Cenevre’de yapılması planlanan toplantıya karşı bir alternatif değil, aksine bu görüşmeler siyasi süreci başlatmak içindir. Bu yüzden Astana görüşmeleri, Cenevre için bir hazırlıktır. Astana konferansının önemi de buradan kaynaklanmaktadır.”
Lübnanlı El Nashra haber sitesinde, Türkiye’nin Astana konferansında, Kuzey Suriye’den başlayacak olası bir savaşa karşı muhalefeti silahlandırmak için zaman kazanmak istediği iddia edildi:
“Bölgesel güçlerin Astana konferansı konusundaki bakış açıları ve beklentileri giderek açıklığa kavuşuyor. Bu güçlerden Türkiye Astana görüşmelerinden birçok konuda faydalanmak istiyor. Bunlardan ilki görüşmelerde elini güçlendirmek için ve Kuzey Suriye’den başlayacak olası bir savaş ihtimaline karşı silahlı grupları silahlandırma konusunda zaman kazanmaktır. Bu savaş ihtimali gerçekleşirse, Suriye’nin kaderini de belirleyecek olan savaş olacaktır. Daha doğrusu bütün Ortadoğu’nun kaderini belirleyecektir. Ve bu savaşın Erdoğan’ın da geleceğini belirleyeceğini söylemek abartı olmaz.”
‘Astana ve aşırı iyimserlik’
Haber sitesinde, Astana Konferansı’nın Suriye krizini çözeceğini beklemenin aşırı iyimserlik olacağı da ifade edildi:
“Astana konferansı Suriye’deki çekişmelerde bir durak niteliğinde olacak. Krizi bütünüyle çözme konusunda bu konferansa çok güvenilmez. Ancak askeri alandaki çekişmelerin dozunun azaltılması konusunda bir öncü rolü oynayabilir. Lakin Suriye krizi açısından kesin bir çözüm olmasını beklemek aşırı iyimser bir tutum olur.”
Suudi El Riyad gazetesi de, konferanstan kesin sonuç beklememek gerektiğine yer verdi. Gazete konuyla ilgili yayınladığı başyazıda, daha önce bunun gibi üç tane konferans gerçekleştiğini hatırlattı:
“Astana konferansını sonuçları bakımından iyimserliğe düşmememiz lazım. Özellikle de bu konferansın kendi türünde ilk değil dördüncü olduğunu düşünürsek. Daha önce Cenevre’de üç konferans gerçekleştirildi. Ancak bu konferanslardan Suriye’de geçiş dönemi için kalıcı bir barış süreci inşa edecek sonuç çıkmadı. Dolayısıyla bu konferansı diğerlerinden ayıran ne ki, gelecek bu konferans üzerinden inşa edilsin?”
Filistinli Al Kuds gazetesinde İyad Abu Şakra, Türkiye’nin söz konusu konferansta ABD’nin tutumu ve Moskova’nın baskıları yüzünden kendini hiç de rahat olmayan bir tutumun içinde bulacağını kaydetti. Yazıda, Moskova’nın uluslararası girişimleri tekeline almasından kaynaklı, Türkiye’nin siyasi bir ablukaya maruz kalacağı iddia edildi.
‘Meclis-i Mebusan dönemi’
Londra merkezli Suudi gazetesi El Hayat’ta Mustafa Zeyn tarafından kaleme alınan makalede, son anayasa değişiklikleri ele alındı. Mustafa Zeyn, TBMM’de kabul edilen ve halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişiklikleri için Sultan Abdülhamit’in Meclis-i kapatmasına atıfta bulunarak “Türkiye Erdoğan’la beraber Meclis-i Mebusan dönemine geri dönecek” ifadelerini kullandı:
“Eğer Erdoğan kazanırsa – ki bu yüksek bir ihtimal – mutlak yetkilere sahip olacak. Anayasa değişiklik paketi ona, bakanları seçme ve atama yetkisi veriyor. Ve sayıları 15 olan Anayasa mahkemesi üyelerinin 12’sini seçme hakkı da tanıyor.
Bu anayasa değişikliği ile parlamento, sadece kanunların ve kararnamelerin kaydedildiği bir araç haline gelecek. Eğer bundan imtina edilirse cumhurbaşkanının onu feshetme yetkisi var. Kısacası bu anayasa taslağıyla Erdoğan, demokrasinin temelleri olan meclis denetimini ve güçler ayrılığını yok etmiş olacak. Ve Türkiye’yi yüzyıl öncesine Abdülhamit dönemine geri götürmüş olacak. Türkiye, Erdoğan’la beraber demokrasinin geliştirilmesi yerine Meclis-i Mebusan dönemine dönecek.”
‘AKP ile MHP arasında koalisyona doğru’
Al Arabi Aljadeed Televizyonu, anayasa değişiklik teklifinin 2’inci Tur oylamasının AK Parti ve MHP arasında koalisyon ihtimallerinin konuşulduğu bir ortamda gerçekleştiğine değindi:
“Türk parlamentosu bu hafta anayasa değişiklik teklifinin 2’inci Tur görüşmelerine devam etti. Bu görüşmeler, yeni Türk hükümetinin AK Parti ve MHP’den oluşacağı ihtimallerinin konuşulduğu bir ortamda gerçekleşti. Bu da 15 yıl sonra ilk defa, MHP’nin iktidar partisiyle gizli bir şekilde anlaşması sayesinde gerçekleşmiş olacak.”
Middle East Online haber sitesi de “anayasa değişiklik teklifinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkilerini arttırmayı hedeflediğini” belirterek, anayasa değişikliklerinin TBMM’de kabul edilmesinden sonra referanduma gidileceğini belirtti ve “Erdoğan’ın yetkilerinin arttırılması Türk halkının elinde” ifadelerini kullandı.
(GazeteDuvar)