Toplumsal bir barışın gerçekleşebilmesinin önünün açıldığı bugünlerde, barışabilme olasılığının yüksekliği biz kadınlar için ne anlam ifade ediyor? 30 yıldır süren bu savaşta, Türkiye’nin farklı yerlerindeki kadınlar bu savaşı nasıl yaşadılar ve hangi deneyimlere sahipler? Kürt bölgelerinde kadınların savaş deneyimleri ile batının savaş deneyimleri kuşkusuz birbirinden çok farklı. Kürt bölgesinde 30 yıldır süren savaşta Kürt kadınlarına dayatılan zorunlu göç, baskı, taciz, tecavüz, yoksulluk ile birlikte tüm bu süreçlerden Kürt kadınları güçlenerek çıkmışlardır.
Kadınlar yıllardır barış talepleri için sık sık bir araya gelerek, toplumsal bir barışın mümkün olabileceği mücadelesini verdiler ve vermeye devam ediyorlar. Kuşkusuz, toplumsal bir barışın gerçekleşebilmesinin en önemli taleplerinden birisi de, ana dilinde eğitimin gerçekleşebilmesidir. Anadilinde eğitim kadınlar için ne ifade etmektedir?
Eğitim, devletlerin aile kurumundan sonra gelen en önemli ideolojik aygıtlarından biridir. Eğitim yoluyla devlet, toplumdaki tüm güç ilişkilerini ve yapılandırılmasını yaygınlaştırır ve standart hale getirir. Ulus devletler tek dilli, tek uluslu milliyetçi karakterlerinden dolayı da zaten eşitsiz, cinsiyetçi ,milliyetçi ve ırkçı bir karaktere sahiptir. Eğitim tüm bunların yeniden üretilmesinde önemli bir işleve sahiptir.
Okullarda cinsiyet eşitsizliği oyunlardan ders kitaplarına, öğretmen tutumlarından müfredata kadar yeniden üretilir. Kadınlık ve erkeklik rolleri üzerinden şekillenen bu durum; kız öğrencileri aile içine hapsederken, erkekleri de kamusal hayat içinde belirlemektedir. Tıpkı Serpil Sancar’ın kitabının adı gibi: Erkekler devlet kurar, kadınlar aile… Eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin temeli de buna dayanır. Ulus devletin milliyetçi eğitim anlayışı da hepimizin bildiği gibi asimilasyondur.
Türkçe konuş, Kürtçeyi unut!
Bütün bunlar ana dili yasak olan kadınlar için ne anlama gelmektedir? Dünyanın her tarafında kadınların eğitim hakkı önünde yığınla engel bulunmaktadır. Bir de buna anadilinde eğitim hakkı engeli eklendiğinde eşitsizlik katmerlenerek devam etmektedir. Zorunlu göç sonucu metropollere göç eden Kürt kadınları en başta dil sorunu ile karşılaşmaktadır. Gittikleri doktordan alışveriş ettikleri yerlere, ulaşım araçlarına kadar dil sorunu ile baş etmek zorundadırlar ve Türkçe bilmedikleri içinde ayrımcılıkla karşı karşıya kalmışlardır. Erkekler iki dilli olarak kamu hayatında yer alırken, kadınlar mahallelere sıkışmışlardır.
Anadili ile eğitim göremeyen kız çocukları yaşıtlarından çok daha fazla çaba göstermek durumunda. Çoğu zamanda da dil yüzünden uğradıkları ayrımcılıkla baş edemeyip, okuldan ayrılmak zorunda kalıyorlar. Daha iyi Türkçe konuşabilmek için dillerini unutmak zorunda kalabiliyor, kendi aileleri ile karşı karşıya gelebiliyorlar.
Bütün ulus inşa etme süreçlerinin ortak paydası ve kültürün aktarıcısı olarak görülen kadınları bu konu sıkıştırmaya devam ediyor. Burada temel yaklaşım “Kürt kız çocuklarını herhangi bir siyasal projenin nesnesi değil, kendi başlarına birer özne olarak yaşamları ve bedenleri üzerinde söz sahibi özgürlüğe sahip özneleri olarak değerlendirmek”1 olmalıdır.
Çok dilliliğe yasal güvence
Anadil tartışmaları ve talepleri genellikle eğitim odaklı yapılagelmekte. Ancak ana dili salt okul merkezli bir durum değildir kadınlar açısından. Kamusal hayatın her noktasında anadilin özgür olması gerek. Bundan dolayı anadil eğitim hakkı:
1- Toplumsal yaşamın her yanında olmalı ve her yer çok dillilik eşitlik üzerinden yasal güvenceye alınmalı.
2- Eğitim kurumları parasız olmalı, anadilinde eğitim ve öğretim yapılmalı ve eğitim kurumları her mahallede olmalı. Anadil eğitimi, kreşlerden başlayarak tüm öğrenim süreçlerini kapsamalıdır.
3- Öğretmen tutumları değişmeli, demokratik öğretmen tutum ve davranışları için öğretmenler eğitilmelidir.
4- Ders kitaplarından ayrımcı ifadeler çıkartılmalı ve cinsiyet eşitliği üzerinden yeniden yazılmalıdır.
5- Anadilin yasak olduğu süre boyunca yaşananların telafi edilmesi için devlet pozitif ayrımcılık politikaları geliştirmeli ve uygulamalıdır.
Bitirirken, “Söz konusu ayrımcılıkları yaşayan halkların lehine işleyecek bir eğitim sistemi talep etmenin ve geliştirmenin en önemli adımı ayrımcılığa uğrayanların tecrübeleridir. Bu tecrübeler ve yaşanmışlıklar esas olarak bu talepleri belirler. Bu yapılmadığında, öne sürülen öneri ve değişiklikler genelde eşitsizlikleri üreten ve sadece belli seçkinlerin karşılayabildiği standartların ötesine geçemeyebilir.”2
1 Toplumsal Cinsiyet Eğitim ve Anadili, M. Şerif Derince, Eylül 2012, http://www.disa.org.tr/amac.html
2 Toplumsal Cinsiyet Eğitim ve Anadili, M. Şerif Derince, Eylül 2012, http://www.disa.org.tr/amac.html