Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, 24 Haziran seçimlerine ilişkin yayımladığı raporda, seçmenin tarafsız ve engel olmaksızın haber alabilmelerini sağlayan bir seçim kampanyası sürecinin gerçekleşmediğine dikkat çekildi.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), TBMM’nin daveti üzerine 28 üyesiyle İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum ve Diyarbakır’daki seçim bürolarında yaptıkları, 24 Haziran seçim çalışmaların ve seçim gününe ilişkin gözlemleri raporlaştırarak yayımladı. Heyete başkanlık eden Olena Sotnyk’in imzasıyla yayımlanan raporda, seçmenlerin tarafsız ve engel olmaksızın haber alabilmelerini sağlayan bir seçim kampanyası sürecinin gerçekleşmediğinin altı çizildi.
“OHAL demokratik alanı daralttı”
DW Türkçe’de yer alan habere göre raporda seçimin OHAL koşullarında gerçekleştiği, OHAL’de seçim olabileceği ancak Türkiye’deki OHAL uygulamasının “demokratik tartışma ve çoğulcu düşüncelerin ifadesi için gerekli alanı daralttığı”na dikkat çekildi. Rapora göre, seçmenler 24 Haziran farklı görüşleri savunan aday ve partiler arasında seçim hakkına sahipken adaylar, kaynak ve medyada görünürlük açısından eşit kampanyalar yürütemedi, görüşlerini yayamadı. Raporda, “AKPM heyeti, iktidar partisinin seçim kampanyası sırasında kamu olanaklarını usulsüz biçimde kullandığı konusunda bilgilendirilmiştir, bu durum devlet ile parti arasında ayrım yapılmasına ve uluslararası uygulamalara aykırıdır” ifadelerine yer verildi.
Seçimler öncesinde seçim kanununda yapılan değişikliği “tartışmalı” bulan AKPM gözlemcileri, AKPM’nin başvurusu üzerine Venedik Komisyonu’nun görüş hazırlamakta olduğunu anımsatarak, hükümetinin bu görüşte yer alacak tavsiyeleri dikkate almasını istedi.
Erdoğan ve AKP medyada daha sık ve daha avantajlı yer aldı
Raporda ayrıca Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) seçim gözlem misyonu (ODIHR) tarafından Tayyip Erdoğan ve AKP’nin “medyada daha sık ve daha avantajlı yer aldığı”na ilişkin tespiti anımsatıldı. Kamuya ait basın kuruluşları başta olmak üzere medyanın “adaylar hakkında seçmenlere tarafsız haber sunmadığı” görüşü dile getirildi ve medyanın seçim kampanyalarını yansıtışı konusunda “hiçbir kontrol” olmadığı kaydedildi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararlarının yargı denetimine kapalı olması eleştirilirken, bu durumun “seçim sisteminin hukuksal bütünlüğünü zedelediği” yorumu raporda yerini aldı.
Raporda Ankara’nın yüzde 10’luk seçim barajı, seçme ve seçilme hakkına yönelik kısıtlamalar gibi birçok konuda yapılan tavsiyeleri dikkate almadığına dikkat çekildi. Ayrıca Türkiye’de siyasi partiler ve seçim kampanyaları finansmanının Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Birimi (GRECO) tavsiyeleri ışığında yeniden düzenlenmesi gerektiği kaydedildi.
24 Haziran’a ilişkin bölümde ise AKPM gözlemcilerinin ziyaret ettikleri 124 bürodan 17’sinde oy sayımı sırasında sorun gözlemlediği, bazı gözlemcilerin seçim bürolarına girişlerine mani olunmaya çalışıldığı veya oy sayımı sırasında “engellemeye çalışıldıkları” not edildi.
Rapor, 8 Ekim’de AKPM üyesi 9 AKP’li, 4 CHP’li, 2 HDP’li, 2 MHP’li ve 1 İyi Partili üyeden oluşan heyetin katılımıyla Strasbourg’ta gerçekleşecek genel kurul toplantılarında tartışılacak.