“11 Eylül Amerika İkiz Kule saldırılarından sonra Amerikalılar yıkılan yapıların çevreye yaydığı asbest miktarını analiz ederek, bölgede ortaya çıkan hastalık vakalarını hesaplamışlardı. Benzer bir yöntemi, 6 Şubat depremlerinden etkilenen iller için de uyguladık. Depremden sonra ortaya çıkan toplam 350 milyon ton asbesti baz alarak yaptığımız hesaplamalarda -11 Eylül saldırılarına göre 100 kat daha fazla- önümüzdeki 10 yıl içinde bölgede 300 bin ila 400 bin kişinin, özellikle karın zarı ve akciğer kanseri başta olmak üzere asbest kaynaklı çeşitli kanser türleriyle karşılaşma ihtimali olduğunu gördük.
“Asbestin neden olacağı sağlık sorunları daha büyük ve uzun vadeli bir tehdit anlamına geliyor”
Bu durum, depremde yaşanan can kayıplarından bile daha büyük bir tehdit oluşturabilir. Depremde, resmi rakamlara göre, 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Bu rakamların her biri birer insan, birer umut ve bu toprakların değerli insan kaynağıydı. Deprem, Türkiye’de derin bir travma yarattı. Ancak asbestin neden olacağı sağlık sorunları, hem insan kaynağı, hem ekonomi hem de sağlık sistemi açısından çok daha büyük ve uzun vadeli bir tehdit anlamına geliyor.”
“Gelecekte çok ciddi çevresel ve sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir”
Atıkların doğru yönetilmemesinin çevre sağlığı açısından da büyük risk olduğuna dikkat çeken Başkan Tutdere, “Adıyaman’da tahmini olarak 20 milyon ton, Türkiye genelinde ise depremden etkilenen 11 ilde yaklaşık 130 milyon ton atık oluştuğu belirtiliyor. Bazı araştırmalara göre, depremden etkilenen 14 milyon insanın yaşam alanlarından yola çıkarak yapılan hesaplamalar, bu miktarın 350 ila 580 milyon ton arasında olabileceğini öngörüyor. Bu rakamlar, özellikle 100 milyon tonun üzerindeki atık miktarı, ne kadar büyük bir çevresel sorunla karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Bu kadar devasa bir atığın doğru yönetilememesi, gelecekte çok ciddi çevresel ve sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir” dedi.
“Atıkların ayrıştırılması ve ekonomiye kazandırılması için kapsamlı bir sistem kurulması gerekiyor”
Atık yönetiminin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevi olduğunu hatırlatan Başkan Tutdere, belediyelerin yeterli bütçe ve ekipmana sahip olmadıkları için süreci verimli yönetemediğini ifade etti. Konuyla ilgili olarak hükumete ve Bakanlığa çağrıda bulunan Başkan Tutdere, “Türkiye Afet Risk Planına göre enkazları kaldırmak, yıkmak, molozları kaldırmak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının uhdesinde ama biz görevimiz ne olursa olsun biz insanların hayatını tehlikeye atacak bu atıkların toplanması için gerekli olan tüm işlemleri yapacağız ama çok büyük moloz yığını var bununla mücadele etmekte zorlanıyoruz. Türkiye Belediyeler Birliği ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının desteğiyle atıkların ayrıştırılması ve ekonomiye kazandırılması için kapsamlı bir sistem kurulması gerekiyor” diye konuştu.
Oturumda, Hatay Büyükşehir Belediyesinden Ceren Yavuzyılmaz, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneğinden Dr. Baran Bozoğlu ve Çevre Mühendisleri Odasından Ali Güner de afet atıklarının yönetimi konusundaki deneyim ve önerilerini paylaştı.
(ANKA)