Samandağ Kalkındırma Derneği ile Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneğinin ortaklaşa organize ettikleri , her yıl coşku ile kutlanan Samandağ Evvel Temmuz Festivali, sosyal, kültürel geleneksel bir festivaldir. Festival’in 2.gününde “Medya ve İktidar” paneline Radikal’den gazeteci İsmail Saymaz ve Cumhuriyet gazetesinden Ahmet Şık katıldı.Konuşmalarından bazı notlar:
İsmail Saymaz;
“Cumhuriyet döneminin çizdiği bir vatandaş kimliği vardı, türk konuşan, erkek konuşan, vatan konuşan.Bunun karşısında yer alan kominist hareketlerin önü kesildi, seyyare yeni dünya gazetesi kapatıldı.”
“Dönemin iki büyük kabusu; Kürt kabusu ve komünist kabusudur. Kürtler medeniyet dışı varlıklar olarak gösterilip onları aşağılamaya yönelik yazılar yazdırıldı. Hayatı Türkçeleştirme hareketi’nden Hatay’da payını almıştır. Hatay bugünün ismi, asıl ismi Sancak’tır. Mecliste dağıtılmış, buraya da Hatay düşmüştür.”
“Tek partili dönem ve sonrasında basının durduğu yer çok önemlidir, komünistler için cadı avı başlatılmıştır. 90lı yılldarda ise basının dili talimatlarla belirlenmiştir. Türk siyasi hareketini seksle dolaşıma sokma bu dönemde Kürtlerle ilgili söylemler çoğalmış, bu dönemde gazetecilerin ve gazete dağıtıcıların en çok öldürüldüğü dönemdir. Önce Ahmet Şık’ı tutukladılar, sonra bizi onunla tehtid ettiler”
“Hiçbirimizin beklemediği bir şey oldu, geldi bu iktidar Gezi Parkı duvarına çarptı. “Gezi Parkı arkasında lobi var”, “Gezi Parkı taraftarları darbe yapmak istiyor”, “Dolmabahçe camiisine ayakkabılarla girildi”, “Türbanlı kadının üstüne işediler” gibi söylemlerle bilinçli ve maksatlı olarak, halkı karşı karşıya getirmekten hiç korkmadıklarını gösterdiler. Neyseki halk buna inanmadı. 1 kere inansaydı, okmeydanı’ ‘nın eyüp’ ü, gazi’nin nurtepe’yi basmasının önüne geçilemezdi ”
Ahmet Şık ;
“Dönemsel olarak her şey değişse de, bugün burda herkes kendinin medyası olsa da, değişmeyen tek şey ; iktidarın söylemini dayatması ve ona karşı duruştur.”
“80 Darbesi dönemi, dönemin en ilerici en laik politikacısı diye anılan Turgut Özal’la başlamıştır. ”
“Gezi isyanının en önemli gelişimi, medya gerçeği olmuştur. İnsanlar Türkiye medyasının konuyu ele alış biçimi ya da doğrusu almayış biçimine şahit oldular. O süreçte sosyal medya çıktı ve insanların beklentileri değişti. Akp iktidarına gelene kadar 2003-2007 ikinci iktidar dönemine kadar; yeniden bir medya inşaa ettiler. Hayatımıza hiç değmeyen bir habercilik. Kemalistlerin 90 yılda yaptığı zulmü, 10 yılda yaptılar. Devlet-medya eleştirisini yaparken doğal olarak devleti suçluyoruz, doğru. Fakat neden bu iş bukadar kolay oluyor? Çünkü gazetecilik gibi kamusal bir işin sendikacılık oranı %3.”
“Birde sansürden bahsetmek gerekir. Patronaj kaynaklı ekonomik sansür ve Otosansür .
“Patronum bana yazma demedi” demez çünkü yazmayacağını bilir, işte bu otosansürdür.
“Bizim gazete zaten yayınlamaz” denedin mi?”
“Doğan Haber Ajansı, yapması gerekeni yapınca devrimci olarak görüyorlar. Fakat kazın ayağı böyle değil tabi, 7 Haziran seçim sonuçları böyle olmasaydı büyük ihtimal burda oturamazdık, sizler de büyük ihtimal aynı kaderi paylaşırdık. Aydın Doğan şimdi devrimci gözüküyor, 10 yıl önceki medya grupları bugünün AKP iktidar medyasıydı.”
“Türkiye’ nin en büyük medya patronu, bugün beyaz sarayda yaşayan Recep Tayyip Erdoğandır.”