Kimi tatilini iptal etti kimi hep gittiği restorana ‘bir süreliğine’ gitmemeye karar verdi. “Türkler merhametli millet. Bir Türk saldırırsa kurtaran bir başka Türk olur” diyen de var ama Türkiye’de yaşayan ‘çekik gözlüler’in geneli Çinli zannedilip tepki görmekten endişe ediyor.
Türkiye’de yaşayan Uzakdoğulular bugünlerde sorulara cevap vermeye, fotoğraf çektirmeye yanaşmıyorlar. Bir de dil sorunları var. Şehrin en ünlü Çin, Japon restoranlarında çalışanların çoğu Türkçe de İngilizce de bilmiyor. Zar zor anlaşabildiğimiz Taylandlı garson “Irkçı insan her ülkede var. Ben seviyorum senin memleketini” diyor. İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında bir Çin restoranının Türk şef garsonu: “Bize saldıran olmadı. Ama biz zaten her şeye hazırlıklıyız, burası Taksim. Şimdi biri gelip taşla sopayla saldırırsa hiç şaşırmam.”
Tayvanlı bir grup turist, gazeteci olduğumuzu öğrenince tedirgin oluyor; Yakınları seyahatlerini ertelemelerini istemiş ama onlar sorun olmayacağını düşünmüşler. Ama şimdi bir gazetecinin böyle sorular sorması ortada büyük bir sorun olduğunu düşündürmüş onlara.
Türkçe bilmek can simidi
Aksaray’daki tanınmış Uygur restoranlarından Huzur’a gidiyoruz. Mekân iftara kadar kapalı. Kapının önünde genç bir kadın var. Subi G., 31 yaşında. Uygur Türkü. 10 yıl önce eğitim için gelmiş buraya. Sakarya’da işletme okumuş, Çin-Türkiye arasında hizmet veren bir kargo şirketi kurmuş. “Türkiye’ye geldiğim yıllarda Türkler bizi yabancıymışız gibi görmüyordu. Ama iki-üç senedir sokakta yürümeye korkuyorum. Çünkü ‘yabancı’yız artık buradaki insanlar için. Bizim memleketten gelip de düzgün iş yapmayanlar yüzünden mi böyle oldu bilmiyorum. Sokakta yürürken Rusça laf söylüyorlar; “Özbekistan’dan mı Kazakistan’dan mı geldin” diyorlar ya da “Çinli misin” diyorlar. Gerçekten bilmiyorsa anlatıyorum; ‘Biz de Türk’üz’ diyorum. Böyle anlatınca güzel karşılıyorlar” diyor.
Bir başka Uygur restoranındaki garson Lokman A. da Türkmenistan’dan buraya eğitim için gelmiş. Sakarya’da tarih okuyor. “Beni pek karıştıran olmuyor. Türkçe konuşuyorum ya, anlıyorlar hemen” diyor.
Türkçe konuşuyor olmak bir can simidi. Hiç bilmeyenler de üç-beş kelime öğrenmeye çalışıyor şimdilerde. Bu hiç yoktan bir güvence sağlıyor ama bir tehlike anında saldırganlarla ‘aynı dilden’ konuşmak mümkün mü ki?
Ben Çinli değilim diye bağırmak çözüm mü?
Keya Üstünel, Öğrenci (Çinli-Türk): 22 yaşındayım, annem Çinli, babam Türk. Türkiye’deki olaylar başladığında tatil için Çin’e gitmiştim. Çin’de doğdum, üniversite için dört yıl Türkiye’de yaşadım. Ama şimdi dönmek istemiyorum. Annem dönüş biletini iptal etti. Şu an Shendu’dayız. Hiç dönmeme ihtimalimiz var.
Yumiko Kase, Restoran işletmecisi ve çevirmen (Japon): 72 yaşındayım, 20 yıl önce Türkiye’ye yerleştim. Çekik gözlü insanların hepsini hedef almak saçma. Saldırıya kalkmış Türkler de normal insan değiller galiba. Saldırmakla mesele çözülür mü?
K.T, Üniversite öğrencisi (Japon): Bize saldırdığı söylenen alperenlerden değil, tinercilerden korkuyorum. Yani aklını düzgün kullanamayan insanlardan. Yoksa inan bana, Türklerden daha duygusal bir millet zor bulursun. Halden anlayan, empati kuran, şefkat gösteren bir millet bence. Ama şiddet kullananlar… Sizce onlar gerçekten Türk mü?
“Ben Japonum diye bağırın”
Ayaka Öztürk, Akademisyen (Japon): İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim. Konsolosluktan uyarı geldi, bir saldırı olunca “Ben Japonum, Çinli değilim diye bağırın” dediler. Bu problemi çözmüyor ama…
…
“Bana Çinli diye saldırırlarsa memnun olurum”
Uygur Özerk Bölgesi’nden isminin açıklanmasını istemeyen üniversite öğrencisi anlatıyor:
– 29 yaşındayım. Urumçiliyim, 2011’den beri Türkiye’de yaşıyorum. Yüksek lisans yapıyorum.
– Türkiye’deki protestoların amacı Uygurlar’a destek olmak. Biz buna ancak seviniriz. Ama insanları dövmek yanlış bir destek şekli. Biz hükümetinizin yardımına ihtiyaç duyuyoruz.
– Benim de gözüm çekik. Ama herhangi bir saldırıyla karşılaşmadım. Tedirgin de değilim. Bir saldırıyla karşılaşırsam herhalde bundan memnun kalırım. Çünkü bu Çinliler’e nefretin göstergesidir. Uygur olduğumu anlatırım, arkadaş olmaya çalışırım o saldıran kişiyle.
– Sosyal medyada Uygur Türkleriyle ilgili dolaşan haber ve fotoğrafların çoğu gerçek. Annem çok hasta olduğu için memlekete gittim birkaç ay önce, geçen ay döndüm. Orada Müslümanlar’a yapılan haksızlıklar iyice artmış. Benim de abimi tutukladılar. Ancak rüşvet vererek suçunun ne olduğunu öğrenebildik; yasadışı dini etkinliklere katıldığı için hapse atılmış. Ben de yeniden buraya gelmekte çok büyük sorunlar yaşadım. Pasaportuma el konuldu. Mecburen kâğıt üstünde bir evlilik yaptım. Eşimi geride bırakarak gittiğimi, yani mutlaka geri döneceğimi söyleyerek gelebildim.