“Bizim sahne ile ilgili yaşadığımız bir hikâye var, bir masal var. Zamanla daha büyük yerlere taşıyabileceğimiz, ne olur bilemiyorum ama bu konserlere daha başka şeyleri taşıyabileceğimize dair tuhaf bir inanç var içimde. Bu konserler sadece bir konser olarak kalmayacak gibi geliyor. Belki bir yürüyüş başlatırız bilemiyorum.”
“Devrimi düşünürsün, düşünebilirsin, şöyle olsun böyle olsun hatta bir sistem bile kurabilirsin. Ne zaman yaparsın. Devrim yaptıktan sonra… Bok devrim yaptıktan sonra… Şu anda bunu düşünüyorsan yaparsın, bunu yapmaya başlarsın. Ve böyle yaşamaya başlarsın. Hayatla da böyle anlamlı bir ilişki kurarsın… ”
“Birbirimizi sevebilmek için birbirimize benzememiz gerekmez. Hopa’yı Hopa’dan sevmek kolay, biz Hopa’yı Diyarbakır’dan sevdirdik.”
“Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız.”
“…Hayatım 33 yaşına kadar hep mücadele ile geçti. Hep gıcık işlerle uğraştım. Şimdiye kadar verdiğim bütün mücadele ve rahatsızlık için kimseden özür dilemiyorum ve yaptığım her şeyden de gurur duyuyorum. Bundan sonra da hayatım ve sağlığım nere giderse gitsin daha da gıcık, illet, muhalif, deli bir herif olmaya devam edeceğim.”
“Hayatımda ne paranın ne de başka acayip değerlerin çok fazla bir yeri olmadı. Para güzel bir şey, bazen olduğu zaman kendimi iyi hissediyorum ama parayı hissetmiyorum”
“O çayı içen biri geri zekâlıdır. Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.”
“Türkülerin sahibi tüm insanlardır. Müzik sadece şarkı söylemek, müzik aleti çalmak değildir. Bir şeyler yaşayabilenler sadece çok yetenekli olan insanlar değildir. Müzik yapmak için yetenek yetmez, algılama biçimi, hayata karşı duruş, kendini ve başkalarını savunabilme yeteneği, idrak gerektirir.”
“Trabzonspor’u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir. Benim için Trabzonspor, en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı. Öyle bir kahramandı ki statükoyu bile devirmişti.”
“Yüz sene daha yaşasam, yapsam, yapsam, yapsam hep yapsam yine eksik gideceğiz. Ne kadar eksik gidersek hayatta yapacak o kadar çok şey bırakırız…”
“Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar ‘a, ateş hırsızlarına, Ernesto “Çe” Guevara’ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz…”
Teşekkürler Kazım
“…Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.”