Mustafa Karasu
7 Haziran seçimleri tarihe Türkiye’nin en önemli seçimi olarak geçecek. Bu seçim sadece hangi partinin ne kadar oy alacağıyla sınırlı değil ve Türkiye’nin yeniden şekillenmesi, zihniyet ve yapılanma olarak yeni bir döneme girmesini beraberinde getirecek. Bu dönemin en büyük aktörü de HDP olacak.
Seçim kampanyası bile HDP’nin Türkiye’de neleri değiştirdiğini ve değiştirebileceğini gözler önüne sermiştir. Türkiye’nin temel tıkanma noktalarını aşacak tek parti olduğu görülmüştür. Türkiye gibi farklı etnik ve inanç topluluklarının olduğu bir ülkede barış ve istikrarın nasıl gerçekleşebileceği HDP’nin ortaya koyduğu zihniyet ve tutumla çok iyi anlaşılmıştır. Türkiye’nin temel sorunlarının nasıl çözüleceği çok iyi görülmüştür. Eğer Türkiye “tek, tek, tek, tek” demekten vazgeçerse her sorunu çözebilir ve tarihteki en güçlü birliğini yaratır. Demokratik ulus zihniyeti Türkiye’yi Ortadoğu’da doğan güneş haline getirir. Türkiye’nin toplumsal barış temelinde Ortadoğu’nun güneşi haline gelmesi açısından 7 Haziran seçimleri önemli rol oynayacaktır.HDP çok büyük bir iş daha başarmıştır. Şimdiye kadar bir araya gelmeyen sol, sosyalist ve demokrasi güçlerini bir araya getirmiştir. 12 Mart’tan sonra gerçekleşen ilk seçimde Bülent Ecevit Karaoğlan figürüyle böyle bir durum yaratmıştı. Kuşkusuz o zaman sol güçler ve demokrasi güçlerinin tecrübesi bugünkü gibi değildi. Ne Ecevit pratiğini görmüşlerdi, ne de 12 Eylül’ü. 12 Mart döneminde yapılan ağır baskılar ve gerçekleşen idamlar sonrası Ecevit’in söylemleri bir soluk alma gibiydi.
12 Eylül, 12 Mart’tan daha ağır bir baskı ve zulüm uyguladı. Bunu anayasasıyla kurumlaştırdı. 12 Eylül, 12 Mart ve sonrasının tecrübesiyle bir daha demokrasi güçlerinin, sosyalistlerin ayağa kalkmaması ve birlik olmaması için her türlü tedbirini aldı. Sola ve demokrasi güçlerine karşı bir özel savaş politikası izledi. Özellikle Kürt halkının mücadelesiyle Türkiye halklarının mücadelesinin bir araya gelmemesi için her türlü kirli savaş yöntemini, psikolojik savaş ve manipülasyonu uyguladı. Solu bir araya gelemez hale getirdiği gibi, sol birbirine karşıt hale geldi. Bunda 12 Eylül zihniyeti, planlaması ve özel savaş yöntemlerinin payı çoktur.
Demokrasi güçlerinin tarihi başarısı
Kürt Özgürlük Hareketi 12 Eylül faşist darbesinden bu yana defalarca başta sosyalistler olmak üzere tüm sol çevreleri ve demokrasi güçlerini birleştirme ve ortak mücadele içine sokma çabası içinde oldu. Ancak bazı olumlu şeyler olsa da esas olarak Türkiye halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesiyle Kürt halkının demokrasi ve Özgürlük Mücadelesi’ni ortaklaştıramadı. Sınırlı düzeyde gelişen ortak mücadele ise gereken sonuçları almak açısından yeterli olmadı. Ancak bir musibet bin nasihatten yeğdir misali AKP’nin otoriter, hegemonik ve despotik karakteri ilk defa Kürtler başta olmak üzere Türkiye devrimci demokrasi güçlerini bir araya getirdi. Bu, tarihi bir başarıdır. ÖDP ve Birleşik Haziran Hareketi gibi bazı güçler tereddütler içinde başta bu birliğin içine girmeseler de gelinen aşamada HDP ile ortak tutum içine girmeleri önemlidir. Şu anda tüm sol örgütler HDP çatısı altında toplanmış bulunuyor. EMEP, ESP, Partizan, MKP, SKYP, SDP, Yeşiller ve Sol Gelecek dahil onlarca sosyalist ve sol örgüt HDP etrafında bir ittifak kurmuş durumdadır. Bunun büyük bir olay olduğu ve Türkiye’nin geleceğini belirleyecek gelişmeler ortaya çıkaracağı açıktır.
Aleviler başta olmak üzere tüm dışlanmış, ötekileştirilmiş inanç toplulukları da HDP etrafında birleşmiştir. Yine Çerkesler, Araplar, Lazlar, Asuriler, Türkmenler gibi birçok etnik topluluk da demokratik ulus modeli nedeniyle yüzünü HDP’ye çevirmiştir. Bunlar çok önemli gelişmelerdir. Türkiye’nin yeniçağı yaşanmaktadır. Hatta bu Türkiye gerçeği başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünya için de bir çağı kapatıp başka bir çağı açma gibi bir gerçekliği ifade edecektir. Tarihte bir çağı kapatıp başka bir çağı başlatan olaylardan ve dönüm noktalarından çok daha önemlisi HDP’nin demokratik ulus modeliyle gerçekleşmektedir.
Demokrasi ittifakının gücü artacak
HDP zihniyeti, programı, seçim bildirgesi ve seçim sürecindeki çalışmaları, bırakalım barajı, yüzde 20’yi bile aştıracak kapasiteye sahiptir. O nedenle HDP’yi sadece seçimlerde aldığı oy oranıyla değerlendirmemek gerekir. HDP, seçim çalışmalarını eşitsiz koşullar, engeller, saldırılar altında yürüttü. Bu seçimdeki çalışma etkinliği ve halkın ilgisi yüzde 20 civarında oy alacak bir potansiyeli ortaya çıkarmıştır. Hatta HDP’de Türkiye’nin birinci siyasi gücü olma potansiyeli vardır. HDP yıllardır oluşturulan önyargılar ve bu seçim sürecinde konulan engeller ve saldırılar olmasaydı, tüm Türkiye’de çalışma imkanı bulunsaydı, yüzde 30’ları bile aşardı.
Bu seçimdeki çalışma etkinliği ve halkın ilgisi yüzde 20 civarında oy alacak bir potansiyeli ortaya çıkarmıştır. Eğer yüzde 15 aşılmamışsa bu kesinlikle AKP’nin seçim hileleri, sandığa müdahalesi ve seçim sürecindeki eşitsiz koşullardan kaynaklıdır.
Bu seçim sonuçlarıyla birlikte demokrasi ittifakının siyasal alandaki gücü çok çok artacaktır. HDP, aldığı oy ve milletvekili sayasından çok daha fazla bir siyasi güce ulaşacak. Zaten seçim süreci boyunca AKP sol güçlerin, demokrasi güçlerinin güçleneceği korkusuyla HDP’ye saldırılar gerçekleştirdi. O nedenle demokrasi ittifakını 7 Haziran’dan sonra daha da genişletmek gerekmektedir. AKP’ye ve mevcut siyasi düzene karşı mücadele seçimden sonra daha kapsamlı, daha planlı ve hedefli biçimde yürütülmek durumundadır. 7 Haziran seçimleri demokrasi mücadelesinde bir dönemeçti. Ancak Türkiye’yi demokratikleştirmek ve Türkiye’nin tüm sorunlarını çözmek için HDP etrafında oluşan demokrasi ittifakının daha güçlü, etkili ve mücadele yürütür hale getirilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve tüm sorunların çözülmesi böyle gerçekleşir. Seçimden sonra bu yönlü çaba ve mücadele geliştirilmez ve geçen dönemde olduğu gibi toplumsal mücadele güçlerinden kopuk, sadece parlamentoda konuşma yapmakla yetinilirse bu tarihi fırsat kaçırılmış olur.
HDP mücadele gücünü ortaya çıkardı
HDP projesinin en büyük başarısı, ne kadar milletvekili kazanıldığından öte, çok geniş bir demokrasi ittifakı ve mücadele gücünü ortaya çıkarmasıdır. Bu güç ortaya çıkarılmıştır. Şimdi bu gücü Türkiye’nin demokratikleşmesi için değerlendirmesi gerekenler demokrasi ittifakını oluşturanlardır. Bunun nasıl gerçekleştirileceği üzerinde yoğunca durulması gerekir. Yoksa ortaya çıkan bu tarihi fırsat kaçırılmış olur. Kuşkusuz bu Mücadele seçim bildirgesinde ortaya konulan asgari program etrafında gelişmelidir. Aslında seçim sürecinde oluşan demokrasi ittifakı çalışmanın yarısıydı; belki de daha azıydı. Bu ittifakın bundan sonra ne yapacağı önemlidir. Seçim başarısının anlamlandırılması buna bağlıdır. Büyük emeklerle ortaya çıkarılan bu güç, bu demokrasi yığınağı doğru ve etkili değerlendirilmezse seçim başarısı da zayıf kalır. Seçim başarısını sağlayan HDK-HDP projesi ve bunun etrafında şekillenen demokrasi ittifakına gereken anlam verilmemiş olur. Bu ittifaktan her kesimin siyasal, sosyal ve kültürel beklentileri bulunmaktadır. Bunları birbirini tamamlayan, bütünleyen bir demokrasi programıyla demokrasi mücadelesinin aktif aktörleri olarak bundan sonra da harekete geçirmek ve etkili kılmak önemlidir. Çünkü HDP’nin seçim başarısı, çıkardığı milletvekillerinden öte bir demokratikleşme gücü ortaya çıkarmasındadır. Bu gerçeklik HDP’ye büyük tarihsel sorumluluk yüklemektedir.
Bu seçim başarısı kesinlikle daha geniş bir demokrasi ittifakını ortaya çıkaracaktır. Bu somutlaşan yeni umut etrafında birçok toplumsal, kültürel ve siyasal kesim toplanacaktır. HDP bunu iyi yönetirse Türkiye kaçınılmaz olarak demokratikleşme yoluna girecektir.
Kuşkusuz bu seçim başarısı hazmedilmeyecektir. Bu başarıyı boşa çıkarmak için birçok oyun birçok yol ve yöntemle devreye sokulacaktır.
Biz, Türkiye açısından tarihi bir proje olan HDK-HDP projesinin amaçlandığı biçimde gerçekleştiğini düşünüyoruz. Bundan sonrası, bu gerçekleşen projenin hedeflerine ulaşması için yapılması gerekenlerdir. Bu açıdan esas görev şimdi başlıyor demek yanlış olmaz. HDP’nin başarısı bütünlüklü ele alınır ve gerekleri yerine getirilirse on yıllardır Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen mücadeleleri sonuca götürmede bu çabalar ve başarılar çok önemli bir rol oynayacaktır.
(Bu yazı 10 Yeni Özgür Politika’dan alınmıştır.)