6-7 Eylül 1955’teki İstanbul Pogromu, 1915’teki azınlıklara yönelik soykırımdan sonra ırkçılık ve nefret tarihinin en şiddetli olaylarından biri olarak tarihe geçti. 6-7 Eylül’de İstanbul ve diğer birçok şehirde Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Süryaniler nefret söylemine ve şiddetli saldırılara maruz kaldılar.
Pogrom sonucunda 12 kişi öldü ve 300 kişi yaralandı. Resmi kayıtlara göre 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 8 ayazma, 26 okul ve birçok mezarlık ciddi şekilde hasar gördü ve yağmalandı. Resmi olarak 60 kadın cinsel saldırıya maruz kaldı. Resmi olmayan kayıtlara göre bu sayının 400’e yakın olduğu iddia edildi. Pogromun kışkırtıcıları ve failleri ceza almadı.
6-7 Eylül pogromundan bu yana altmış dokuz yıl geçti. O zamandan bu yana, yüz binlerce Rum, Ermeni ve Süryani Türkiye’yi terk etmek zorunda bırakıldı. Türkiye, bir toplum olarak hala tarihindeki bu en büyük pogrom ile yüzleşemedi. Halklara yönelik nefret suçları bugün de devam ediyor.
Ne oldu? 6-7 Eylül Pogromu nasıl başladı?
Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlı İstanbul Ekspres gazetesi, 6 Eylül 1955’te “Atamızın evi bombalandı” başlıklı bir haber yayımladı.
Yayınlanan haberde, Türk konsolosluğu olarak hizmet veren Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün evinin bombalandığı iddia edildi. Türkiye basını bombayı Yunanlıların yerleştirdiğine dair imalarda bulundu. İstanbul Ekspres haberinin ardından sokaklara dökülen öfkeli kalabalığın ilk saldırısı 6 Eylül akşamı İstanbul’un Pangaltı semtinde bir Rum vatandaşına ait Haylayf Pastanesi’ne olurken, kısa sürede, organize çetelerin şiddeti tüm İstanbul’a yayıldı.
Yunanistan’da, MİT ajanı olduğu iddia edilen Oktay Engin ve konsolosluk çalışanı Hasan Uçar 18 Eylül’de tutuklandı. Oktay Engin, bir mazeret sunduktan sonra kışkırtmaya indirgenen saldırıyı gerçekleştirmekle suçlandı. Türkiye’ye kaçmayı başardı. Bir Yunan mahkemesi tarafından üç buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmasına rağmen Engin iade edilmedi. 1992-1993’te Türkiye’nin Nevşehir ilinin valisi oldu.
6-7 Eylül pogromu sırasında “Taktik Seferberlik Grubu”nda görev alan Sabri Yirmibeşoğlu, yaşanan şiddet olayları hakkında, “6-7 Eylül, Özel Harp Bürosu’nun bir operasyonuydu ve çok iyi organize edilmişti. Amacına ulaştı.” dedi. Yirmibeşoğlu, devlet bürokrasisinde hızla yükseldi. 1988-1990 yılları arasında Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği üyeliği yaptı.