Cezaevlerindeki hasta tutsaklara uygulanan zulüm devam ediyor. Durumu çok ağır olan Hasan Kaçar, yine tahliye edilmedi.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre; Adli Tıp’ın “Cezaevinde tek başına kalamaz, tedavisi yapılamaz, cezası altı ay ertelensin” demesine rağmen savcılık, ölmekte olan mahkûm Hasan Kaçar’ı tahliye etmedi. İstanbul Emniyeti’nin “Tahliyesi toplum açısından tehlikelidir” yönünde görüş belirtmeyişini, sanığın aleyhine yorumlayan savcılık, “Olumlu görüş de belirtilmiyor. Dolayısıyla tahliyesi, toplum açısından tehlikelidir” gerekçesini gösterdi. Savcılık ayrıca, Hasan Kaçar’ın gastroenteroloji ve romatoloji klinikleri ile mahkûm koğuşunun bir arada olduğu bir hastanede tedavi görebileceğini savundu. Oysa Kaçar, iki yıldır böyle bir hastanede kendisine yer bulunamadığı için bu hale gelmişti.
PKK adına kimi eylemlere katıldığı iddiasıyla müebbet hapis çezasına çarptırılan 29 yaşındaki Kaçar, Rize E Tipi Cezaevi’nde ‘ankilozan spondolit’ adlı hastalığa yakalandı. Bu yüzden kemiklerinde iltihaplanma ve iç içe geçme durumu baş gösteren Kaçar, artık hareket edemez bir halde yaşıyor. Normal şekilde yürüyemeyen, ellerini çok az hareket ettirebilen, boynunu çeviremeyen Kaçar’ın kaburgaları iç organlarına baskı yaptığı için ileride göğüs kemiğinin çıkarılması gerekecek.
‘Unutulan’ bir cümle yüzünden bırakılmadı
Kaçar durumu ağırlaşınca, ATK’nın hazırladığı 9 Ekim 2013 tarihli rapora istinaden Metris R Tipi Cezaevi’ne götürüldü. Aylarca Metris’te tutulduktan sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne kaldırıldı. Kendisine mevcut hastalığının yanı sıra ‘Chron’ teşhisi kondu. Ayrıca tüberküloza da yakalanan Kaçar’ın ilaçlar yüzünden bağışıklık sistemi çöktü. ATK’nın 6 Ocak 2014 tarihli raporunda, Kaçar’ın bu koşullar altında cezaevinde kalamayacağı belirtildikten sonra “Cezasının infazının 6 ay süreyle ertelenmesi uygundur” denildi.
Fakat bu raporda, “Tek başına yaşamını idame ettiremeyeceği” cümlesinin eklenmesi unutulunca dosya Bakırköy Savcılığı’nca yeniden ATK’ya gönderildi. ATK, 10 Ocak 2014’te yine aynı ‘hata’yı yaptı. Savcılık dosyayı üçüncü kez ATK’ya yolladı. ATK, üçüncü ve son raporunda ise Kaçar’ın tedavisinin cezaevi koşullarında sağlanamadığını ve bu durumun “hayati tehlike oluşturabileceğini, tek başına yaşamını sürdüremeyeceğini ve 6 ay süreyle infaz ertelemesi yapılması gerektiğini” bildirdi. Bu raporun üzerine tahliyeye kararı vermesi beklenen Savcı Uğur Başar, 24 Şubat’ta verdiği kararında, Hasan Kaçar’ın gastroenteroloji ve romatoloji klinikleri ve mahkum koğuşu bulunan bir hastanede tedavisinin mümkün olduğunu savundu. Adli tıp raporuna göre bu imkânlara sahip bir hastanenin bulunduğunu fakat Kaçar için yer bulunamadığını vurgulayarak “Cezaevi idaresince gerekli takip yapılarak, bu tedavi imkânının her zaman sağlanabileceği gibi, eksikliğin idare tarafından giderilebileceğini” savundu. Başar, tahliye için adli tıp raporunun yanı sıra İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nin de “Tahliyesi toplum güvenliği açısından tehlike oluşturmaz” şeklindeki olumlu görüşünün gerektiğini belirtti. İstanbul Emniyeti’nden yalnızca, Kaçar’ın cezaevindeyken açlık grevine katıldığına ilişkin bilgi verildiğini anlatan Kaçar, ‘ısrarlı sorulara’ rağmen “Toplum açısından tehlike oluşturup oluşturmayacağı yönünde görüş belirtilmediğini” kaydetti.
“Israrla sorduk…”
Emniyet’in görüş belirtmeyişini Kaçar’ın aleyhinde yorumlayan Başar “Hükümlünün örgüt talimatıyla gerçekleştirilen açlık grevine katıldığı yönündeki istihbari bilgiler, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yapılan tüm yazışmalara rağmen hükümlünün cezasının ertelenmesi durumunun