Haldun Karyol olarak mücadele yaşamını sürdürdü ve şimdi Harutyun Karyolacıyan olarak gidiyor.
1948 yılında İstanbul’da doğan Harutyun Karyolacıyan, Ermeni bir baba ve Rum bir annenin çocuğu olarak Kasımpaşa’da doğmuş, büyümüştü. Ermeni ilkokulundan sonra Karaköy, Kemeraltı’nda bulunan Getronagan’da orta ve lise bölümüne devam etmişti.
Harutyun, Siirt’ten İstanbul’a göç etmiş olan ailesinin çok kültürlülüğünü yakın çevresine övünerek anlatırdı. Haldun Karyol ismini kullanması, birçok Ermeni-Rum ailenin ırkçı sataşmalardan çocuklarını korumak için aldığı tedbirle alakalıydı. Babasının Varujan olan adı da kayıtlarda Vedat olarak geçiyordu. Yakın zamana kadar arkadaşları arasında Haldun’un isminin Harutyun olduğunu bilen 3-4 kişiyi geçmezdi.
3 yıl önce rahatsızlıkları artmaya başlayınca biraz bu konuyu kurcalamış ve ailesi hakkında bilgi almaya çalışmıştım. Annesi Atina’da yaşamını yitirmiş, orada yatıyordu. Atina’da pek görüşmediği akrabaları olduğunu da söylemişti. Atina’ da bulunan Panteion Üniversitesi’nde tarih profösörü olan dayısı aracılığı ile Türk-Yunan savaşını, Yunanistan açısından kritik eden bir tez çalışması yaptığı da biliniyordu. Babasını ve onun ailesini sorduğumda ise “Yaz bir kenara lazım olur” demişti. Ben de yazmıştım. Yedikule Balıklı Ermeni Mezarlığı, girişte sol tarafta Varujan (Vedat) Karyolacıyan, Amca Hrant Onaran, Hala Alis Karyolacıyan, Dede Agop Karyolacıyan, eşi Öjeni Karyolacıyan… Daha başka isimler de saydı ama iz sürmek için bu kadarı bana yeterli gelmişti.
Nevi şahsına münhasır devrimci
Harutyun 70’li yıllarda sol fikirlere ilgi duymaya başlamış, Genç Sosyalistler Birliği (GSB) ve Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) saflarında bir süre mücadele sürdürmüştü. Harutyun ’la 4 yıl önce kayıt altına aldığım bir sohbet gerçekleştirmiştik. Amacım 80’li yıllarda dönemin en büyük kamulaştırmalarından birisi olan Bank of Credit soygununu anlattırmaktı. Darbe öncesi Kurtuluş grubuyla yolunu birleştirdiğini, Kurtuluş’un sendika grubunda işçi çalışması için kolları sıvadığını ama askeri diktatörlük koşullarıyla birlikte bu çalışmanın kesintiye uğradığını vurgulamıştı. Darbe sonrası bağlantılarının kopmasıyla, annesinin bulunduğu Atina’da ve kız arkadaşının olduğu Yugoslavya’da bir müddet yaşadığını, 1983 yılında tekrar İstanbul’a gelip örgütle yeniden bağlantı kurduğunu ve siyasal gericiliğin hüküm sürdüğü koşullarda özel bir çalışma yürüttüğünü anlatmıştı. Yurt dışına rahatlıkla gidip gelebiliyordu. Türkiye’de oldukça pahalı, bulunması zor ve gelişkin bir fotokopi makinasını Yugoslavya üzerinden kaçakçılar aracılığıyla İstanbul’a getirip örgüte verdiği de anlattıkları arasındaydı. Daha sonra birlikte yakalanarak yargılanacakları Azmi Pat ve çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelecek ve onlarla birlikte birkaç iş kotaracaklardı. Ama İstanbul’un orta yerinde, Taksim’deki soygunu nasıl yapmışlardı? Bank of Credit’in İstanbul’daki tek temsilciliğine, Gezi Parkının Maçka’ya giden cadde üzerindeki ofisine girerek o dönem için oldukça büyük bir tutarı nasıl kamulaştırdıklarını sorduğumda bunun için aylarca istihbarat çalışması yaptıklarını, bankaya para bozdurmak için girip çıktıklarını, Gezi Parkının hemen yanında olması nedeniyle bankayı çok rahat gözlediklerini ve bir başka şubesi olmadığı için de kasanın oldukça zengin olabileceğini tahmin ettiklerini söyleyecekti. Tahminlerinde yanılmamışlardı. Sonuç olarak kimsenin burnu kanamadan 4 milyon dolara yakın para ve uluslararası geçerli seyahat çeklerini alarak oradan uzaklaşmışlardı. Son derece başarılı, filmlere konu olacak bir eylem yapmışlardı ama polis operasyonu başka kanallardan gelmiş ve onları bulmuş, kimi arkadaşlarıyla birlikte yakalanmıştı. Bu davadan müebbet alacak ama infaz kanunundaki değişiklikler sonrasında 8 yıl yattıktan sonra serbest kalacaktı.
Tanışıklığımız eskilere dayansa da Paramaz kitabını yazma aşamasında, onlarca sayfa Ermenice dokümanın Türkçeye çevrilmesinde bana yardımcı olurken yakınlaştık. Ben onun Rumca’ya daha hâkim olduğunu sanıyordum. Ama buluşup sohbet ettiğimizde esas olarak çeviri yapacak düzeyde Ermenice bildiğini öğrendim. İngilizce ve Fransızca’sı da vardı ama o konuda köreldiğini söylüyordu.
Onu tanıyan kimi arkadaşlar huysuz, aksi ve inatçı biriydi deseler de ne hikmetse bu yanlarını bana hiç göstermedi. Birlikte uyumlu çalıştığımızı söyleyebilirim. Hatta benim sosyalist hareketin kökleriyle ilgili uğraşım onun da ilgisini çekiyor, üzerine konuşmak ve tartışmaktan keyif alıyordu. Paramaz kitabımın İstanbul Cezayir salonunda yapılan tanıtım toplantısına Beyrut’tan Sosyal Demokrat Hınçak Partisini temsilen gelen Alex Köşgeryan ile gece boyunca sohbet etmişlerdi. Siyasal tarih bilinci üzerine konuşurken derin bir tarih bilgisine sahip olduğunun farkına vardım. (Köşgeryan’ın Harutyun’un ölümü üzerine yazdığı taziye mesajını yazımın sonuna koyuyorum.)
Bitiremediği ve giderek eskittiği bir kitap çalışması vardı. Özetleyerek ve kısaltarak bastırma tekliflerime pek sıcak bakmadı. Üzerinde 15 yıldır çalışıyordu ve o konuda çıkan kitapları da takip etmekte zorlanıyordu. Entelektüeldi ama teknoloji ile de pek arası yoktu. Bilgisayar onun için daktilodan farksızdı. Arada benim vasıtamla sohbet ettikleri Mahir Sayın ona bir diz üstü bilgisayar göndermiş ama sonra onu ne yaptığını hatırlayamadı. Sayfalar dolusu dipnotları birkaç saat içinde bilgisayar konusunda uzman bir arkadaşımız düzenleyerek ona verdiğinde buna da inanamadı. Hala ansiklopedi karıştırıyor ve bu arada yazdığı kimi notları da kaybediyordu. Çalışmalarından haberdar yakın çevresinin yazdıklarını kitaplaştırma konusunda yüreklendirici sözleriyle hamleler yapsa da bir süre sonra bu çabalarından vazgeçti.
Arada internetten faydalanmasını, Google’a sormasını söylediğimde “Beni tanıştırmıyorsun ki” diye sitem etmişti. Şaka yapıyor sandım, hayır ciddiydi. 12 Eylül döneminde İdam edilen devrimcilerden Erdoğan Yazgan’ın kız kardeşi Hürriyet ile evliydi. Hürriyet’in de sağlık sorunları vardı ama onun ani ölümü Harutyun’u derinden sarstı. Giderek yaşam enerjisi kayboldu ve hayatla bağları da gevşedi. 3 yıldır çeviri de yapamıyor, istediği düzeyde aktüel politika ile de ilgilenemiyordu. Harutyun çok geniş bir çevreye ve değişik politik yapılardan gelen arkadaşlara sahipti. Eğer bildiği bir şey varsa paylaşmaktan çekinmezdi. Onlarla kurduğu yakınlık ve tarihsel olarak sahip olduğu bağlantıları, kimileri tarafından aidiyet olarak da anlaşılabilir kuşkusuz. Sanıyorum birçok insandan farklı Haldun anlatısı dinleyip okuyacağız. Bu onun nasıl bir geniş çevreye sahip olduğunu gösterdiği gibi değdiği insanlar üzerinde bıraktığı izleri de bize anlatacaktır. Kim ne anlatırsa anlatsın onun renkli kişiliğini ve üretkenliğini herkes teslim edecektir.
Ben onun tarih konusundaki çabalarını, 80’li yılların ortasında cezaevlerinde Ermeni sorunu ve soykırım konusundaki yazdığı yazılarını çok değerli bulmuştum. O yıllarda sosyalist hareketin büyük bölümü, şimdi olduğu kadar zihin açıklığı içinde de değildi. Cezaevinde kaleme aldığı yazılarını sirküle edip, arkadaşlarıyla bu konuda derin tartışmalar içine girdiğini onunla birlikte cezaevlerinde kalmış arkadaşlardan öğrendim.
Harutyun’un son 3 yıl içinde sağlığı giderek bozuldu. Sigarayı bırakması konusunda doktor arkadaşların telkinlerini geçiştirdi. Hatta bir süre sonra dikkate bile almadı. İhtilal düşüncesinden vazgeçmeyen, tanıştığı, konuştuğu herkeste iz bırakan, gerçekten nevi şahsına münhasır bir devrimciydi. Anısı baki kalsın.
***
Alex Köşgeryan’ın Taziye Mesajı
Değerli dostumuz Harutyun Karyolacıyan’ın -Haldun Karyol- vefat haberini büyük bir acıyla öğrendik.
Kendisiyle tanışıklığımız ve dostluğumuz Kadir Akın’ın yazdığı Paramaz kitabının hazırlıkları ve Lübnan eski parlamenterlerinden Yegig Cerecyan’ın bir kitabının çevirisi sırasında başladı. İstanbul’a geldiğimde Garo Paylan ile birlikte görüşmüştük. Paramaz’ın hatırlanması ve öğrenilmesi konusunda yapılan çalışmaya çevirileriyle büyük katkı sunmuştu.
Onun hayatı kolay geçmedi, zorluklarla ve mücadelelerle dolu hayatının son sayfasını kapatarak sevdiği eşinin, mücadele arkadaşlarının ve değer verdiği Paramazların yanına intikal etti.
Değerli Harut, yıldızlar yoldaşın olsun, ebediyete giden yolun açık olsun, bütün sevdiklerinin ve seni takdir edenlerin başı sağolsun.
Alex Köşgeryan SD Hınçak Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi – Beyrut