Çeviri: S. Erdem Türközü
Siyonist hareket ortaya çıktığı andan bu yana, birçok Yahudinin ilkesel ve ideolojik bir muhalefetiyle karşılaştı. Siyonizmin ondokuzuncu yüzyılın sonlarında ortaya çıktığındaki esas savı, Avrupa’da artan antisemitizm için tek çözümün Filistin’in sömürgeleştirilmesi yoluyla Yahudiliğin milliyetçilik olarak yeniden tanımlanmasıydı.
Sosyalist ve komünist Yahudiler uluslararası bir devrimin daha iyi bir çözüm olduğuna inanırken, liberal Yahudiler daha demokratik ve liberal bir dünyaya inanıyordu. Onlar için Yahudilik farklı şekillerde bağlı oldukları bir inanç olsa da bu inanç onları bir bütün olarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirmede rol almaya yönlendirmeliydi.
Bu karşı sesler Holocaust sırasında ve sonrasında bir süreliğine ortadan kalktı. Avrupa’daki Yahudilerin soykırıma uğraması, Filistin’i ve Filistinlileri yok etme pahasına da olsa, birçok Yahudi’nin gözünde bir Yahudi devletine duyulan gereksinime itibar kazandırdı.
Siyonizme ve daha sonra İsrail’e en önemli Yahudi desteği Amerikan Yahudi cemaatinden geldi. Bu cemaat 1918’e kadar Siyonizme karşı büyük ölçüde kayıtsızdı ve hatta üyelerinin çoğu bu fikre düşmanca yaklaşıyordu.
Bununla beraber Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden ve özellikle de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’deki Yahudi toplumu katlanarak artan bir biçimde Siyonistleşti. AIPAC’in ortaya çıkmasından önce bile Siyonizm yanlısı gruplar Filistin’e ve daha sonra da İsrail’e yönelik ABD siyasasını etkilemeye başladı (Lobbying for Zionism on Both Sides of the Atlantic – Atlantik’in Her İki Yakasında Siyonizm İçin Lobi Faaliyetleri) adlı kitabımın yazımını yeni tamamladım).
İsrail Devleti’nin kurulmasından bu yana Amerikan Yahudilik Konseyi gibi bazı kuruluşlar Siyonizm ve İsrail’i eleştirmeye devam etti. 1967’den bu yana bu grubun sayısı azalmış ve İsrail’e yönelik eleştirilerini törpülemiş olsa da, hâlâ Siyonist olmadan da ABD’li bir Yahudi olunabileceğini hatırlamaya hizmet eder.
Bu yüzyılda ABD Yahudileri arasında önde gelen iki anti-Siyonist akım söz konusudur. Bunlardan biri ABD’deki Ortodoks Yahudilerin bir bölümünü oluşturan Satmar ve Neturei Karta cemaatleridir. ABD’deki en büyük cemaat Satmar, Siyonizm karşıtı olmaktan ziyade Siyonist değildir [non-Zionist]; Neturei Karta’ysa Filistin yanlısı dayanışma hareketinde etkin bir rol üstlenir.
Anti-Siyonist akımların diğeriyse 1996 yılında Berkeley’den üç ABD’li Yahudi üniversite öğrencisi kadın tarafından kurulan JVP, İsrail’in Filistinlilerin haklarını ihlal etmesine karşı harekete geçmeye ve BDS kampanyasına tam destek vermeye resmi olarak adanmıştır. JVP, İsrail’in Gazze Şeridi’nde soykırım siyasasına başlamasının ardından Filistin yanlısı gösterilerin çok önemli bir parçası haline geldi.
Siyonist hareketin ABD Yahudi toplumunun geniş kesimlerini Siyonistleştirme başarısından yüz yıldan fazla bir süre sonra, bu tür bir yaklaşıma içkin olan sorunlar genel olarak ABD’li Yahudilerinin, özel olarak da İsrail destekçilerinin başına bela olmaya başlamış gibi görünüyor.
İlk meydan okuma çifte sadakat sorunuydu. Yahudiler kendi başlarına bir ulussa, kimin çıkarlarına hizmet edecekler? ABD’li Siyonistlerin bulduğu çözüm, Yahudiliğin ABD’de değil sadece İsrail’de milliyetçilik olduğuydu. AIPAC yabancı bir ülke adına lobicilik yapmak için para toplayarak ABD lobicilik yasalarını ihlal etmiş olsa da bu bir süre işe yaradı. Gelecekte Gazze’deki soykırım gibi eylemler birçok ABD’li tarafından ABD’nin ulusal çıkarlarıyla çatışır görüldüğünde bu soru daha da keskinleşecektir.
Yukarıda sözü edilenden daha eski meydan okumaysa, ABD’deki Siyonist Yahudilerinin “doğal” müttefiklerinin Hıristiyan Siyonistler olduğunun erken dönemde anlaşılmış olmasıydı. Hıristiyan Siyonistlerin İsrail’e verdiği güçlü desteğin bir bedeli vardır. Köktendinci Hıristiyanlar koalisyonu, Yahudileri ABD’de değil İsrail’de görmek istedikleri ve Filistin’in Yahudileştirilmesinin Mesih’in dönüşü ve (Yahudilerin Hıristiyanlaşmasını da içeren) zamanın sonu için ilahi planın bir parçası olduğundan emin oldukları için İsrail’i koşulsuz olarak destekledi. Bu arada, inananların İsrail’e koşulsuz destek vermesi dini zorunluluksa da, bu, Hıristiyan Siyonizminin antisemitik boyutlarını kolayca gizleyemez. Bugünlerde Hıristiyan Siyonizmi, Batı Şeria’daki köktendinci Yahudi yerleşimcilerle ve İsrail siyasi sistemi içindeki daha aşırılıkçı gruplarla açıkça özdeşleştirilir.
Ama birçoğumuzu yeni kuşak ABD’li Yahudilerin, Siyonizm ve İsrail konusunda farklı bir bakış açısına sahip olacağına inanmaya iten yeni bir meydan okumadır. 1967’den bu yana ABD’li Yahudiler, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilere uyguladığı baskının boyutlarına yavaş yavaş maruz kaldı ve bu da İsrail’i desteklemeyi güçleştirdi.
İsrail’i desteklemenin ahlaki meydan okuması, 1967’den bu yana her geçen yıl daha da aşılması zor hale geldi. 2006’da başlayan Gazze kuşatması, İsrail’e sırtını dönmekle kalmayıp Filistinlilerle dayanışma hareketine derinlemesine katılan ABD’li genç Yahudilerin sayısını arttırdı.
Dolayısıyla İsrail’in Gazze’deki soykırımı başladığında çok daha fazla sayıda genç Yahudi’nin sokaklara dökülmesi şaşırtıcı değildir. Bu gençlerin öne çıkan katılımı daha derin bir şeyi ya da en azından gelecekte yaşanması muhtemel daha derin bir görüngüyü gözler önüne serdi. Bu özel dayanışma, birçok ABD’li Yahudi için Siyonizm’in Yahudiliklerini tanımlamak için tek seçenek olmayacağı ve hatta Yahudiliklerinin onları İsrail ve siyasalarıyla karşı karşıya getirdiği fikrini paylaşabilecekleri bir geleceğe işaret eder.
Bu meydana gelirse, ABD Yahudilerinin Siyonizme karşı kayıtsızlığı, Siyonizmi tamamen başından savma [jettison] kararına tercüme edilecektir (Bu bağlamda başından savma [jettison] fiili, Siyonizm’den kişisel çıkışı bu olası gelecek senaryosunu özetleyen Peter Beinart tarafından önerildi).
Makul senaryo buysa, bu, ahlaki ve ideolojik bir döngünün şaşırtıcı kapanması, hatta belki de tarihsel adaletsizliğin tasfiyesidir. ABD’li Yahudiler genellikle kendilerini ABD’deki önemli toplumsal adalet mücadelelerinin ortasında konumlandıran evrensel değerlere (liberal ya da sosyalist) sadık kaldı. İsrail söz konusu olduğunda bu değerler bir kenara bırakıldı ve yaygın jargonda PEOP -Filistin hariç ilerici [progressive except on Palestine]- olarak bilinen varsayımsal bir konumlanış yaratıldı.
Radikal değişimler açıkça Y ve Z kuşağının alanıdır; bu da gelecekte, bugünden kolayca fark edilemeyecek radikal bir değişim olasılığını vurgular. Ama sadece ABD’de değil, dünya genelinde birçok Yahudi’nin İsrail’den kopma potansiyeli ve bunların bir kısmının İsrail’i parya devlet haline getirme girişiminde merkezi bir rol oynaması, yakın gelecekte olasıdır.
ABD’li Yahudi cemaatinin güçlü desteği olmadan ve başka yerlerdeki Yahudi cemaatlerinden bu desteğin olası erozyonuyla birlikte, İsrail için lobi faaliyetleri Hıristiyan Siyonistler ve sağcı Cumhuriyetçiler tarafından sürdürülecek, dünya çapındaysa İsrail, faşist ve sağcı milliyetçi parti ve hareketlere bel bağlamak zorunda kalacaktır. Bu tür bir koalisyon, Siyonist projenin dayandığı ahlaki dayanağın altını oyacak ve daha sonra bölgedeki ve genel olarak dünyadaki stratejik ittifakların maddi sütununu da etkileyebilecektir.
Bu olası senaryo çerçevesinde, daha somut bazı örnekleri takip etmek ilginç olabilir. Bunlardan ilki, 7 Ekim 2023’ten sonra Filistin yanlısı aktivizmde önemli bir rol üstlenen Jewish Voice for Peace [Barış İçin Yahudilerin Sesi] hareketidir. Hâlâ marjinal bir hareket olsa da genel Filistin dayanışma hareketiyle olan organik bağı gelecekte bu hareketi katlanarak büyütebilir.
Takip edilmesi gereken bir başka örnek de ABD kampüslerinde Hillel House olarak bilinen büyük öğrenci hareketidir. Bu hareketin üyeleri, 2014 yılında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının ardından ana örgütlerine başkaldırdı ve Open Hillel adında İsrail’e karşı çok daha eleştirel bir örgüt kurdu.
Son olarak, ReturnThe Birthright[1] olarak adlandırılan hareketten söz edilmelidir. Bu hareket İsrail’in Geri Dönüş Yasası’na karşı bir panzehir olarak ortaya çıktı. Bu yasaya göre, dünyada doğan herhangi bir Yahudi hemen İsrail yurttaşı olabilir. Girişim, İsrail’in bu teklifini, hakkı Filistinli mültecilere ve onların soyundan gelenlere “devrederek” reddetti. Bunun arkasındaki mantık, Filistin’den sürülen Filistinliler geri dönemezken ve tarihi Filistin’deki Filistinlilerin akrabaları ailelerini yeniden bir araya getiremezken, nerede olurlarsa olsunlar Yahudilere bu ayrıcalıklı muameleyi yapmanın büyük bir haksızlık olduğudur.
Dolayısıyla, Filistin’in kurtuluşu için Siyonist olmayan Yahudi desteği gelecekte bir rol oynayabilir ve oynayacaktır. Tek başına dönüştürücü bir süreç olmasa da kamuoyundaki diğer temel değişiklikler, sahadaki güç dengesi ve İsrail Yahudi toplumunun içten içe patlaması çerçevesinde, tarihi Filistin’de hem Yahudiler hem de Araplar için yeni bir şafaktan önceki kaçınılmaz karanlık günlerin kısaltılmasına yardımcı olabilir.
[1] https://www.jewishvoiceforpeace.org/resource/return-the-boycott/
Metnin İngilizce orijinaline This Week in Palestine sitesinden ulaşılabilir. Türkçesi ilk olarak Dünyadan Çeviri sitesinde 13 Mayıs’ta yayımlanmış ( Bkz. https://dunyadanceviri.wordpress.com/2024/05/18/siyonist-olmayan-yahudilerin-filistine-destegi/), 20 Haziran’da da Avlaremoz tarafından iktibas edilmiştir.