Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gelişmeleri değerlendirdi. DEM Parti’nin grup toplantısına 58 farklı emek ve demokratik kitle örgütü ile siyasi parti temsilcisi katıldı.
Bakırhan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Dün yine Türkiye’nin değişmeyen gerçeğiyle uyandık. Hakkari Belediyesi alçakça gasp edildi. 31 Mart seçimlerinde çok yoğun bir mücadele verildi. Emin olun sistem bütün gücüyle Hakkari’ye yükleniyordu. Orayı da garnizon haline yapmışlar. Geçmişte de en hukuk dışı işlerin yürütüldüğü bir kentti. Neredeyse Soylu’nun düzenli ziyaret ettiği merkezlerden biri haline gelmnişti. Biz hakakri’de siyasi partilerle yarışmadık. Korucularla, beşli çeteyle kirli sermayeyle, itirafçılarla, devletin bütün kurumlarıyla, JİTEM ittifakıyla orada yarıştık. Hakkari’nin gençleri, emekçileri kadınları bütün bu baskıya rağmen iradelerini ortaya koyarak belediye seçimlerinde Mehmet Sıddık Akış yoldaşımızı seçtiler.
‘Hakkari’nin iradesine savunacağız’
Evet, ne yaptılar yine bir sabah kayyım darbesi atadılar. Zannediyorlar ki biz bu gaspa sessiz kalacağız, buna izin vereceğiz. Buna geçit vereceğiz. Yok öyle bir yağma.Biz Hakkari’de Van’da olduğu gibi Türkiye’deki gerçek demokratik muhalefetle birlikte Hakkari’nin iradesine savunacağız. Tekrar yerel yönetimleri alıncaya kadar da Hakkari’den ayrılmayacağımızı buradan belirtmek istiyorum. Edi bese, artık yeter! Bu haksızlığa, bu düşman hukukuna yeter diyoruz. Kayyum anlayışına asla izin vermeyeceğiz.
Neymiş, belediye başkanımız 50 bin lirayla İran’a kaçacakmış. Siz bizim kaçtığımızı nerede gördünüz? Belediye başkanımız YSK’ye başvurdu. YSK kimdir? Türkiye’de AKP’nin yetkin olduğu bir kurum değil mi? Sizin kurumunuz aday olabilir dedi mi, dedi. Bir anda ne oldu da ortada herhangi bir karar yokken, dosyada gizlilijk kararı varken eşbaşkanımız suçlu gösteriliyor. Dosya 2014’te açılmış açan savcı FETÖ’den aranıyor. Hangi cürette mahkeme kararı olmadan, soruşturma bile değilken kendinizi mahkeme yerine koyup bu kararı veriyorsunuz?
‘Kayyım kararı Kızılcahamam’da alındı’
İçişleri Bakanı’nı uyarıyorum. MHP’nin Ergenekon’un kayığına binerek gideceğiniz yer, Soylu gibi tarihe suç işleri bakanı geçmenizi sağlayacaktır. Bir karar veriniz.
Biz biliyoruz ki kayyım kararı Kızılcahamam’da alındı. Orada üç günlük kampı toplarken ne demişti AKP Genel Merkezi? Yeni anayasa tartışacaklarmış, normalleşmeyi tartışacaklarmış. Üç gün toplandılar tartıştılar çıka çıka kayyım darbesi çıktı. Bunlar değişim dediği, normalleşme dediği işte bu kadardır.
‘Normalleşme’ tepkisi
Bunların normalleşme dediği Kobane kumpas davasında yüzlerce yıl ceza verilmesidir, 28 Şubat darbecilerinin serbest bırakılmasıdır, seferberlik yönetmeliğinin değişmesidir, etki ajanlığı yasasıdır. Normalleşme dediği Hakkari’de kayyım darbesidir.
Bizlere mesaj veriyorlar. İstediğimiz zaman, beğenmediğimiz zaman, bizim gibi düşünmediği zaman herkese her yere kayyım atarız mesajı veriyorlar.
‘İktidar Hilvan’dan gereken dersi almadı’
AKP-MHP ittifakının çimentosu Kürt düşmanlığıdır. Japonya’dan Ortadoğu’ya Avrupa’da dünyanın dört bir yanında nerede Kürt iradesi görüyorlarsa tehdit olarak görüyorlar. Japonya’da kendi anadilleriyle eğitim gören insanların eğitimine bile karışıyorlar. Japonya hükümeti ile büyük bir kriz çıkardılar. Bu Kürt düşmanlığı değil de nedir?
AKP-MHP ittifakının birleştiği en temel nokta Kürt düşmanlığıdır. Daha geçen gün Hilvan’da 31 Mart’ta hileyle iptal ettikleri seçimde Kürt halkı en güçlü cevabı verdi. 31 Mart’ta beş yüz oy farkla kazanmıştık. İptal ettiler. 2 Haziran seçimlerinde üç binden fazla oyla kazandık. İktidar Hilvan’dan gereken dersi almadı. Kürtlere dönük OHAL’de ısrarcı olduğunu Hakkâri’de gösterdi. Bakın bu OHAL hukukudur. Bu darbe hukukudur. “Bu ülkede Türk olmayanın tek bir hakkı vardır. O da Türk’e hizmet etmektir” diyenlere geçmişte geçit vermedik. Allah’ın izniyle size de boyun eğmeyeceğiz.
‘Artık iki yüzlü davranmaktan vazgeçin’
AKP – MHP ittifakına sesleniyoruz, buyurun yeni anayasanızın ilk iki maddesini açıklıyorum. Madde 1: Kürtler Türkiye’de sömürge bir halktır. Sömürge usulleri ile idare edilir. Madde 2: Kürt halkının seçme ve seçilme hakkı yoktur. Yaşadıkları kentleri yönetme hakları yoktur.
İşte sizin yeni anayasadan anladığınız bu iki maddedir. Bu iki maddeyi en başa yazın. Kürtlerin bulunduğu yerde yerel seçimler yapmıyoruz. Genel seçimlerde seçilenleri cezaevlerine atıyoruz yazın.
Yazın ki artık iki yüzlü davranmaktan vazgeçin. Şeffaf olun!”
Dayanışma çağrısı
Alın yeni anayasanızı başınıza çalın. Hedef Hakkari’de Kürdün iradesidir ama tuzak barış ve demokrasi isteyenleredir. Bu ülkenin hakları bu zulüm karşısında ortaklaşmadığı zaman daha bunları çok göreceğiz. Bir araya gelip bu zulme artık dur dememizin zamanı gelmedi mi?”
Van’ı nasıl savunduysak, Hakkâri’yi de öyle savunacağımızı söylemek istiyorum.
Tüm il ve ilçe örgütlerimize, üyelerimize ve partimize gönül verenlere sesleniyorum. Nerede olursanız olun, bulunduğunuz her yerde bu zulme karşı sesinizi yükseltin. Bütün arkadaşlarımıza, dost çevrelerimize, barış ve demokrasi isteyenlere sesleniyoruz. Kimse yerinde bir dakika bile durmasın. Artık yeter diyoruz. Mücadele edeceğiz. Belediyelerimizi en güçlü bir biçimde koruyacağız.”
Seyit Rıza baş mı eğdi? Orhan Doğan boyun mu eğdi? Ayşe Gökkan aman mı diledi? Alp Altınörs diz mi çöktü? Ant olsun, bu kirli yöntemlere boyun eğmeyeceğiz! Yaşattığınız zulümleri de asla unutmayacağız.”