Eğitim; finansmanı, müfredatı, pedagojisi ve politikası ile bir bütün olarak egemen sınıf iktidarlarının sömürü düzenini sürdürmeyi amaçlayan ideolojik-politik yaklaşımlarını halka dayatma ve benimsetmeleri için en önemli kurumlardan biri olmuştur.
AKP tarafından 2002’den bu yana defalarca değişikliğe uğratılan, yapboz misali deneme tahtasına çevrilen eğitim sistemi, AKP’nin toplumu dizayn ederken kullandığı en güçlü araçlardan biri oldu.
Nitekim bugüne kadar 17 kere müfredat değişikliğinin yapıldığı ve 9 bakanın değiştiği eğitim alanı, AKP’nin kindar ve dindar, sorgulamayan, itaat eden bir nesil yetiştirme yolculuğunun en önemli yapı taşı oldu. “Milli ve yerli” bir eğitim sistemini adım adım inşa etme sürecinde son olarak geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından “Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” açıklandı.
AKP’nin “Maarif Modeli”, tek adam rejiminin eğitim politikalarıyla toplumu ideolojik olarak yeniden inşa etme sürecinin önemli bir yeni evresini oluşturmaktadır. Bu süreçte bugüne kadar şu adımlar atılmıştır:
AKP iktidarı herkes için parasız ve eşit bir şekilde ulaşılması gereken ve anayasal bir hak olan eğitimi piyasalaştırmış, eğitim kurumlarını parası olanın ulaşabildiği birer kâr alanı haline getirmiştir. Bu doğrultuda, cemaat ve tarikatların kurduğu özel eğitim kurumları kamu kaynakları ile desteklenmiş, dinci vakıf ve derneklerle MEB arasında yapılan protokollerle bu vakıf ve derneklere maddi kaynak aktarılmış, okullarda dinci, tekçi müfredatı destekleyecek cinsiyetçi-mezhepçi faaliyetlerin önü açılmıştır.
AKP iktidarında eğitim ticarileştirilmiştir: 2002’de %2 olan özel okul sayısı bugün %20’yi aşmış, özel meslek liselerinde öğrenci başına destek uygulaması ve kamu kaynaklarıyla yapılan diğer destek ve teşvikler ile 2011’de 45 olan özel meslek lisesi sayısı 7,5 kat artmış, bu liselere giden öğrenci sayısında da 35 kat artış olmuştur.
Sermayeye ucuz iş gücü sağlamak amacıyla kurulan MESEM’lerde çocuk işçiliği devlet eliyle teşvik edilmiştir. MESEM uygulamasıyla bir buçuk milyona yakın çocuk okul yaşamının dışına itilmiş, asgari ücretin %30’una denk gelen ücretlerle çalışmaya ve güvencesiz, kötü koşullarda çalışırken iş cinayetlerinde ölmeye mahkum edilmiştir. “Bir gün okul, 4 gün iş” sloganı ile çocuk emeği sömürüsüne zemin oluşturulurken şirketlerin de ucuz, uzmanlaşmış, nitelikli iş gücü ihtiyacı devlet tarafından finanse edilmiştir. MESEM uygulaması eğitimde özelleştirme politikalarının en somut göstergesidir.
Baskıcı, otoriter rejimlerde eğitim sistemi kitlelere iktidar partisinin ideolojisini aşılamayı, partiye bağlı militanlar, sorgulamayan, itaat eden kuşaklar yetiştirmeyi hedefler. Masallardan türkülere, ders kitaplarındaki fotoğraflardan metinlere kadar tüm materyaller bu ihtiyacı karşılama doğrultusunda yeniden şekillendirilir.
AKP’nin “Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” tam da tek adam rejiminin toplumu “milli ve manevi değerler” doğrultusunda dizayn etme niyetini gerçekleştirmede önemli bir evreyi ifade etmektedir. 2002’den bugüne kadar eğitim kurumlarında gerçekleştirdiği kadrolaşma ile, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başta üniversiteler olmak üzere hukuksuz KHK’arla kamuda iş güvencesini ortadan kaldıran, kamuya atamalarda mülakat sistemini getiren AKP, çağdaş, bilimsel, evrensel değerleri (evrim teorisi, yurttaşlık hakları, karma eğitim vs) eğitim programından adım adım tasfiye etmiştir. Okul öncesi eğitimden başlanarak tek din – tek mezhep içerikli değerler eğitiminin verilmesi, zorunlu ve seçmeli din dersleri saatlerinin arttırılması, Osmanlıca’nın liselerde seçmeli, İmam Hatiplerde zorunlu ders olarak okutulması, derslerin cuma namazı saatlerine göre ayarlanması, MEB-Diyanet-cemaat ve tarikatlara bağlı vakıf ve derneklerle hayata geçirilen protokoller, laikliğin kırıntılarını tasfiye eden ÇEDES projesi ile imam, vaiz, din adamlarının okullarda din eğitimi vermesi…. Tüm bunlar bugüne kadar AKP’nin olagelen eğitim politikalarıydı.
Peki şimdi soralım: AKP’nin “Maarif Modeli”nde yeni olan ne var?
Demokrasiyi yok sayan, çocukların sosyal, kültürel gelişimlerine, pedagojik düzeylerine uygun olmayan, cinsiyet, cinsel yönelim, etnik köken ve inanca yönelik ayrımcılığı körükleyen içeriklerin daha fazla yer alması var!
Müfredatın seyrekleştirilmesi adı altında matematik, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, müzik, resim vb dersler yerine öğrencilerin 4. sınıftan itibaren din eğitimlerine maruz kalması 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yanı sıra “Peygamberimizin Hayatı dersi”, ” Kur’an-ı Kerim dersi” gibi derslerle dini eğitim sürelerinin 72 saatten 216 saate kadar arttırılması var!
AKP’nin Maarif Modeli’nde; farklı halklar ve inançların yok sayılması, çoğulculuğun inkarı, tek tipleştirme ve asimilasyon politikaları ile eleştirel düşünme ve sorgulamaya uzak, tek adam rejimine biat eden bireyler yetiştirme var!
AKP’nin Maarif Modeli’nin yeniliklerinde cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren, kız çocuklarını eğitimden dışlayan, kadınları güçsüzleştiren, eve – aileye mahkum eden, lgbti+ları yok sayan, cinsiyet ayrımcılığını yeniden yeniden üreten cinsiyetçi ve homofobik nefret dili var!
Halkların, kültürlerin bir arada yaşama iradesini yok sayan, laik, seküler yaşam tarzını tasfiye eden, siyasal İslam’ın şeriat kurallarını topluma dayatan tek adam rejiminin Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile şiddetlendirdiği ideolojik saldırılar karşısında bizler bu ülkede yaşayan; emek, barış, demokrasi, eşitlik ve adalet mücadelesinden vazgeçmeyenler olarak ortak mücadeleyi örmeliyiz. Tek adam rejiminin eğitim sistemi eliyle toplumu dizaynına; asimilasyoncu, tekçi, gerici, cinsiyetçi eğitim politikalarına karşı, laik, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi, farklı inanç ve kültürleri kapsayan, evrensel insan haklarına duyarlı demokratik ve ana dilinde eğitim mücadelesini yükseltmeliyiz.
Maarif Modeli Sarayın ise; özgür, demokratik, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi, laik ve anadilinde eğitim bizimdir…
*KESK 10. Dönem Eş Genel Başkanı