Otoriterleşmiş ve baskıcı bir yönetim halini almış olan AKP’nin her miting ve toplantısında HDP ve Demirtaş’ı hedef göstermesi tesadüf değildir.Aksine, bilinçli,programlı bir durumun tezahürüdür. Hedef haline getirilen HDP’nin hemen hergün bir ya da daha fazla seçim bürosu yağmalanıyor ya da yakılıyor.Olaylar arasındaki benzerlik göz önünde bulundurulduğunda saldırıların tek merkezden planlanıp hayata geçirildiği görülecektir.
Hükümet ve Cumhurbaşkanı, Demirtaş şahsında HDP’yi aleni bir şekilde hedef göstermesinde, Demirtaş’ın sıradışı bir lider prototipine sahip olması yatıyor. Demirtaş, klasik liderlerden farklı olarak, mizah ve ironi ile otoriterleşen AKP’yi ve “tek adam siyaseti” hevesini meydanlara taşıyan Cumhurbaşkanı’nın dayattığı baskıyı tersyüz ediyor.Bu da iktidar cenahını adeta çıldırtıyor.Otoriter ve baskıcı yönetimler katıdır. Güç sarhoşu olan iktidarlar yaratacılığını kaybeder. Yaratıcılığını kaybeden iktidar ameliyat masasından kaptığı neşterle karşısına çıkan herkese darbe savuran şizofreni bir hasta gibidir. Zorba iktidarlar karşısında en yaratıcı direniş yöntemlerinden biridir mizah. Çünkü mizah, en zor şartlar altında bile masumiyeti ve doğallığı temsil eder.En kaba ve savurgan iktidarları bile çaresiz bırakır… Mizah ve ironi topluma dair katı olan her şeyi çözme büyüsünü içinde barındırır. Zorba hükümetlerin buyurgan,üstenci ve sert dili her zaman mizah karşısında çaresiz kalmıştır.Demirtaş’ın , AKP’nin ve Cumhurbaşkanı’nın baskılarına mizah yoluyla cevap veriyor olması, iktidarın alışık olmadığı bir durum .Devlete hükmeden,kendisini her şeye layık ve hakim gören hükümetin kibriyle dalga geçilmesi iktidar partisini daha da saldırganlaştırıyor.
İktidarın zorbaya döndüğü yerde mizah bir direniş halini alır artık. Başbakan Davutoğlu’nun Nevşehir ismi üzerinden yapmaya çalıştığı ironi, zorbalık ve mizahın aynı bünyede bulunamayacağının en basit örneğidir. Zorbalığın yerleştiği zihinler mizah ve hiciv yapamaz.Bilakis,mizahın ve hicvin konusu olur ancak.Eğer, siyasi ve politik atmosfer hükümet sözcülerinin dediği gibi olsaydı, mizah ve hiciv konusu olabilecek çok az şey olurdu.Çünkü mizah, toplumsal ve politik çarpıklıklardan ve ucubeliklerden beslenir.Darbe dönemlerinden birinde Hakkari’de yaşananan aşağıdaki olay bunun örneğidir,
Hükümetin görevlendirdiği bir bakan Hakkari’yi ziyaret eder.Bakan yanına aldığı Hakkari valisiyle ve arkasında korumalarıyla Hakkari sokaklarında dolaşırken yanına yaşlı bir adam gelir.Bakan’a Hakkari valisinin görev yerinin değiştirileceğini duyduklarını, bu karardan vazgeçmelerini rica ettiğini söyler. Ve ekler “Lütfen sayın Bakan, valimizi Hakkari’den almayın!”..
Bakan “işte ideal Vali-vatandaş ilişkisi böyle olmalı” demeye kalmadan, yaşlı adam ekler “Bu Vali, Hakkari’yi yıktı,bari başka yeri yıkmasın! lütfen, O’nu Hakkari’den almayın!” der.
Görüldüğü üzere,devletin ceberrut yüzünü gösterdiği zamanlarda, hiciv ve mizah sivil bir itaatsizlik halini alır. Mizah, zorba yöneticileri çaresiz bırakır.Öfkelendirir,hata yapma payını arttırır.
Hakkarili yaşlı adamın da yaptığı gibi,halk arasında mizah ve hiciv, zorbaların maskesini indirmede bir yöntem görevini görür. Demirtaş’ın, AKP’ye karşı kullandığı yöntem de tam da budur.Bu yüzden hükümet cenahınca tehditlere maruz kalıyor.Bunun altında “zorbayı ifşa etme yöntemi olarak mizah ve hiciv” yöntemini başarıyla kullanması yatıyor.