İHD, “İnsan Hakları Eylem Planı Çerçevesinde LGBTİ+ Hakları ve Hak İhlalleri” raporunu 17 Şubat Cumartesi günü kamuoyuyla paylaştı. Raporda, 2021-2023 yılları arasında uygulanması amaçlanan İnsan Hakları Eylem Planı’nın (İHEP) LGBTİ+ haklarına etkisi ele alındı ve LGBTİ+’ların yaşadığı hak ihlalleri değerlendirildi.
Raporda, iktidar ve iktidar ortaklarının, sıklıkla İstanbul Sözleşmesi ile ailenin ortadan kaldırıldığı, eşcinsel evliliklere ve cinsel yönelimlere hukuki koruma sağladığı gibi ifadelerde bulunduğu hatırlatıldı:
“LGBTİ+’ların geçmişten günümüze kadar maruz bırakıldığı dışlanma ve devlet baskısı, özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sürecinde eşi görülmemiş bir şekilde artmış, devletin en üst makamlarının da iştiraki ve teşvikiyle LGBTİ+’lar hiç olmadığı kadar kolektif bir nefretin objesi haline getirilmiştir.”
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli ve eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi siyasetçilerin LGBTİ+’lara yönelik söylemlerine de raporda yer verildi:
“İçişleri Bakanı 28.04.2023 tarihinde seçim çalışmaları sırasında ‘Tayyip Erdoğan gitsin de kim gelsin? Benim ülkemde erkekle erkeğin, kadınla kadının evlenmesini istemiyorum arkadaş. Ben istemiyorum. Billboardlara asıp da biz cinsel yönelimin bütün tercihlerini yerine getireceğiz demek var ya, erkekle erkeğin kadınla kadının, daha öte giderek midenizi bulandırmak istemem. Hani LGBT+Q diyorlar ya onun içerisinde hayvanla insanın evlenmesi de var. Yani bunlar tamamen Amerika’nın ve Avrupa’nın güdümüne girmişler. Çünkü son cümlem şudur: Avrupa ve Amerika tek tip insan istiyor. Televizyonlardan beslediği tek tip bir dine tabi oldukları, evrensel hukuk diyorlar ya, evrensel tek bir dine tabi oldukları, cinsiyetsiz oldukları, hiç kimsenin aile yapısı içerisinde olmadığı tek tip insan modeli istiyor. Biz bu modele evet diyemeyiz. Bu kadar basit’ diyerek açık bir şekilde LGBTİ+’ları hedef almıştır. İçişleri Bakanı seçim çalışmaları boyunca benzer ayrımcı ve nefret söylemlerini sürdürmüştür.”
“Kara propaganda iktidar desteğiyle arttı”
LGBTİ+ hareketinin dünden bugüne ilerleyişinin ele alındığı raporda, “Türkiye’de de küresel düzeydeki akımlarla paralel olarak sürdürülen LGBTİ+ hareketine yönelik kara propaganda ve nefret söylemleri siyasal iktidarın desteğiyle son üç yılda görülmemiş düzeyde arttırılmıştır. Hem iktidar partisi milletvekilleri hem de iktidar ortağı milletvekillerinin LGBTİ+’lar aleyhine yasal düzenlemeler yapılması gerektiğine dair yapılan açıklamalar yeni Anayasa çalışmalarında LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı düzenlemelerin de yer almasından endişesine neden olmaktadır” denildi.
Raporda, ifade özgürlüğünün ihlali bakımından Türkiye’nin 2019, 2020, 2021 yıllarında ilk sırada, 2022 yılında ise Rusya’dan sonra ikinci sırada yer alan ülke olduğu hatırlatıldı. LGBTİ+’lara yönelik artan baskılarla ilgili şu örnekler verildi:
“Siyasal iktidarın, LGBTİ+’ları kriminalize etme çabasını sürdürmesinin sonucu olarak birçok alanda ifade özgürlüğünün kullanılmasına yönelik müdahaleler de artmaktadır. LGBTİ+’ların açık alanlarda yapmak istedikleri etkinliklerin çoğuna müdahale edilerek katılımcılar gözaltına alınmış, kültür sanat etkinlikleri yasaklanmış, dijital içerik platformlarda LGBTİ+’ların görünürlüğünün söz konusu olduğu içeriklere idari yaptırımlar ve sansür uygulanmış, LGBTİ+’ların kendilerini ifade etme araçlarından biri olan gökkuşağı bayrağı dahi suç unsuru sayılmıştır.”