Tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) 31 Mart yerel seçimlere alması gereken tutuma ilişkin bir değerlendirmede bulundu.
“DEM Parti’nin batıda kendi adaylarını çıkararak aktif bir seçim faaliyeti yürütme ihtiyacı da, hakkı da vardır” diyen Yüksekdağ, demokratik ve tatmin edici bir kent uzlaşısı sağlanamazsa DEM’in batıda kendi adaylarıyla seçim yarışına girmesinin ciddi bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Cezaevinde tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yerel seçimlerde ‘hakikati göstermek’ için çalışmalar yürütülmesi gerektiğini belirtti. PİRHA’ya konuşan Yüksekdağ, DEM Parti’nin Türkiye’nin batısında da kendi adaylarını çıkararak aktif bir seçim faaliyeti yürütmeye ihtiyacı olduğunu söyledi.
‘Kent uzlaşsı’nın önemli olduğunu belirten ancak bu uzlaşının sağlanmadığı yerlerde DEM Parti’nin kendi adaylarını göstermesi gerektiğini savunan Yüksekdağ, “Tepeden siyasi darbeyle atanan kayyumları halkımız demokratik direnişiyle ve seçimle görevden alacaktır. Seçimle iş başına gelmeyen, halkın iradesini hiçe sayan ve siyasete karşı yılmadan bıkmadan toplumsal hakikati göstermeliyiz. Yerel seçimler bu bakımdan bir toplumsal hakikat ve onur direnişidir. Başta belediyelerine el konulan Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının bu irade sınavından başarıyla geçeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘Dersim ittifakı memnuniyet verici’
Dersim’de DEM Parti, EMEP, SMF, TİP, EÖC ve Partizan tarafından kurulan seçim ittifakını da selamlayan Yüksekdağ, “Doğru olan da halkçı, emekçi, kadın özgürlükçü temelde güç birliğinin sağlanmasıydı, bu noktaya gelinmesi memnuniyet vericidir. Dersim devrimci-demokratik mücadele, halkların ve inançların eşit yurttaşlık, özgürlük hareketi bakımından önemli ve tarihsel bir merkezdir. Bu ağırlığın yüklediği sorumluluğa uygun davranmak önceliklidir” dedi.
‘Yeterli politik düzeyde ortaya konulamadı’
2016 yılından bu yana Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Figen Yüksekdağ, “Bizler de hem tarihi bir dönemin hem de güncel demokratik siyasetin gücünü, dirayetini, azmini korumak için elimizden geleni yaptık, yapıyoruz. Tabii bizim payımıza düşen görev ve duyarlılıklarla birlikte toplumun ve temel politik dinamiklerin demokratik siyasete, onun gücüne, birikimine, mücadele çizgisine ne düzeyde sahip çıktığı, duyarlılık seviyesinin ne olduğu da önemlidir. Maalesef bu noktada iyi ve yeterli bir politik düzey ortaya konulamadı” diye konuştu.