Hasan KUL yazdı – Altılı İttifakın getirdiği restorasyon önerisi referandumlu ya da referandumsuz yeni bir anayasal düzenleme ile hayata geçebilir. Altılı İttifakın TBMM’deki vekil sayısı bu olanağı vermiyor. Geriye tek bir seçenek kalıyor: İlkeler temelinde öncülüğünü HDP’nin yaptığı “Demokrasi Cephesi” ile ortak bir zeminde buluşmak. Bunun da temel koşulu, “Kürtlerin, Ulusal Demokratik” taleplerini amasız, fakatsız, “Güven” temelinde düzenleyip, hayata geçirmek.
Ankara’da, “Millet İttifakı” olarak tanımlanan 4+2 parti ortak bir mutabakatı imzaladı: Güçlendirilmiş Parlementer Sisteme geçiş programı ya da sistemin reorganizasyonu. İmzalanan 24 sayfalık metin toplumun genelinde olumlu bir havanın esmesine yol açtı. Her ne kadar yaşanan ekonomik sorunlara ve 100 yıldır çözülemeyen sorunlara yer vermemiş olsa da bu mutabakat metni yine de önemli bir gelişmenin ürünüdür. Geçmeden burada yazayım, adı ne olursa olsun Siyasal İktidara aday olan yapılar 20 yıldır ülkede yaşanan kurum, kural ve değerleri hangi programla, hangi kadrolarla restore edeceklerini kamuoyuna açıklamalı ve insanlara “Güven” vermelidir.
Beşi sağın çeşitli renklerini, altıncısı da -her konuda devlet refleksiyle hareket eden- bir sosyal demokrat partinin oluşturduğu bu altılı yapı muhalefetin tümünü kapsamamaktadır. Bir kuş benzetmesiyle konuya bakarsak, sol kanadı olmayan bir kuştur bu ittifak. Siyaset biliminde her zaman 2+2=4 etmez. Kimi siyasal parti/yapılar içinde yer aldıkları yapıya bir dinamizm katar ve sinerji yaratırlar. Adını açıkça yazalım; bugün 7 sol/sosyalist partiyle/yapıyla 3. Yol oluşturmaya çalışan HDP aslında 38 parti ya da yapının yer aldığı Halkların Demokratik Kongresi (HDK)’nin içinden çıkan siyasal bir oluşumdur ve ülkenin üçüncü büyük partisidir.
2022 Türkiyesi, yasama, yürütme ve yargının fiilen tek elde toplandığı, Anayasa ve mahkeme kararlarına Siyasal İktidarın uymadığı, uluslararası sözleşme ve mahkemelerin yok sayıldığı kaotik bir durum yaşamaktadır. Ülkede siyasal iktidarın uygulamalarını denetleyecek hiç bir denge denetim sistemi yoktur. Parlamento bırakın denetim yapmayı, bütçe bile yapamamaktadır. Halen görevde olan ve eskiden görev yapmış olan adı bakan olan ama gerçekte sadece Cumhurbaşkanı’na bağlı olan kişileri yargılamak son derece zordur adeta imkânsızdır. Hakimler Savcılar Kurulu’nda Adalet Bakanı ve Yardımcısı doğal üyedir, hatta o kurulun başkanıdır.
Millet İttifakı’nın dün açıklanan protokolünden sonra kimi sözcüler, özellikle “Kürt Sorunu” ile ilgili sorulara, “Bu bir Anayasa değil, sistem kurma sorunu, metinde ‘Eşit Yurttaşlık’, ‘Özgürlükçü Devlet’ tanımlamaları var” gibi savunular getirdiler. Ancak mızrak çuvala sığmıyor: Bu yapı içinde yer alan bir partinin sözcüleri, Kürt Siyasal hareketini, Siyasal İktidar’ın diliyle değerlendirmeyi sürdürürse o zaman başlıktaki “Güven” sorunu gündeme gelir. Meral Danış Beştaş ve Selahattin Demirtaş’ın belirttiği gibi, “Siyasal İktidar, sırf iktidarını sürdürebilmek için Dolmabahçe’de devirdiği çözüm masasını her an tekrar gündeme getirebilir.”
Teknik bir, iki konuya da değinip yazıyı bağlayalım: Altılı İttifakın getirdiği restorasyon önerisi yeni bir anayasal düzenleme ile mümkündür. Anayasanın referanduma gitmeden değişmesi için 400 milletvekilinin, referanduma götürülebilmesi için de 360 milletvekilinin oyuna gereksinim vardır. Her türlü iyimser tahmin, Altılı İttifakın bu sayıları tutturamayacağını göstermektedir. Geriye tek bir seçenek kalmaktadır: Belirli ilkeler temelinde öncülüğünü HDP’nin yaptığı “Demokrasi Cephesi” ile ortak bir zeminde buluşmak. Bunun da temel koşulu, “Kürtlerin, Ulusal Demokratik” taleplerini amasız, fakatsız, “Güven” temelinde düzenleyip, hayata geçirmek.