İzmir Bornova Sokak’ta polis saldırıya uğrayan trans kadınlara “Sizi korumak zorunda değilim” dedi. Polisler saldırıya ilişkin ne tutanak tuttu ne de delil topladı. Saldırıya uğrayan Elif, “Biz insan değil miyiz? Ben öldürülmek istemiyorum” ifadelerini kullandı.
Son üç ayda iki trans kadının öldürüldüğü, üç trans kadının ağır yaralandığı İzmir’de nefret saldırılarına bir yenisi eklendi. 17 Ocak Pazartesi gecesi, dört saldırgan erkek seks işçisi trans kadınlara çivili sopalarla saldırdı.
Saldırıya uğrayan kadınlardan Elif, yaşadıklarını KaosGL.org’den Yıldız Tar’a anlattı. Sokakta başka bir arkadaşıyla bekledikleri sırada; bir erkeğin birinci katta oturan bir trans kadının boynundaki kolyeyi çalmaya çalıştığını söyledi ve ardından yaşananları şöyle anlattı:
“Biz bir arkadaşımla sokakta beklerken, giriş katta oturan arkadaşım Ceyda’nın sesini duyduk. Boynundaki kolyeyi çalmaya çalışmışlar. Sonra bizim yanımıza geldiler. Ben de, ‘devam eder misiniz lütfen’ dedim, gasp için geldiklerini anlayınca. Birden dört kişi üzerimize sopalarla geldiler. Kafamı çevirmeseydim sopa kafama inecekti. Çiviler vardı sopanın üstünde ve o çivi az kaldı kafama girecekti. Diğer arkadaşım Damla’yı o sopalarla darp ettiler. Ellerinde bıçak da vardı. Biz de can havliyle sokakta her zaman bekleyen polislere doğru koşturduk ki saldırganları yakalasınlar.”
Polis, kadınları korumadı
Ancak polis saldırganları yakalamak yerine, kadınlara hakaret etmeyi tercih etti. Elif’in aktardıklarına göre sokakta bekleyen iki tane ahlak bürodan polis, saldırganlar önlerinden geçip giderken hiçbir şey yapmadı. Kadın polise seslendiler belki yardım eder diye ancak kadın polis de elince çayıyla olayı izledi:
“Kadın polis belki bize yardım eder dedik ama o dönüp bize, ‘Ben seni korumak zorunda mıyım’ diye bağırdı. ‘Senin görevin bu, darp edildik, benim cinsiyetimi filan boşver, ben darp edildim, olay anı videoları elimde’ dedim. Ama dönüp bana, ‘Ben koruman değilim. Sen fuhuş pazarlığı yapıyordun. Hem belki siz adamı dövdünüz’ dedi. Oysaki biz polise doğru koşmuştuk ‘yardım edin’ diye bağırarak.”
Saldırı, polis merkezinde devam etti
Saldırıya uğrayan trans kadınların ısrarı üzerine başka bir polis saldırganları yakaladı. Saldırganları ısrar üzerine yakalayan polis, video çektiği için Elif’e neredeyse saldıracaktı. Ancak şiddet karakolda da devam etti. Polis, ifadelerini almak için kadınları üç saat beklettikten sonra saldırganları serbest bıraktı. Saldırgan erkekler bu arada Alsancak Polis Merkezi’nde, ‘Sizin hepinizi öldüreceğiz, travestiler’ diyerek kadınlara tekrar saldırdı.
“Faili meçhul bir şekilde burada öldürülmek istemiyorum”
“Avukatlarımız yanımızda olmasa ifademizi bile almayacaklardı” diyen Elif, bütün bu yaşadıklarının ardından “Ölmek istemiyorum” diyor:
“Ben ölmek istemiyorum. Daha geçen aylarda bir arkadaşım boynuna bir tane bıçak darbesiyle öldürüldü burada. Faili meçhul bir şekilde burada öldürülmek istemiyorum. Sesim duyulsun istiyorum. Bizi korumakla yükümlü emniyet görevlileri halkı bize karşı kışkırtıyor. Biz insan değil miyiz? Ben uzaydan mı geldim? Polisler tarafından tehdit altında hissediyorum ben artık. Bizler ne yapalım? Hepimizi her önüne gelen öldürsün mü istiyorlar? Sokakta sürekli polis bekliyor ama hiçbir şey yapmıyorlar. Ben o gece kafamı çevirmeseydim belki şu an benim ölüm haberimi yapacaktın. Bu, artık canilik. Bizim sesimizi duysunlar, öldürülmeyelim istiyoruz sadece…”
Polisten avukatlara da tacizkar sözler
Genç LGBTİ+ Derneği adına Av. Mahmut Şeren ve İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu’ndan Av. Fertan Ertekin, polis merkezinde Elif ve diğer mağdurlara hukuki destek sundu. Av. Şeren, o gece yaşananlar ve son dönemde yaşanan saldırıları KaosGL.org’a şöyle değerlendirdi:
“Saldırıya uğrayan kadınların bize ulaşması üzerine karakola gittik. Karakola gittiğimizde kızların şikayetçi oldukları polis memurunun tacizkar sözleriyle karşılaştık. O karakolda görevli dahi olmadığını görevli polis memurlarına söylediğimizde oradan uzaklaştırdılar. Sonrasında müvekkillerle görüştüğümüzde polis memurunun saldırıyı görmesine rağmen failin yakalanması ve delillerin toplanmasına ilişkin herhangi bir girişimde bulunmadığını öğrendik. Bunun yanı sıra, kadınlara kimlikte yazan isimleriyle seslenerek dalga geçtiğini de ilettiler bize. Aşağıladığını ve nefret söyleminde bulunduğunu öğrendik. Mağdurlar, hem görevini yapmayan polis hem de failler hakkında şikayetçi oldular.
Polis ne tutanak tutmuş, ne delil toplamış!
“Biz bu işlemleri yaparken polis failleri nezarethaneye geçirmemişti. Ben diğer mağdurlarla görüştürürken, iki fail trans kadınlara tokat atmış. Polis, bu sırada faillere müdahale etmek yerine kadınları tutmuş. Biz bununla ilgili de tutanak tutulmasını istedik ve kayıtlara geçirttik. Saatler ilerlemesine rağmen olaya ilişkin olay tutanağı dahi hazırlanmadı. Hiçbir delil toplanmamıştı. Bu, nefret suçuna etkili bir soruşturma yapılmamasının örneği. Mağdurların mağduriyeti, etkili bir soruşturma olmadığında katlanıyor. Orada saatlerce beklememize rağmen ne olay tutanağı ne de saldırıda kullanılan sopalar gelmedi. Bu deliller, kolluğun ihmali nedeniyle kaybolmuş oldu. İhmali olan, saldırıya müdahale etmeyen polisler hakkında savcılığa gidip şikayetçi olacaklarını söyledi.”
Av. Şeren, Bornova Sokak ve İzmir genelinde ard arda saldırılar olduğunu, trans kadınların en basit haklarına erişemediğini de sözlerine ekledi:
“Biz avukatlardan destek almadıklarında çok daha fazla zorlukla karşılaşılıyor. Bizim desteğimiz bile her zaman yetmiyor. Delil toplamadan, tutanak tutmadan olay yerinden ayrılan ve bununla ilgili hiçbir sorumluluk hissetmeyen kolluk gerçeği var. Temel görevleri budur ancak maalesef bunların her biri ihmal edildi. Ne bu ihmaller ne de diğer eylemleri sebebiyle herhangi bir ceza ile karşılaşmadıkları için bu eylemlerini sürdürüyorlar. Biz hukuki sürecin takipçisi olacağız ancak Bornova Sokak’ta görüştüğümüz pek çok kişi ruh sağlığı sorunları yaşadığını, korktuğu için çalışamadığını, sosyal ve ekonomik hayatlarında sorunlar yaşadıklarını belirtiyor. Diğer sivil toplum örgütlerinden destek alarak mağdurlara destek mekanizmalarını güçlendirmeye ve savunuculuk faaliyetlerini ilerletmek istiyoruz.”