Kaos GL, Ekim ayında LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden köşe yazılarını derledi.
Kaos GL’nin Ekim ayında LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden köşe yazılarını derlediği yazısında Milat, Millî Gazete, Türkiye, Yeni Mesaj, Yeni Asya, Kayseri Anadolu, nrtmedya, Ulusal Kanal ve Akit yazarları LGBTİ+ karşıtı dezenformasyonda ortaklaştı.
Ekim ayı boyunca ayrımcı dil ve nefret söylemiyle LGBTİ+ karşıtı dezenformasyonda ortaklaşan “köşe”ler, Milat, Millî Gazete, Türkiye, Yeni Mesaj, Yeni Asya, Kayseri Anadolu, nrtmedya, Ulusal Kanal ve Akit yazarlarından geldi.
Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan, LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak hedef gösteren gazete yazılarını okumaya devam ediyoruz…
LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyona ortak olan, doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden muhafazakâr ve hükümet yanlısı medya organlarından köşe yazılarını Milat, Millî Gazete, Türkiye, Yeni Mesaj, Yeni Asya, Kayseri Anadolu Haber, nrtmedya, Ulusal Kanal ve Akit yazarlarından derledik.
Muhazakâr medya “köşe”lerinden homofobik nefret nakaratları
“LGBT gibi sapkın örgütler… Eşitleme soysuzlaştırmadır” gibi pek orijinal cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemlerinden hatırladığımız Milat (1) köşe yazarı ve de “genel cerrahi uzmanı” Cenap Şirin (1, 2, 3), “ABD, topraklarımızı çalmaya geldi” başlıklı yazısıyla devam ediyor: “BM, her zaman mazlumların masaya servis edildiği bir sofra oldu… LGBT ocağı AİHM de öyledir. Daha birkaç gün önce AİHM, tecavüzcü rahipleri “dokunulmaz” saydı… Bunlara atalarımız “gâvur” derdi.”
Millî Gazete köşe yazarı Mahmut Toptaş (1, 2), daha önce de sarf ettiği, “İbnelik, Yahudilere göre de, Hıristiyanlara göre de, eskiden Batı hukukuna göre de yasak idi.” İfadeli geleneksel nefret nakaratını, “Batı cephesinde bir yiğit adam” başlıklı köşe yazısında tekrar ediyor: “Ünlü biriyle röportaj yapılmış “Avrupa, bize ibneliğin serbest olması için dayatıyormuş, ne dersiniz?” diye sorulmuş, Cevap, “Kendi tercihidir” diyor. Aynı adama soru, “Oğlunun ibne olmasına razı olur musun?” Biraz sessiz kaldıktan sonra, cevabın kötüye kullanılacağını da hesap ettikten sonra yine de “asla” diyor.”
Türkiye gazetesi köşe yazarı Salih Uyan, “Bilincin altını üstüne getirecek bir yazı!” başlıklı köşe yazısında, toplumsal cinsiyet eşitliği savunusu ile LGBTİ+’ların varoluş ve eşitlenme mücadelesini “din, cinsiyet ve aile”yi hedef alan, “anormali normalleştirecek bazı stratejiler” diye dezenforme ediyor: “Farkında mısınız bilmiyorum ama çocuklarımız için büyük bir gayretle çalışan bir grup var. Küresel çapta faaliyet gösteren bu kişiler…”
Yeni Mesaj köşe yazarı Akın Aydın’a, İçişleri Bakanı’nın, “LGBT; aile yapımızı bozmasın, çocuklarımızı ahlaksızlığa sevk etmesin, ülkemizin ahlakını bozmasın diye engelledik.” sözleri yetmiyor. “Süleyman Soylu yandaş kanalları izlemiyor mu?” başlıklı köşe yazısında, LGBTİ+’ların eşitlik mücadelesiyle anayasal haklarını inkâr eden Yeni Mesaj yazarı, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) adına AKP’ye muhalefet etme gayesiyle geçen sene sarf ettiği homofobik nefret nakaratlarını bir kez daha tekrar ediyor: “Şimdi ağızlarından düşürmedikleri LGBTİ diye adlandırdıkları güruha dernek, vakıf kurma hakkını veren de AKP’dir. Bu güruha, otel açma hakkı verende AKP’dir. AK LGBTİ kurucusu olan kişi 5 yıl önce medyadan siyasi faaliyetlerini anlatırken Süleyman Soylu’da, Bilal Erdoğan’da bu ülkede yaşıyordu.”
Hükümet yanlısı olamayan ama muhafazakâr nefret medyasından olan Yeni Asya’nın, aynı zamanda “Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü” olarak Berlin’den yazan köşe yazarı Şükrü Bulut (1, 2), “İkinci Avrupalılar Brüksel’i ahlâksızlıkla dağıtmaya çalışıyorlar…” başlıklı yazısında, Avrupa Hristiyan sağının cinsiyetçi ve homofobik nefret siyasetini alkışlıyor: “Bütün ahlâksızlığa ve fıtrat düşmanlığına, gayr-ı meşrû yollarla kazandığı servetiyle destek veren George Soros’a atıfta bulundu. LGBT’yi bir insanî temel hakk olarak dillendirenleri, Soros’un piyonları olarak niteledi, Jansa.”
Yeni Asya köşe yazarı için katolik veya ortodoks fark etmiyor, LGBTİ+ varoluşları inkâr eden, cinsiyet eşitliğini tanımayan herkesi alkışlıyor; “Putin’den İkinci Avrupa’ya ahlak ve demokrasi dersi” başlıklı yazısıyla alkışlar bu kez de Putin’e geliyor: “…AB’nin sivil Marksist idarelerince insan hakları çerçevesine aldırılan “LGBT HAKLARI” kararları… Bir çok Batılı siyasetçinin, global baskı ve sermayeye dayalı siyasî şantajlarıyla “mahiyetini bilmeden” çaldığı LGBT davulunun ne denli manasız ve insaniyet dışı olduğunu Putin ile dünya bir kez daha duydu.”
Kayseri yerel basınından Kayseri Anadolu Haber köşe yazarı Fikret Şanlıbaba, “Yapay Et Helal midir?” başlıklı köşe yazısında, halkın, “eşcinsellik fikri”ne alışmasından dert yanıyor: “Bu durumun en azından bir nebze normalleştiği söylenebilir. Bir on sene önce Türkiye’de eşcinseller bu kadar rahat yürüyebilir miydi? Bakınız, lezbiyen sevici olmasıyla gündeme gelen bir milli voleybolcuya yaptığı ahlaksızlığın aslında gayet normal bir tercih olduğu söylemlerinde bulunularak toplum tarafından ne denli sahip çıkıldığına yakın zamanda hep beraber şahit olduk. “Cinsel özgürlük” dedik, “Yürü! Yolun açık olsun benin güzel kızım.” diyen kitleler gördük. Bunu diyen teyzemin yarın torunu belki ibne olacak ama onun olaydan haberi yok…”
Kendisini, Twitter hesabında, “Masal Terapisti 70 kitap yazarı, Kabirde İlk Gece Yazarı” ve de “Eğitimci, Yazar, Şair” olarak tanıtan Seyit Ahmet Uzun isimli nrtMedya (Nizip Radyo televizyon) köşe yazarı, “Toplumsal İmha Silahı; Eşcinsellik” başlıklı yazısına, “Geçmişi irdelediğimizde artan nüfusun çeşitli komplolarla ve imha silahlarıyla azaltılmaya çalışıldığını görmekteyiz.” diye başlıyor. Gaziantep yerel basınından köşe yazarı, “Yeni kitle imha silahı aslında tarihin derinliklerinde kendisine bir dayanakta bulmuştur; Sodom ve Gomere halkı.” diye devam ederken, arada, Avrupa’yı, “eşcinsel birlikteliğe yeşil ışık yakan ülkeler zaman içinde yok olmakla karşı karşıya kalacaktır” diyerek uyarıyor, gene geçerken araya “Eşcinsellik bir tercih meselesidir. İradeyle gerçekleşen bir eğilimdir.” Serpiştiriyor ve nihayet Yeni Asya yazarı gibi Putin’e bağlayıp, çareyi inkâr ve imhada buluyor: “İnsanlığın zaman içinde sessiz bir şekilde yok edilmemesi için ibneliğin, eşcinselliğin bir an önce insanlık suçu olarak kabul edilmesi gerekmektedir.”
Vatan Partisi üyesi de olan, Ulusal Kanal köşe yazarı Ali Mercan, “Koalisyon görüşmeleri: Çöken sisteme yenilik boyası” başlıklı yazısında, Almanya’da Sosyal Demokratlar, Liberaller ve Yeşiller arasında müzakereler devam ederken, Yeşiller’in LGBTİ+’ların eşitliğine dair ifadelerini “Yeşiller’in toplumsal cinsiyet dayatması” diye yorumluyor ve cinsiyetçi ve homofobik dezenformasyonunu Perinçek’e bağlayarak devam ediyor: “Tarif edilen toplum modeli tam da çökmekte olan bugünkü liberalizmin çürüyen kültürüdür. Anarşizmin, bireyciliğin, insanlığın geliştirdiği toplumsal kuralların, ahlaki ve kültürel değerlerin reddedilmesidir.”
Akit’in Ekim ayı homofobik nefret köşeleri
Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organı Akit’in Ekim ayı köşelerinden, aynı zamanda Yazı İşleri Müdürü de olan Ali Karahasanoğlu, muhalefet karalama bahaneli homofobik nefret siyasetiyle hep aynı nakaratları tekrar ediyor:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, gaylerin, lezbiyenlerin destekçisi Ekrem İmamoğlu’na geçti ise.”
“Eşcinsel destekçisi Bahadır Erdem’i toplantıya yollayan İyi Parti’ye ne diyeceksiniz? Partiniz kurulurken ortaya çıkan bir tane erkek yok muydu ki.. Eşcinsel destekçisini toplantıya yolluyorsunuz?”
“Diyanet İşleri Başkanı’nın bir hutbede hatırlattığı, “Çocuklarımızı eşcinsel eğilimlerden koruyalım” cümlesi üzerinden, Ankara Barosu bir açıklama yapmıştı.. Eşcinsel destekçisi solcu gazetelere yaptığınız şikayeti yollayıp, “Yazın, yazın.. Akit’i savcılığa verdik” diye ifşa ediyorsunuz? Eşcinsel destekçisi değil misiniz? Bu milletin % 99’u, eşcinselliği sapkınlık olarak görmüyor mu?”
Ekim ayı Akit “köşe”lerinde saydırma sırası Hacı Yakışıklı’da: “Büyükelçi efendiler görünüşte “Kavala” diyor ama gerçekte; “Akdeniz’den çekilin, Libya’dan çıkın, YPG’yi rahat bırakın, LGBT faaliyetleri yayılsın, TÜGVA’lar kapanıp Siyonist kulüpler açılsın, yerli otomobil TOGG’u askı edin, yerli silahlar yerine ithal alın…” gibi istekler arkasından gelmeye devam edecek!”
Haftanın gündemi, konusu her gün ama her gün “köşe” dolduran Akit yazarlarından Abdurrahman Dilipak için fark etmiyor. Nefret nakaratlarını komployla harmanlarken, hep aynı cinsiyetçi ve homofobik söylemle tekrar ettiği yazılarıyla LGBTİ+ ve kadın karşıtlığına devam ediyor.
“Biliyorsunuz LGBT dediğinizde uluslararası sözleşmeler, AB Hukuku ve bizdeki yasalar açısından “Toplumsal cinsiyet” açısından, hatta nüfus cüzdanı ve pasaportlarımızda yazılan şekli ile “Gender” kimliğinin tahtında müstetir “Pozitif ayırımcılık” uygulanan, ama İngilizce olarak LGBT’nin her harfinin ifade ettiği anlam, pozitif ayırımcılık konusu edilirken, bu kelimelerin Türkçe karşılığının ve kutsal kitaplardaki ifade ve karşılığının telaffuzunun “edepsizlik” olarak tanımlandığı bir ülkede yaşıyoruz.”
“Artık Lanzarote (1, 2, 3, 4) var, çocuklarınız 15 yaşında, cinsel yönelim ve deneyimle, kendi cinsel tercihlerini, özgürce belirleyebilirler. Onun bu kendi bedenini tanıma sürecinde onun özgür iradesine saygı duymazsanız, çocuğunuzu sizden alabilirler.”
“Tüm dünyada LGBT(liler, uluslararası sözleşmelerle korunan, pozitif ayırımcılığa tabi bir topluluk oldular. Lanzarote ile 15 yaşında çocuklar cinsel yönelim ve deneyimle tercihlerini ortaya koyabileceklerdi. Özgürdü insanlar artık!?”
“Şimdi bakıyorsunuz İstanbul sözleşmesi, Lanzarotte, Hayvan hakları, İklim sözleşmesi, AK Parti, CHP, İYİ Parti, HDP, MHP hepsi SAĞ’a bakıp hizaya geliyor… Dilleri farklı şarkılar söylese de istikamet aynıdır: İleri! Ver millete gazı! Ne garip, dindarı, dinsizi, LGBT’si, PKK’sı, sağı, solu, liberali, milliyetçisi, işçisi, köylüsü, memuru, patronu aynı safta buluşabiliyor.”
(Kaos GL)