Mardin’in ilçesi olan Nusaybin’e bağlı Çilesiz Köyü’nde Hazine ile Ezidiler arasında 46 yıldır süren arazi davası iki ay önce farklı bir boyuta evrildi. Ezidiler, korucuların arazileri ellerinden almaya çalıştıklarını iddia ediyor. Korucularun Ezidiler’in evlerine ateş ettiği ve Şengal’deki gibi kafanızı keseriz diye tehdit ettiği belirtiliyor. Ezidiler, “Olay olmadan bu iş önlensin.” diyor.
Haber Merkezi – Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne bağlı Ezidi köylerinde yaşayanlar tedirginler. Radikal’den Bahadır Özgür’ün haberine göre son aylarda arazilerini gasp etmek istediklerini iddia ettikleri korucu köyünden kendilerine sürekli olarak “Sizin de sonunuz Şengal’dekiler gibi olacak” tehditlerinin geldiğini söylüyorlar. İşin altında yatan hesap ise, Ezidi ailelere ait yüzlerce dönümlük araziler.
Son olay, Nusaybin’in Çilesiz Köyü’nde yaşanıyor. 1969’dan beri devam eden Ezidi aileler ile Hazine arasındaki arazi davası bir anda IŞİD tehditleri eşliğinde bir ‘psikolojik savaşa’ dönüşmüş drurumda. Çelik, Ak, Sis ve Tellioğlu aileleri arazilerinin bir korucu mezrası olan Seyar’dan gelenler tarafından gasp edilmek istendiğini savunuyor. İşin doğrusu olay bir iddia düzeyini çoktan aştı. Zira, bu tehditler jandarmanın tutanaklarına, kaymakamlık ve valilik nezdindeki resmi yazışmalara, savcılığa yapılan suç duyurularına da girdi.
Bütün mesele, Ezidiler’in son yıllarda Almanya’dan dönüp arazilerine sahip çıkmaları. Olayın başlangıcı ise 46 yıl önce Osmanlı vergi kayıtlarına dayanan 4 ve 6 No’lu 2 bin dönümlük arazi üzerindeki hak iddiasına kadar uzanıyor. Ezidiler bu arazilere ait belgeleri sunarak 1969’da dava açtı. 1994’te köy boşaltılınca iki aile dışındaki tüm aileler Almanya’ya göç etti.
Çilesiz Köyü’nün yakınında olan ve koruculardan oluşan Seyar Mezrası’ndakiler ise Ezidiler gittikten sonra arazilerin kendilerine verilmesini talep ettiler. Ancak davalık olduğundan dolayı buna izin verilmedi. Seyar köylüleri de izinsiz olarak arazileri zaman zaman ekmeye başladılar. Ezidiler’in girişimi ile bu faaliyetler bir kaç kez durduruldu
2002’den sonra hükümetin boşaltılan köylere yeniden dönüşü sağlaması üzerine Ezidi aileler de tekrar köylerine döndü. Ve Hazine ile aralarındaki davayı takibe başladılar. Dönem dönem korucu köyü ile gerilimler yaşansa da iş iki ay önce çığırından çıkmaya başladı.
Olayın devamını aileler adına konuşan Hamer Çelik, İsmet Ak, Sabri Sis ve Hitto Tellioğlu’ndan dinleyelim:
“3 Kasım 2014 günü saat 11:00’da Mardin Kadastro Mahkemesi’nce keşif yapılmak üzere köye gittik. Keşif esnasında Söğütlü Köyü Seyar Mezrası sakinleri keşif yerine geldi. Keşif esnasında Seyar Mezrası sakinleri bizleri sürekli, ‘Biz bu arazileri size bırakmayız, sizi öldürürüz, sonunuz Şengal’dekiler gibi olacak’ diye tehdit ettiler. Bu tehditleri keşfe gelen savcı, avukatlar, kadastro yetkilileri ve bilirkişiler de duydu. Hatta heyeti taşladılar. Bir gün sonra sabah saatlerinde Seyar Köyü sakinleri 6 traktör ve ellerinde silahlarla arazilerimizi sürmeye başladılar. Biz de hemen Nusaybin Jandarma Komutanlığı’na haber verdik. Jandarma olaya müdahale ederek korucuları uzaklaştırdı. Bu sefer 17 Kasım 2014 günü tekrardan arazileri sürmeye çalıştılar. Yine savcılık ve jandarmaya haber verdik. Bu olaylar bir süre devam etti. En son 2 Ocak 2015 gecesi tarlalarımıza girdiler. Bu da yetmezmiş gibi korucular köyümüzü çevirip ateş açtılar. Hamer Çelik’in arabasının arabasını tahrip ettiler. Köyümüze giden yol Seyar’dan geçiyor. Bu yola barikat kurup köye girmemize izin vermiyorlar. Hem savcılık hem Jandarma hem de kaymakamlığa bu konuda suç duyurusunda bulunduk.”
Köylülerin avukatı Mahir Karaboğa kaymakam, vali ve jandarma komutanının da olaylardan haberi olduğunu, tutanak tuttuklarını, kendilerini haklı bulduklarını ifade eden Karaboğa, “Ancak bir olay çıkmasın diye onlar da doğrudan müdahale etmiyorlar. Sadece biz çağırdığımızda geliyorlar. Ancak Ezidiler artık çok tedirgin. Özellikle IŞİD’in adının kullanılarak tehdit edilmeleri, Şengal’in hatırlatılması korkuyu daha da büyütüyor” diyor. Davanın yeni duruşması 11 Şubat’ta görülecek. Ve Ezidiler duruşmaya kadar olayların daha da büyümesinden endişeliler.